Bakırhan, DEM Parti'nin somut taleplerini açıkladı: Bu taleplerin hangisi maksimalist?
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, Türkiye'nin, Özerk Yönetim ile doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi ve ekledi: 'Nusaybin sınır kapısını da açarak tarihsel bir adım atabilir' dedi. Bakırhan konuşmasında DEM Parti'nin taleplerini de açıkladı ve 'DEM Parti kimin yanında?' sorusuna yanıt verdi.

Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis’te düzenlediği haftalık grup toplantısında konuştu.
Bakırhan, konuşmasında darp edilip yol kenarına atılan ve hayatını kaybeden gazeteci Hakan Tosun'u durumuna işaret ederek, faillerin bulunması istedi. Van'da şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Rojin Kabaiş dosyasına da değinen Bakırhan, bu işin takipçisi olacaklarını söyledi.
Kürt sorununun çözümü kapsamında başlatılan süreç kapsamında Meclis'te kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na" dikkati çeken Bakırhan, Komisyonun, bu sürecin en önemli zeminlerinden birisi olduğunu söyledi.
'DEMOKRASİ TABULARLA DEĞİL, MÜZAKERELERLE GELİŞİR'
"Bu komisyon, bir asırdır ülke gündeminden düşmeyen ve son 50 yılda büyük acılar yaşatan bir meseleyi konuşuyor: Kürt meselesini konuşuyor" vurgusu yapan Bakırhan, "Komisyonun son bir dinleme daha yapması gerekiyor. Sayın Öcalan'ı da dinlemesi gerekiyor. 100 yıllık bir meselenin çözümünü konuşurken ürkek olunmaz. Biraz cesur olun. Komisyonun Sayın Öcalan'la görüşmesini bir tabuya çevirmemeliyiz. Demokrasiler tabularla değil, demokratik müzakerelerle gelişir" dedi.
'GÖZLER DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ'IN TAHLİYESİNDE'
Bakırhan'ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
"Halk, Meclis’ten AİHM kararlarına uyan ve milletin iradesini yansıtan düzenlemeler bekliyor. Gözler, Demirtaş, Yüksekdağ ve Kobani Kumpas Davası’nda yargılanan arkadaşlarımızın serbest bırakılması için atılması gereken adımlara çevrilmiş durumda. Bu, beklenen adımların atılması gereken bir dönemdir.
'BU YILKİ MECLİS İLK MECLİS KADAR ÖNEMLİ'
Bu yılki Meclis, ilk Meclis kadar önemlidir. Meclisimiz, demokratik müzakereyle demokratik cumhuriyeti inşa etme göreviyle karşı karşıyadır. Türkiye’nin yüzde 95’inden fazlasını temsil eden Meclis’e sesleniyoruz; bu yıl, herhangi bir yıl değildir. Bu bağlamda çağrımız açık ve nettir. Gelin, bu yasama yılını Türkiye tarihinin çözüm yılı yapalım.
DEM PARTİ'NİN SOMUT TALEPLERİ
Bize hep soruyorlar; DEM Parti ne istiyor? Çok açık ve sade bir dille tekrar anlatmaya çalışacağım. DEM Parti’nin somut talepleri de şunlardır;
Herkese aynı nazardan bakan ve herkesi kapsayan anayasal bir yurttaşlık istiyoruz.
Keyfilik rejimi değil, hukukun üstünlüğünü talep ediyoruz.
Kayyımların değil, iradenin esas alınması gerektiğini istiyoruz.
Sözün, basının ve örgütlenmenin özgürce nefes alabildiği kamusal bir alan olsun istiyoruz.
Anadilde eğitim hakkını istiyoruz.
Yerelin sözünün duyulduğu, kararının yerelden filizlendiği bir demokrasi istiyoruz.
Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve İnfaz Yasası başta olmak üzere temel yasalarda acilen düzenlemeler yapılsın istiyoruz.
Hakikat, adalet ve onarım eksenli bir geçiş dönemi yasasıyla yola revan olalım istiyoruz.
Hasta ve siyasi tutukluların bırakılmasını, cezaevlerinin rahatlatılmasını istiyoruz.
Siyasi sebeplerle sürgünde bulunan yol arkadaşlarımızın bir an önce kendi topraklarına dönmesini istiyoruz.
'BU TALEPLERİN HANGİSİ MAKSİMALİST?'
Şimdi sizlere soruyorum; Şu ana kadar saymış olduğumuz taleplerin hangisi abartılı, hangisi uçuk, hangisi maksimalisttir?
'DEM PARTİ KİMİN TARAFINDA?'
Bir de ‘DEM Parti kimin tarafında’ sorusuna sürekli muhatap kalıyoruz. Demek ki henüz öğrencilik dönemimiz bitmedi. Bizim dışımızda bu kadar soruya muhatap olan başka bir siyasi parti var mı, onu bilemiyorum. Umarım artık bu sorulara cevapları bundan sonra tekrar etmeyiz. Evet, ‘DEM Parti kimin tarafında’ sorusuna da yanıt vermeye çalışacağım. Çözüm konuşulunca birileri bize iktidardan taraf göstermeye çalışıyor; işte şimdi olduğu gibi. Seçim dönemlerinde ise tam tersine, birileri bizi başka bir partinin payandası olarak göstermeye çalışıyor. Sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim, değerli arkadaşlar; Biz halktan, emekçiden ve ezilenlerden yanayız.
'YÖNÜMÜZÜ KOLTUKLAR DEĞİL, İLKELER BELİRLER'
İki siyasal kutba sıkıştırılmak istenen toplumun nefesiyiz, sesiyiz, üçüncü yoluyuz. Siyaset aklımız hem çözüm masasında imkân arar hem de meydanlarda adalet talep eder. İkisi de gereklidir, ikisi de meşrudur, ikisi de haklıdır. Biz hem konuşmayı hem de haksızlıklara karşı durmayı bilen bir gelenekten geliyoruz. Hem Diyarbakır’da hem İstanbul’da kayyum atanan belediyelerin önünde halk iradesini savunan bizlerdik. DEM Parti hangi ittifakın içinde olacak? Cevabımız nettir ve yine samimiyetle söylüyoruz; demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, adaletten yana olan herkesle konuşuruz. Yönümüzü koltuklar değil, ilkeler belirler. ‘Ya onun yolu, ya bunun yolu’ diyenlere karşı biz, iki tarafın da düşünmediği Üçüncü Yol'uz.
'KOLTUKTAKİ DEĞİŞİNCE EKONOMİ DÜZELMEZ'
Üçüncü Yol, otoriterliğe evet demeden, statükoculuğa teslim olmadan, halkların hakkını aramak ve özgürleşmesini sağlamaktır. Üçüncü Yol; Kürtleri oy deposu olarak görenlere de, Kürtleri kol gücü olarak görenlere de aynı mesafede karşı durmaktır. Bakın, siz de izliyorsunuz; bir süreç tartışması yürüyor. Kürt meselesini güvenliğe, terör parantezine sıkıştırmadan anlatmaya çalışan bu Meclis’teki tek partiyiz. Ekonomide Üçüncü Yol'uz. İktidar diyor ki 'Her şey iyi gidiyor' ana muhalefet diyor ki 'Biz iktidara gelince her şey düzelir.' Biz de diyoruz ki koltuktaki kişi değişince ekonomi düzelmez.
KİM 10 MART MÜTABAKATINA UYDU KİM UYMADI?
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi 10 Mart mutabakatına uymuyormuş. Biz öyle bilmiyoruz ama onlar öyle diyor. Ama şimdi gerçek tabloyu birlikte konuşalım. 10 Mart mutabakatı, Suriye'deki tarafların demokratik çözüm için attıkları önemli bir adımdır. Maddeleri de açık ve net bir şekilde ortadadır. Bir ortak güvenlik mekanizmasının kurulması gerektiği söylenmişti. Ademi merkeziyetçi sistemin oluşturulmasına işaret etmişti. Eşit temsil ve katılımı içeriyordu. Aynı zamanda başta Kürtler, Aleviler ve Dürzîler için de anayasal güvenceler istiyordu. Peki, sizlere soruyorum; Kim 10 Mart mutabakatına uydu? Kim uymadı? Biraz akıl, biraz vicdan. Suriye geçiş hükümeti böyle bir mutabakat varken tek başına bir anayasa taslağı açıkladı. İçinde Kürt yok, Alevi yok, Dürzî yok, Hristiyan yok, diğer halklar ve inançlar yok. Şimdi bu mudur mutabakat?
'ŞİMDİ SIRA ŞAM'DA'
Ortadoğu'da açık söylüyorum, siyaseti çözüm olarak gören tek yapı Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'dir. Bu görülmeli ve böyle bilinmelidir. Bakın, Mazlum Abdi’nin cuma günü yaptığı açıklama son derece önemlidir. SDG askeri heyeti yakında Şam’a gidecek dedi ve Suriye Bakanlığı ile entegrasyon sürecini görüşecek dedi. Gitti mi? Gitti. Görüştü mü? Görüşüyor. Görüşecek mi? Görüşecekler. Henüz oradaki görüşmelerin içeriğini tam olarak bilmiyoruz ama SDG kaynaklarının açıklamasına göre görüşmeler henüz devam ediyor, sürüyor. Görüşmelerin devam etmesi ve sürmesi önemlidir. Umarım bu görüşmeler başta Kürtlerin, Alevilerin, Dürzîlerin Suriye'de temel haklarına kavuştukları bir zemine de yardımcı olur. Şimdi bu açıklama Kuzeydoğu Suriye'nin çözüm iradesini, yapıcı duruşunu bir kez daha ortaya koymuştur. İşte bu sorumluluk dilidir. SDG’nin ve General Mazlum Kobani'nin yaptığı budur. Bizim beklentimiz de şudur: Suriye geçiş hükümeti, Kürtlerin bu yapıcı ve pozitif tutumuna denk düşen bir pozisyonda olmalıdır. Şimdi sıra Şam’dadır. Bu yapıcı adımlara, bu yapıcı girişimlere artık Şam da yapıcı yanıtlar vermelidir.
'TÜRKİYE ÖZERK YÖNETİM İLE GÖRÜŞMELİ'
Ayrıca Türkiye Kuzeydoğu Suriye Yönetimi ile doğrudan siyasi temaslarda bulunmalıdır. Geçici Şam hükümeti ile görüşüyorlar. Bugün buradan bu talebimizi bir kez daha yeniliyoruz. Türkiye yönetimi siyasi olarak Kuzeydoğu Suriye Özerk yapısıyla da görüşmelidir. Sadece bununla kalmamalıdır. Nusaybin sınır kapısını da açarak tarihsel bir adım atabilir. Bu Türkiye'ye olan güveni de pekiştirir. Sadece Türkiye değil, komşu ülkeler ve bölgesel aktörlerde Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam arasında müzakerelerde yapıcı bir rol oynamalıdır. Yapıcı bir rol oynamalarını bekliyoruz." (MA)