CHP’li Konuralp'ten Bakan Yerlikaya'ya 'Cumartesi Anneleri' sorusu: Gözaltı işlemlerinin gerekçesi nedir?
Artı Gerçek - CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, AYM kararına rağmen gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve sorumluların cezalandırılması talebiyle 1995 yılından beri Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapan Cumartesi Anneleri'nin emniyet yetkilileri tarafından engellenmesini Meclis gündemine taşıdı.
Konuralp, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya "Önceki dönem milletvekillerinin vermiş olduğu soru önergelerine, 'Cumartesi Anneleri eyleminin engellenmesine gerekçe olarak '2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 23/a bendinde yapılacak etkinlikler/eylemler öncesinde bildirimde bulunulması, 23/d bendinde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının Valiliklerce belirlenerek ilan edilmesi hususları' gösterilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı İçişleri Bakanlığı’nın bu gerekçelerini ortadan kaldırıyor olmasına rağmen her cumartesi gerçekleşen engelleme ve gözaltı işlemlerinin gerekçesi nedir" diye sordu.
‘MAKUL SEBEP ORTAYA KOYMADAN GRUBA MÜDAHALE ETTİĞİ SONUCUNA VARILMIŞTIR’
Bakan Yerlikaya’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Konuralp, AYM'nin 16 Kasım 2022 tarihli kararını anımsatarak şu ifadeleri kullandı:
"-Başvurucunun da içinde yer aldığı grubun kaybolan yakınlarının bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması amacına yönelik oturma eylemi ve basın açıklaması yapmak istemesi demokratik bir toplumda saygı ile karşılanmalıdır.
-Kolluk görevlilerinin somut olayda etkinliğe müdahale etmesini gerektirecek makul sebep ortaya koymadan ve anılan hakkın kullanılabilmesine yönelik tolerans göstermeden gruba müdahale ettiği sonucuna varılmıştır.
-Somut olayda Kaymakamlık, kanunen yapılması gereken bildirimin yapılmaması nedeniyle başvuruya konu etkinliği yasaklamış; kolluk görevlileri de bu karara dayanarak toplantıya müdahale etmiştir. Yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının ve orantılı olduğunun ispatı kural olarak müdahale eden idare ve müdahaleyi denetleyen yargı merciine düşmektedir.
-Bu doğrultuda idarenin bildirim yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle verilen yasaklama kararı ve bu karara dayanılarak yapılan müdahalenin demokratik toplum düzenindeki gerekliliği hususunda değerlendirme yapılmalıdır.
-Müdahaleye dayanak olan yasaklama kararında toplantı için bildirim yapılmamasının kamu düzenini ne şekilde bozacağına veya başkalarının hak ve özgürlüklerini nasıl zedeleyeceğine dair hiçbir açıklamada bulunulmaması nedeniyle idarenin bu kanaate nasıl ulaştığı anlaşılamamıştır.
‘SAYGIYLA KARŞILAMAYI NEDEN DÜŞÜNMÜYORSUNUZ?’
-İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda alıntı yaptığım ve özetle 'Cumartesi Anneleri buluşmasının barışçıl özellikten çıktığı ortaya konulmadan yapılan her engelleme ve müdahale, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının özüne yapılmış esaslı bir müdahaledir' denilen kararını tanımama gerekçesi nedir?
-Önceki dönem milletvekillerinin vermiş olduğu soru önergelerine, 'Cumartesi Anneleri/ İnsanları' eyleminin engellenmesine gerekçe olarak '2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 23/a bendinde yapılacak etkinlikler/eylemler öncesinde bildirimde bulunulması, 23/d bendinde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının Valiliklerce belirlenerek ilan edilmesi hususları' gösterilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı İçişleri Bakanlığı’nın bu gerekçelerini ortadan kaldırıyor olmasına rağmen her cumartesi gerçekleşen engelleme ve gözaltı işlemlerinin gerekçesi nedir?
-Yaklaşık 28 yıldır evlatlarının, kardeşlerinin, eşlerinin, sevdiklerinin akıbetini öğrenmek için Galatasaray Meydanı’nda toplanan/ toplanmaya çalışan Cumartesi Anneleri/ Cumartesi İnsanlarının mücadelesini, Anayasa Mahkemesi’nin kararında da vurgulandığı şekliyle saygıyla karşılamayı neden düşünmüyorsunuz?
-Cumartesi Anneleri/ Cumartesi İnsanlarının yakınlarını araması, Anayasa Mahkemesi’nin kararında da vurguladığı şekliyle 'kamuoyunda farkındalık yaratma çabası' suç mudur?
-Yasadışı yollarla kaybedilen kim varsa, kayıplardan sorumlu olanlardan yargı yoluyla hesap sorulması, sorulması için gerekli olan tüm hukuku süreçlerin eksiksiz sürdürülmesi devletin görevleri arasında değil midir?"(ANKA)