Akşener: Bu insanları daha ne kadar duymamazlıktan geleceksin Sayın Erdoğan?

İYİ Parti lideri Akşener, partisinin Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, ekonomik kriz ve çevre sorunları üzerinden iktidarı eleştirdi.

Akşener: Bu insanları daha ne kadar duymamazlıktan geleceksin Sayın Erdoğan?

Yurttaşların yaşadığı ekonomik kriz ve geçim pahalılığına dair iktidarı eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Bu insanları daha ne kadar duymamazlıktan geleceksin sayın Erdoğan?" diye sordu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis'te düzenlenen Grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Cargill şirketi üzerinden Erdoğan'ı eleştiren Akşener, "Siz sakın ola, Sayın Erdoğan’ın 'yerli ve milli' nutuklarına inanmayın" diye seslendi. Akşener, şöyle konuştu:

"Lafa geldi mi, yerli ve milli olduğunu söyleyen bu iktidarın işi gücü, yabancılara kazandırmak. Kendi çiftçisi zor durumdayken, elin çiftçisini zengin eden de bunlar, kendi yetiştiricisi perişanken, angus alıp başka ülkeleri zengin eden de bunlar... Kendi şeker fabrikalarını, yok pahasına satıp, stratejik bir ürünü, gayrı milli hale getiren de bunlar, yeni Amerikan Başkanı’na şirin görünmek için Cargill’in şekerindeki zehir miktarını artıran da bunlar. Cargill’den hem mısır şurubu, hem de Tarım Bakanı ithal eden bu ucube sistemin ve onun arkasındaki bu çarpık zihniyetin özeti işte budur. Bu çarpık zihniyet, ne milletini düşünür, ne de çocuklarının sağlığını düşünür. Bu çarpık zihniyet, işine geldiği sürece yerli, koltuk tehlikeye girene kadar da millidir. Bu kadar basit. Siz sakın ola, Sayın Erdoğan’ın 'yerli ve milli' nutuklarına inanmayın. Yerlilik ve millilik, önce insanın yüreğinde olur. Önce aklında, önce fikrinde, önce zihniyetinde olur."

'BU İNSANLARI DAHA NE KADAR DUYMAMAZLIKTAN GELECEKSİN SAYIN ERDOĞAN?'

Akşener, ekonomik kriz üzerinden de iktidara yüklenerek, "Bin 500 lira emekli maaşı alan biri nasıl geçinir? Bir de işsiz çocuklarının, işsiz torunlarının bu eve geri geldiğini düşününce bu iktidarda üç maaş, beş maaş alanların hiç mi vicdanları sızlamaz? Böyle bir şey olabilir mi? Bu insanları daha ne kadar duymamazlıktan geleceksin sayın Erdoğan? Milletimizin çilesine daha ne kadar kayıtsız kalacaksın? Daha kaç iş yerinin kepenk kapatmasını bekleyeceksin?" diye sordu.

Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin AKP'de olduğu dönemde yaşanan bir yolsuzluğu anlatarak sürecin takipçisi olduklarını belirtti. Akşener, yaşanan yolsuzluğu şöyle dile getirdi:

"Vatan Caddesi’nde, belediyeye ait olan bir yeşil alan, bir firmaya 25 milyon liraya satılıyor. Ardından, bir düzenlemeyle bu arsa yeşil alan olmaktan çıkarılıp, imara açılıyor. Böylece fiyatı katlanıyor. Bir süre sonra aynı arsayı, aynı Büyükşehir Belediyesi bu kez 430 milyon liraya geri alıyor. İki kalem oynatılan bu rezalette, milletin belediyesi, yani milletin bizzat kendisi, 405 milyon lira zarara uğruyor. O para da, o firmanın cebine giriyor. Aynı arsa, yeni bir kararla, yeniden yeşil alan ilan ediliyor. Ve bugünkü piyasa değerine göre, fiyatı, 90 milyon lira oluyor. Şu yüzsüzlüğe bakar mısınız. Durum ortaya çıkınca, Millet İttifakı’nın Büyükşehir Belediyesi, hemen suç duyurusunda bulundu. Şimdi söz yargının. Milletin hakkını hukukunu savunacak, bu yolsuzluğun hesabını soracak onurlu savcı ve hakimleri göreve çağırıyoruz. Süreci yakından takip edeceğiz."

BAKANLIĞA SERT TEPKİ: NE İŞE YARIYORSUN?

Akşener, Marmara Denizi başta olmak üzere tüm denizler için büyük tehdit oluşturan müsilaj sorununa değinerek iktidarın eksik bıraktığı noktalara değindi. ÇEvre ve Şehircilik Bakanlığı'nı eleştiren Akşener şöyle konuştu:

"Müsilaj adı verilen deniz salyası, Marmara’daki deniz yaşamını ve kıyılarımızı tehdit ediyor. Bu bela yeni değil. İlk olarak 2007 yılında ortaya çıktı. Bugünküne göre çok daha küçük boyuttaki o felaket ancak iki yılda temizlenebildi. 2020 yılının Kasım ayında, yeniden ortaya çıktığında, bilim dünyası, başta Bakanlık olmak üzere, ilgili birimleri uyardı, 'Önlem alın' dedi. Peki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne yaptı? Mayıs’ın ortalarına kadar, bu salgının sıradan bir plankton artışı olduğunu, numune almaya bile gerek olmadığını söyledi. Ama son bir haftada, musilaj kıyılarımızı sarıp, gündem olunca, nihayet Bakanlık, 'Acil durum eylem planı' yapmaya başladı. Onlarca bilim insanının, aylardır yaptığı uyarıya kulak asmayan Bakanlık sustu sustu, en sonunda Sayın Erdoğan, 'çevre bizim işimiz ' deyince, nihayet adım attı. İşe bakar mısınız?

Sen bu konunun bakanı olarak, ne işe yarıyorsun? Seni oraya, koltuk boş kalmasın diye mi oturttular? Seni o koltuğa, sağa sola git, fotoğraf çektir, bir de üstüne maaş al diye mi oturttular? Senin işin bu değil mi? Sekiz ay önce, bambaşka açıklamalarla sorunu görmezden geldiniz, Bugün, sırf Sayın Erdoğan parmak şıklattı diye, acil eylem planı hazırlamak yarışına girdiniz. Bir de hala, utanmadan işinizi yaptığınızı iddia ediyorsunuz.

ERDOĞAN, 'BİZİM İŞİMİZ' DEYİNCE TANSİYONUM DÜŞÜYOR'

Sayın Erdoğan’ın daha önce, 'Ekonomi bizim işimiz' dediğinde başımıza gelenler ortadayken şimdi çıkıp, 'Çevre bizim işimiz' demesinden büyük endişe duyuyorum. Bir konuda 'Bu bizim işimiz' dediği anda ben titremeye başlıyorum. Tansiyonum düşüyor. Şayet Sayın Erdoğan’ın çevreciliği de, ekonomistliği gibiyse, milletçe büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız demektir. Nitekim, çevreyi iş olarak gören bu zihniyetin, çevrecilik anlayışının da, millet bahçesi inşa etmekten öteye gidemediğini, Sayın Erdoğan’ın, Dünya Çevre Günü’nde yaptığı, ibretlik konuşmadan anladık."

İKİZDERE DİRENİŞÇİSİ İYİ PARTİ KÜRSÜSÜNDE

Akşener, İkizdere'de Cengiz İnşaat'ın taş ocağına karşı mücadele eden köylülerden Ayşe Albayrak'ı kürsüye çıkardı. Albayrak, "Sesimizi duyuramıyoruz, derelerimizi doldurdular, kıymetli ağaçlarımızı kestiler" dedi. Albayrak, "'Burası kamulaştıracağız' dediler, savaş mı var da burayı kamulaştıracaksınız? Bizim ne sarayımız var ne köşkümüz var. Bir tek deremiz var evlerimiz var. O kadar yerde doymadınız da İşkencedere toprağında mı doyacaksınız? Kefenin cebi yoktur" diye seslendi. "Devletin bize madalya vermesi gerekiyor ki biz o ağaçları bekliyoruz" diyen Albayrak, "Devlet sadece Mehmet Cengiz'in mi? Bizim değil mi?" diye sordu. "Buradan köyümüzün kadınlarına sesleniyorum" diyen Albayrak, "Bu zafer kadınların olsun. Hep kadınlar ileri olsun, neden geri olsun? Emine Hanım da bir gelsin ziyaret etsin bizi" dedi.

Akşener son olarak partisinin kuraklık çözümlerini sıraladı.

meral akşener meclis grup toplantısı İyi Parti