Van'da polis şiddeti... Alökmen: Halkın direnişine karşı kinin dışa vurumu

Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasına karşı düzenlenen protestolardaki polis şiddetini Artı Gerçek’e değerlendiren TJA aktivisti Hülya Alökmen, "Yaptıklarının haksız olduğunun dışa vurumu. Zor yöntemleriyle itirazı bastırmaya çalışıyorlar" dedi.

Van'da polis şiddeti... Alökmen: Halkın direnişine karşı kinin dışa vurumu

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR- Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal'ın görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının ardından kentte protestolar sürüyor. Kayyım kararının ardından belediye binasına biber gazı, tazyikli su ve plastik mermilerle saldıran polisler; kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce kişiyi şiddet uygulayarak gözaltına aldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Doğan Hatun ters kelepçeyle gözaltına alınırken, gazetecilerin de aralarında bulunduğu birçok kişi yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı.

ŞEDAL, UYSAL VE İLDENİZ'E ŞİDDET

Kayyım protestolarında da polis şiddeti artarak sürüyor. Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal ayağından yaralanırken, DEM Parti Şırnak Milletvekili Newroz Uysal şiddete maruz kaldı. Polis tarafından ters kelepçeyle gözaltına alınan DBP PM üyesi Kenan İldeniz'in ise omzu ve parmakları kırıldı. Eylemlerde görüntü almaları engellenen gazeteciler de şiddete maruz kaldı. 55'i çocuk yaklaşık 400 kişinin gözaltına alındığı protestolarda, aralarında çocuklarında bulunduğu 40 kişi tutuklandı.

Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA) aktivisti Hülya Alökmen, Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasını, kayyım protestolarındaki polis şiddetini ve yaşananların sürece yansımalarını Artı Gerçek'e değerlendirdi.

'KÜRT HALKININ DİRENİŞİ SÜRECİN BAŞLAMASINA NEDEN OLDU'

Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü için başlayan sürece ve süren temaslara değinen TJA aktivisti Hülya Alökmen, sürecin Kürt halkının direnişi sayesinde başladığını belirtti. Alökmen, "Bugün sürdürülen temaslara bir süreç demek biraz erken olabilir. Sadece Sayın Abdullah Öcalan’nın 26 yıldır İmralı Adası'nda ortaya koyduğu bir duruş var. Bunun yanında yıllardır Kürt halkının ve dostlarının kadınların, ezilenlerin, ötekilerin ortaya koyduğu bir direniş de var. Aslında bugün bu görüşmelerin ya da bu temasın başlamasına bunlar neden oldu. Bunu görmek gerekiyor. Tabii buna etki eden dış güçler ya da işte Ortadoğu'nun şekillenmesi veya değişen durumların da etkisi olsa da bunu göz ardı etmemek gerekiyor. Gerçekten halkların ve Sayın Abdullah Öcalan'ın direnişi bugün aslında bu temasların başlamasına neden olmuştur" dedi.

Van'da polis şiddeti... Alökmen: Halkın direnişine karşı kinin dışa vurumu - Resim : 1
TJA aktivisti Hülya Alökmen

'ÜLKEDE DEMOKRATİK TAHAMMÜL KALMADI'

Sürecin muhataplarından olan iktidarın, müzakere masasında elini güçlendirmek için otoriter müdahaleleri arttırdığına dikkat çeken Alkökmen, "Aslında masaya otururken bile karşı tarafı olabildiğince güçsüzleştirmek istiyorlar. Bu baskıları olağan hale getirmek ya da bu yapılan ceberut tavırları olağanlaştırmak için söylemiyorum ama bu tür süreçlerde tek biz değil, farklı halklar da bu süreçlerden geçmiş ve bu deneyimleri yaşamışlar, öyle görmek gerekiyor. Ama kayyım politikası ile de saldırılar devam ediyor. Türkiye'de farklı muhalif kesimlere şiddetli baskılar uygulanıyor. HDK’ye operasyon yapıldı. TÜSİAD'ın açıklamasına bile sert bir cevap verildi. Sıradan bir vatandaş bile bir mikrofona konuştuğu zaman tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Ülkede demokratik tahammülün kalmadığı artık aşikar bir şekilde ortada. Bunları mevcut iktidarın alışkanlıkları olarak okunabilir. Ayrıca devam eden görüşmeler için pozisyon almak olarak da değerlendirilebilir" diye konuştu.

'SANDIĞA GÜVENSİZLİĞİ HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORLAR'

Alökmen, kayyım politikasının 2016’dan beri uygulanan bir yöntem olduğu hatırlatarak, Kürtlerin her seçimde bu politikayı boşa çıkardığını söyledi. Alökmen, "Kayyım, sadece seçilmiş bir kişinin koltuğunun değiştirilme meselesi değildir. Aslında halka kendini yönetemeyeceğini, bugüne kadar yarattığı değerlerin aslında onun olmadığını ifade eder. Bir şekilde sandığa olan güvensizliği tekrar tekrar hayata geçirmek istiyorlar. Ama yine de Kürt halkı ve dostları yerel seçimlerde olsun, genel seçimlerde olsun partisinin ve temsilcilerinin daha ezici bir çoğunlukla her sene, her seçimde daha fazla oyunu vererek desteğini ortaya koyuyor. Bu, onların politikalarının ters döndüğünü gösteriyor. Onlar da bu politikalarında ısrarcı olduğunu ve halk iradesini yok sayarak aslında büyük kitlelere umutsuzluk aşılamayı hedefliyor. 'Siz ne yaparsanız yapın biz aynı yöntemle devam ediyoruz. Bugüne kadar verdiğiniz tüm çaba ve emeğiniz boşunadır' mesajını vermeye çalışıyorlar. Ama örgütlü halk ve dost çevreler her seferinde devletin bu oyununu boşa çıkarmayı bilmiştir" ifadelerini kullandı.

'POLİS ŞİDDETİ KÜRTLERE KARŞI BİRİKMİŞ ÖFKENİN YANSIMASI'

Van’da 31 Mart Yerel Seçimlerinin hemen ardından gerçekleşen kayyım girişimini hatırlatan Alökmen, kayyım girişiminin ardından Van halkının verdiği direnişi iktidarın hazmedemediğini söyledi. Alökmen, "Seçimlerinden hemen sonra kayyım girişimi oldu. Halkın örgütlü duruşuna karşı geri adım atmak zorunda kaldılar. Bunun birikmiş öfkesi vardı. 10 Şubat'ta Van’da kadın yürüyüşümüz vardı. O görüntüleri de hatırlayacaksınız. Aslında o gün Van’da şiddetin boyutu gözler önüne serildi. Şiddetin şirazesinden çıktığını hepimiz gördük. Ardından 15 Şubat’ta kayyım atamasından sonra polislerin binaya girişinden, binadakilerin gözaltına alınış şekline kadar orada sadece bir memurun değişmediğini gösteren görüntüler çıktı. İşgal eder bir pozisyonda gidildi. Bundan dolayı bir itirazın olacağını çok iyi biliyorlardı. Bunun verdiği bir güç zehirlenmesi yaşanıyor. Sanırım artık kontrol edemiyorlar. Özellikle Newroz vekilimize uygulanan şiddet belki sadece görünen yüzü. Yani arka sokaklarda ya da kameraların görmediği yerlerde halka nasıl bir eziyet yapıldığını da aslında bilemiyoruz. Ama çıkan görüntüler bile nasıl pervasızca şiddet uyguladıklarını gösterdi" dedi.

'KOLLUK KUVVETLERİNİN ŞİDDETİ CEZASIZLIĞIN BİR SONUCU'

Alökmen, şöyle devam etti:

"Aslında kendi yaptıklarının haksız olduğunun dışavurumuyla ilgili bir şey bu. Kendileri bu antidemokratik uygulamanın psikolojisini sözle anlatamayınca devletin onlara verdiği zor yöntemleriyle itirazı bastırmaya çalışıyorlar. Bir yandan yüksek oyla seçilmiş eşbaşkanları ve belediye meclisini çalıştırtmayacaklar, diğer yandan halk tabii ki buna itiraz edecek ve karşı çıkacak. Karşı duracak ama onun karşısında söyleyebilecekleri haklı bir söz olmadığı için şiddet dozunu yüksekte tutuyorlar. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itiraz eden kitlelere karşı orantısız ve fütursuz güç kullandığı yeni bir şey de değil, gizli saklı değil. Uzun yıllardır bu tür manzaralarla ne yazık ki karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü bunu uygulayan kolluk kuvvetleri cezasızlıkla karşı karşıya. Oradaki devlet memuru bu yaptığı hukuksuzluğun cezayla karşılaşmayacağını bildiği için kinini kişisel bir yere çekip çıplak bir şiddet uyguluyor.”

Van Büyükşehir Belediyesi kayyım polis şiddeti tja