Ayhan Bilgen: HDP kurulduğu yılların Türkiye'sinde değil
Derya OKATAN
ARTI GERÇEK - Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen, HDP’nin "çekilmeme" kararı ve erken seçim çağrısını Artı Gerçek’e değerlendirdi.
HDP MYK üyesi ve Grup Başkanvekili iken 31 Mart seçimlerinde Kars Belediye Eş Başkanı seçilen Bilgen, erken seçim çağrısını "otoriterleşmeye karşı bir hamle" olarak görüyor.
HDP tabanındaki sine-i millet çağrısının anlaşılır olduğunu söyleyen Bilgen, "Her gün arkadaşlarınızın, seçtiklerinizin gözaltına alınması, görevden alınması infial doğurmayı hak edecek kadar önemlidir. Ama bunun tepkisel, kendimize zarar verecek, elimizdekini kaybedecek bir tercihe dönüşmemesi konusunda uyarılar da vardı. Ben doğru bir hamle olduğu düşüncesindeyim" dedi.
OTORİTERLEŞMEYE KARŞI HAMLE
Bilgen, HDP’nin erken seçim çağrısını ise şöyle yorumladı: "Sorun sadece HDP’den ibaret bir sorun değil, sadece HDP’ye yönelik bir tehdit değil. Dolayısıyla Türkiye siyasetinin genel seyrini etkileyecek, sorunun sebebine dair bir atak yapmak gerekiyordu. Sadece kayyım atanmış belediyeleri ya da milletvekillerini korumaya dair bir refleks değil, bu sorunun asıl sebebi olan otoriterleşme ve demokrasinin gittikçe işlevsizleşmesine dair bir karşı hamle olarak görüyorum."
İYİ Parti’nin de erken seçim çağrısı yaptığını hatırlatarak, "Erken seçim olur mu" sorumuza ise Ayhan Bilgen, şöyle yanıt verdi: "Seçim meydan okumaktır. Bir yerde arıza varsa, sistemde tıkanıklık varsa bunlara farklı müdahaleler gelişir. Diyelim ki vesayet sistemlerinde darbe ile bu tıkanıklık aşılmaya çalışılır ama demokrasiyi savunanların seçeneği seçimdir. Elbette ki demokrasi mücadelesi seçimden ibaret değildir; toplumsal mücadele, sokak, medya bütün alanlardır, seçim de bunlardan birisi, bazen en önemlisi olabilir. Tabi kimin hangi niyetle istediğini ayrı bir tartışma konusu yapmak lazım. Herkesin seçim beklentisi aynı kaygıdan kaynaklanmıyor olabilir."
YUMUŞAK GEÇİŞ ARAYIŞI VAR
Bilgen, İYİ Parti’nin "niyeti"ne dair de değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan merkezli siyasi analiz yöntemini doğru bulmadığını ifade eden Bilgen, şöyle devam etti: "Sistem tartışmalarının önüne geçmiş kişi tartışmaları var. Sistemden çok kişi eleştirisi yapmak ya da sitemden çok kişi savunuculuğu yapmak siyasette sadece tıkanmayı derinleştirir. Ben bir yumuşak geçiş arayışı olduğu düşüncesindeyim. Bu yumuşak geçiş sistem tartışması yoluyla da yapılabilir ki, bunun ilk hamlesini ‘50+1’den vazgeçme gündeme alınmalı’ diyenler başlattılar. İYİ Parti’nin yumuşak el değiştirmeye hizmet edebilecek ama mevcut iktidarın 50+1 riskinden kurtularak iktidar ömrünü uzatması riski de taşıyan bir tercih yaptığını düşünüyorum. İYİ Parti hangi niyetle erken seçim çağrısı yaptı, onu bilemem ama bu hamlenin doğurabileceği iki sonuç da var. Yeni bir geçiş dönemi inşa edersiniz ama bu geçiş dönemi sonunda artık yüzde 50 alamayacağı kesin olan aktörlerin yeniden iktidarlarını devam ettirmesinin zeminini de oluşturmuş olabilirsiniz, niyetinizden bağımsız olarak."
3-4 SİYASİ KUTUPLU SİYASİ ARAYIŞLARLA GİDECEK
"Türkiye önümüzdeki döneme üç ya da dört kutuplu siyasi arayışlarla gidecek" diyen Ayhan Bilgen, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İktidar blokunda bir yetememe hali var. MHP-AKP toplamı artık yüzde 50+1 etmiyor. Yeniden denklem kurmak, yeni formüller ortaya koymak bir nefes almaya da yarayabilir, yeni ortaklarla iktidar ömrünü de uzatabilir, tersini de doğurabilir. İktidarın başka adımlar atmak zorunda kalmasını da sağlayabilir. Hangisini doğuracak bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Türkiye önümüzdeki döneme üç ya da dört kutuplu siyasi arayışlarla gidecek. Hemen hemen netleşmiş durumda. Kimi siyasi oluşumlar şimdiye kadar binemedikleri iktidar trenine binmenin yolunu arayacaklar, bu yeni kurulan partiler üzerinden görülebilir, Cem Uzan gibi ‘kahramanların’ yeniden sahneye çıkarılmasında görülebilir.
SİYASETİ PARÇALAYARAK OYUNU ARTTIRMA HAMLESİ
"Bunların büyük kısmı siyaseti parçalayarak az oyunuzla yeniden çokmuş gibi kazanım elde etmenin hamleleri olabilir. Siyaset ne kadar parçalanırsa büyük parça o kadar avantajlı çıkar. Böyle taktik hesaplar yapılıyor olabilir. Olağan gidiş şunu gösteriyor: Birincisi; Türkiye’de iktidar blokuyla hareket etmek isteyen, yanında durarak kontrol etmek isteyen bir blok var. İkinci blok, yeni partiler eliyle Erdoğansız, muhafazakâr-milliyetçi bir sağ ittifak, belki İYİ Parti belki Saadet de dahil. Bunun dışında CHP-HDP yeni bir alternatif inşa edebilecekler mi yoksa bu ayrışmada herkes yoluna mı gidecek? Bu üç dört blok içinde aslında büyüme potansiyeli en geniş olan aktör HDP.
GÜVEN DEĞİŞİMİ CESARETLENDİRİR
"Siyasette önyargıları kırabiliyorsanız parçalanmış siyasette tarihi fırsatlar yakalayabilirsiniz. HDP için bence bu imkân var. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye’de değişim isteyen çevreler, ‘güven’ kavramı ile yeni bir hamle yapmalı. Siyasi psikoloji çalışanların en çok ifade ettiği şey şudur; korku statükoyu besler, güven değişimi cesaretlendirir. HDP buna öncülük yapmalı. Toplumsal hareketlerle, yeni dinamiklerle buluşmayı sağlayabilirse Türkiye siyasetinin öncü değişim dinamiği haline gelebilir. Bu hem Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırır, Kürt sorunundaki çözümsüzlükten kaynaklı tüm tıkanıklıkları aşmayı sağlayabilir hem de bir bütün olarak Türkiye’nin çoğulcu demokratik bir yeni kurucu iradesinin inşasını sağlayabilir. Bence bu Türkiye açısından tarihi fırsat olur."
HDP KURULDUĞU YILLARIN TÜRKİYE’SİNDE DEĞİL
"Her şeyi bir daha tartışmak gerekiyor" diyen Bilgen, şöyle devam etti: "Bence HDP’nin kurulduğu yılların koşulları değişmiştir, HDP kurulduğu yılların Türkiye’sinde değil. HDP’nin kurulduğu boşluk analiziyle bugünkü boşluk analizi aynı değil. Bugün Kürt sorununun niteliği de değişmiştir. Ortadoğu değişti, uluslararası güçlerin Kürtlerle ve Türkiye ile ilgili pozisyonu değişti. Bütün bu değişenler arasında HDP, değişimi doğru yöneterek kendini yenilemeli. İktidarın temsili demokrasi mekanizmalarına bile tahammülsüzlüğü işin bir yarısı ama öbür yarısı da gerçekten sözümüzün gereğini yapabiliyor muyuz, HDP iddia ettiği yerel yönetim anlayışını hayata geçirebiliyor mu, ne kadarını geçiriyor? Nasıl bir HDP’ye ihtiyaç var? Bunlarla da yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum."
KURTARICI BEKLENTİSİ SORUNLU
"Kişi kültü"ne dair de eleştirilerde bulunan Bilgen, "Bu mevcut yönetimdeki arkadaşlarla ilgi bir kritik değil yapısal bir meseleden bahsediyorum. Biz bir avuç insan belediye başkanı, milletvekili olmak için değil bir toplumsal kavganın temsilcisi, sözcüsü, örgütleyici olma iddiasıyla bu görevlere talip olduk. Şahısları bir yere taşımaya dair tartışmalar yürütmek yıpratıcıdır. Şahısları da yıpratır partilere ve mücadelelere de haksızlıktır. Kişilere endeksli, kişisel ‘kurtarıcı’ beklentisine dayalı siyaset sorunlu ve ilkel bir siyasettir" dedi.