Bahçeli 'çözüm süreci yok' dedi, 'yeni başlangıç' vurgusu yaptı
MHP lideri Bahçeli, yeni yıl mesajında İmralı görüşmelerine dair "Çözüm süreci yoktur" ifadesini kullanarak görüşmelerin 'hayırlı bir başlangıcın ivmesi olduğunu' vurguladı.
Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yeni yıl mesajı paylaştı.
Mesajında İmralı görüşmelerine değinen Bahçeli "Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur" dedi.
'SIRA SÖZDEN, EYLEM SAFHASINA GELDİ'
MHP lideri, “İmralı ile DEM Parti temsilcileri arasında 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen görüşme ve bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur” dedi.
Sıranın sözden, eylem safhasına geldiğini belirten Bahçeli, “Nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur. Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur" ifadesini kullandı.
'TÜRKİYE İÇİN KADER VE KARAR ANI GELMİŞTİR'
Bahçeli açıklamasında özetle şunları kaydetti:
Yeni yılın arifesinde en kalbi duygularla, hürmet ve muhabbetle selamlarımı iletiyor, milli varlığımız ve birliğimiz payidar olsun diyorum. Tarihsel değişimlerin hızlandığı, coğrafya temelli hesapların güncellendiği bir yılı geride bırakıyor; yepyeni ümitlerin, düğümü açılmamış beklentilerin, gün yüzü görmemiş gelişmelerin kundağı ve kuluçkası olan taptaze bir yıla giriş yapıyoruz. Takvim yapraklarından kopan her yılın samimi, sağlıklı, sağduyulu, safsatadan uzak ölçüde muhasebe ve mütalaası hiç kuşkusuz geleceğin doğru okunmasında altın bir fırsattır.
Önyargıların tasallutuna kapılmadan, hayatın gerçeklerine kapanmadan, politik ve ideolojik dogmaların sinsi davetine kanmadan akli, ahlaki ve ruhi arka plana dayanan sosyal, ekonomik ve siyasal kalkınma vizyonuyla yeni yüzyılı lehimize çevirmemiz mümkündür. Mücadelemiz süper güç Türkiye’nin gerçekleşmesine hizmettir.
Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin tıpkı bir saat kadranı gibi işleyen ve sesi işitilen çarkı önümüzdeki yüzyılın ana çerçevesini ihata etmektedir.
Yerimizde saymaya, vakit kaybetmeye, olanla yetinmeye, hayatı ve hadiseleri uzaktan seyretmeye ne halimiz ne de hakkımız vardır.
En başta Asya, Afrika ve Ortadoğu olmak üzere; tüm dünyanın zor sınavlardan, zorlu sınamalardan geçtiği tarihi bir kavşakta ülkemizin muazzam bir şuurla kalkışa geçmesi, yoğunlaşan dış basınca karşı iç barış ve kardeşlik kümesini bütünlük içinde tutma gayesi ve gayreti ancak büyük medeniyet ve milletlere has bir meziyet olarak değerlendirilmelidir.
Yeni yüzyılın ana çatısı kutuplaşmayı dışlayıp kucaklaşmayı esas amil kabul eden kaynaşma menşeli yeni bir siyasetle örülmelidir.
Kronik ve kemikleşmiş ihtilafları üzerinde uzlaşılmış milli ilkeler temelinde ele almak artık bir mecburiyettir.
Yeterince dış düşman varken, yeterince iç huzur ve barış hazinemizi yağmalamak için kuyruğa giren zulüm ve zillet failleri ortadayken, aramızda ve içimizde muhasım odak üretmenin hiçbir sonu olmayacağı gibi sonucu da yoktur.
Bu mukadder gerçeği müdrik bir vicdanla ve objektif esaslara bağlı bir görüş derinliğiyle kavramak meselelerin can alıcı noktasına nüfus etmeyi kolaylaştıracak, ülkemize ve milletimize mukayeseli üstünlük kazandıracaktır.
Türkiye dar kalıplara, vesayet kapanlarına, taviz ve teslimiyet kabuklarına sığmayacak, sığdırılamayacak kadar büyük bir ülkedir.
Türk tarihi, Türk kültürü, geçen Türk asırları üzerinde yaşadığımız coğrafyayı vatan yapan kardeşlik kuvvesinin ve kader ortaklığı kudretinin marifetiyle önümüzdeki yüzyıla izi ve iradesi asla silinmeyecek bir mühür vuracaktır.
Bu kapsamda herkesin milli ve manevi değerler muhtevasında birleşmesi ve el ele vermesi yalnızca bugünümüzü değil aynı şekilde geleceğimizi de güvenceye kavuşturacaktır. Tarihi bir film şeridine benzer şekilde geri sarmak söz konusu değildir.
Komşu ülkelerde vasat bulan kırılmalar, yumuşama göstermeyen sert cepheleşmeler, devamlı mesafe alan soğuk ve sıcak çatışmalar, biri biterken diğeri başlayan dış bağlantılı operasyonlar; ortak tarih, inanç ve kültür boyutlarıyla birlikte jeopolitik sarkaç da dikkate alındığında Türkiye’nin her zaviyeden ilgi sahasına girmektedir.
Özellikle 27 Kasım 2024 tarihi itibariyle Suriye’de yaşanan seri ve baş döndürücü gelişmeler katil Esad’ın 8 Aralık’ta ülkesini terk etmesiyle yeni bir dönemin miladı olmuştur.
Suriye’nin istikrarı, huzuru ve barışçıl siyasi ortamı bölge ülkeleriyle Türkiye’nin ortak yararınadır.
Suriye’de provası yapılan ve devamlı tahrik edilen etnik ve mezhep temelli kamplaşmanın ülkemiz ve bölgemiz adına devasa tehditler vaat ettiği de açıktır.
'ÜNİTER SURİYE CUMHURİYETİ DAİMA TÜRKİYE'NİN KARDEŞ ÜLKESİ OLACAKTIR'
Bölgesel ve küresel çıkar gruplarının, yayılmacı siyaset takip eden vandal emelli ülkelerin Suriye’yi iç savaş şartlarına sürükleme hazırlıklarına tetikte ve teyakkuz halinde duruş göstermek elbette mutlak bir zorunluluktur.
Belirlenmiş takvim çerçevesinde demokratik mekanizmaların gecikmeksizin çalıştırılarak Baas kalıntılarının tamamıyla silinmesi, seçimlerin olabilecek en kısa sürede yapılarak meşruiyet sorunlarının çözülmesi temennimizdir.
Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tartışma kabul etmeyen bir konudur. Üniter Suriye Cumhuriyeti daima Türkiye Cumhuriyeti’nin dost ve kardeş ülkesi olacaktır.
Dahası terörizme karşı ortak eylem planı ve ortak direniş kararlılığı iki ülke güvenliğini, karşılıklı yapıcı ve pozitif ilişkiler ağını tahkim ve temin edecektir.
'ORTADA YENİ BİR ÇÖZÜM VEYA AÇILIM DİYE BİR SÜREÇ HİÇ YOKTUR'
Yeni şartlarda, dönüşen konjonktürde, değişen güç dengelerinde, oyun kurucu Türkiye’nin karşısında PKK/YPG terör örgütünün Irak’ın kuzeyiyle birlikte Fırat’ın batısı veya doğusunda tutunması hayaldir ve tasfiyesi kaçınılmazdır.
Silahlar ya gömülecek ya da silah tutanlar gömülecektir. Geldiğimiz bu aşamada Kürt kardeşlerimiz oynanan kanlı oyunun içyüzünü okumuş, hıyanetin azılı figüranlarını tanımış, emperyalizmin cinayet kampanyasını görmüştür.
Bu nedenle bölücü terör örgütünün Kürt kardeşlerimizin iradesine ve istikbaline ipotek koyma teşebbüsü boşa düşmüştür.
Büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edilen Türk milleti kimliği yeni yüzyılın demokratik itibarı, haysiyet ve hürriyet timsali olmayı hak etmektedir.
Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur.
Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur.
Olan ve olması gereken milli beka ve gelecek adına muhataplarının aktif, önşartsız, hesapsız, hilesiz, güven veren ve hasbi şekilde devreye girmesidir. Oyalanacak ve israf edilecek vakit kalmamıştır.
Türkiye için kader ve karar anı gelmiştir. Ya bir ve beraber kardeşçe yaşayacağız ya da dış dayatmalarla, bölgesel fay hatlarının kırılmasıyla tetiklenen şiddetli bir yıkıma maruz kalacağız.
İmralı ile DEM Parti temsilcileri arasında 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen görüşme ve bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur.
Sırayı sözden eylem safhasına geçiş almalı, nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir.
2025, Türk ve Türkiye Yüzyılının ikinci yılıdır.
Ne müzakere ne de mütarekeden söz açılabilecektir; terörsüz ve huzurlu Türkiye’nin müteyakkız doğruluşuyla yeni yüzyılın müjde ve mükafatını ihtiva eden mütemadi manifestosu çok yakında tekemmül edecektir.
NE OLMUŞTU?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 1 Ekim'de Meclis açılışında DEM Parti sıralarına giderek vekillerin elini sıkarak selamlaşmıştı.
Bahçeli 22 Ekim'de partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada da PKK lideri Abdulah Öcalan'ın DEM Parti Meclis grubunda konuşması çağrısında bulunmuştu.
Bahçeli "Tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'umut hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" ifadelerini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Bahçeli'nin açıklamalarının ardından önce sessizliğe bürünmüş ardından destek vermişti.
Bahçeli, kısa bir süre sonra ise DEM Parti heyetine İmralı'ya gitmesi için izin verilmesi çağrısı yapmıştı.
26 Kasım tarihinde DEM Parti, Abdullah Öcalan’la İmralı’da görüşme yapabilmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunmuştu.
9 Aralık'ta Bahçeli, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın yeni bir başlangıç çağrısında bulunan konuşmasının ardından Bakırhan'ı alkışlamıştı.
(HABER MERKEZİ)
Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'dan ortak açıklama: Eski süreçlere göre daha umutluyuz