DEM Parti 11. Yargı Paketi'ne muhalefet şerhi koydu
DEM Parti, bugün Meclis'te görüşülecek olan 11. Yargı Paketi'ne muhalefet şerhi koydu. Hak ve özgürlükleri daraltan, ayrımcılığı büyüten, gözetimi artıran düzenlemeler yerine demokratikleşme ve eşitlik odaklı, bütünlüklü reform çizgisine dönülmesi gerektiği vurgulandı.
Artı Gerçek- Adalet Komisyonundan geçen 11. Yargı Paketi bugün Meclis’e geliyor.
Kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri saat 15.00'te başlayacak.
DEM Parti, bugün Meclis'te görüşülecek olan 11. Yargı Paketi'ne muhalefet şerhi koydu.
DEM Parti, muhalefet şerhinde 2025–2029 Yargı Reformu Strateji Belgesi ve 'Türkiye Yüzyılı- Adaletin Yüzyılı' söylemine rağmen reformun metinde kaldığını ve uygulamada güvenlikçi çizginin kalıcılaştığını belirtti. DEM Parti, 11. Yargı Paketi'nin, adalet sisteminin yapısal sorunlarını çözmek yerine önceki paketlerin yol açtığı adaletsizlikleri yama mantığıyla çoğalttığını ifade etti.
'HER YENİ YARGI PAKETİ BİR ÖNCEKİ PAKETİN SORUNLARINI GİDERMEYE ÇALIŞIYOR'
Halk Tv'de yer alan habere göre DEM Parti, koyduğu şerhte "AKP, getirdiği her yeni yargı paketini, artık önceki paketlerin yarattığı sorunları gidermek iddiasıyla kamuoyuna sunmaya başlamıştır. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri, kamuoyunda COVID–19 infaz düzenlemesi olarak bilinen ve 9. Yargı Paketi'yle getirilen düzenlemenin yol açtığı derin eşitsizliklerin, bu kez teklifin 27. maddesiyle yeniden önümüze getirilmesidir. Ancak sorunları giderme iddiasıyla yapılan bu müdahale, infaz hukukunda geçici, seçici ve parçalı düzenlemelerini çoğalmaktadır. Bu yöntem reform söylemini boş bir gösterene dönüştürmekte ve iktidarın adalet anlayışının bir kriz yönetimi hukuku olduğunu göstermektedir" ifadelerine yer verdi.
'DEMOKRATİKLEŞME BİRKAÇ YASAYLA MÜMKÜN OLMAZ'
"1 Ekim 2024 tarihinden bu yana ilerleyen Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin bir devlet politikası olarak kabul edilmesi toplumun geniş kesimlerinde sürecin ruhuna, amacına ve hedeflerine uygun yasal düzenlemeler yapılması yönünde beklentiler yaratmıştır" açıklamasında bulunan DEM Parti, bu kapsamda kurulan komisyonun temel hedeflerinden biri olan "Türkiye’nin demokratikleşmesinin" yalnızca yapılacak birkaç yasa yapımıyla mümkün olmadığını kaydetti.
'YAPISAL REFORM PERSPEKTİFİ TAŞIMIYOR'
Muhalefet şerhinde, "Ülkenin hukuk politiğinin bu yöne evrilmesi, bütünlüklü ve sistematik çalışmalarla bu idealin gerçekçi kılınması gerekmektedir. Ne var ki bugün önümüze getirilen 11. Yargı Paketi, bu söylemin gerektirdiği siyasal iradeyi ve yapısal reform perspektifini taşımamaktadır" ifadelerine yer verildi.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ VURGUSU
Selahattin Demirtaş’a ilişkin AİHM kararlarının uygulanmamasının normlar hiyerarşisini zedelediği ve Türkiye'yi uluslararası yükümlülük ihlaline ittiğini belirten DEM Parti, "AİHM, 20 Kasım 2018’de verdiği ilk önemli kararla tutukluluğun siyasi amaç taşıdığını açıkça belirlemiş; 22 Aralık 2020’de bu tespiti yeniden vurgulamış; 8 Temmuz 2025’te ise Kobane Kumpas Davası bağlamında Türkiye'nin hem özgürlük hakkını hem de hakların kötüye kullanılması yasağını ihlal ettiğini belirleyerek derhal tahliye kararını bir kez daha teyit etmiştir" açıklamasında bulundu.
'SİYASİ REKABET YARGI ELİYE DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR'
Türkiye'nin yaptığı itirazın Büyük Daire tarafından 3 Kasım 2025’te reddedilmesiyle kararın kesinleştiğine dikkat çekilerek, "Bu karar, yalnızca hukuki bir değerlendirme değil, Türkiye’de siyasi rekabetin yargı eliyle dizayn edilmeye çalışıldığının tespitiyle tarihsel bir öneme sahiptir. AİHM'in bu kararlarının uygulanmaması, anayasal düzenin omurgasını oluşturan normlar hiyerarşisini zedelemekte, Türkiye’yi uluslararası yükümlülüklerini ihlal eden ve demokratik standartların gerisinde kalan bir ülke konumuna itmektedir" denildi.
'İKİLİ İNFAZ REJİMİ YARATILDI'
DEM Parti’nin muhalefet şerhinde, Kobane davasının, delil ve gerekçelendirme sorunları nedeniyle siyasal tasfiye aracına dönüştüğü; istinaf sürecinin de siyasal hattın devamı gibi yürüdüğü vurguladı. 2020 yılında yapılan infaz değişikliklerinin “ikili infaz rejimi” yarattığı kaydedilen şerhte "2020’de pandemi koşulları bahane edilerek yapılan İnfaz Yasası değişiklikleri, Türkiye’de fiilen ikili bir infaz rejiminin kurumsallaşmasına sebep olmuştur. Bu düzenlemede yapılan değişikliklerde suç tiplerinin ayrılması sonucu ortaya çıkan eşitsizlik, özellikle 'terör' ve 'örgüt' kategorilerinin muğlak ve geniş tanımları nedeniyle, on binlerce kişinin politik kimliği temelinde hapishanede tutulmasına yol açmıştır." ifadelerine yer verildi.
"İdari Gözlem Kurulları eliyle, cezanın infaz süresinin hukuk ilkelerinden ziyade idarenin takdirine bırakılması bu eşitsizlikleri derinleştirmiştir" denilen şerhte, Türkiye’deki infaz sisteminin ayrımcılıklara, idarelerin keyfiyetine ve hukuka aykırı yasal düzenlemelere dayandığını belirtildi.
'KADINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN SOMUT ADIM YOK'
'Aile Yılı' yaklaşımının kadınların şiddet, yoksulluk ve eşitlik taleplerini görünmez kıldığını belirten DEM Parti, pakette 6284’ün etkin uygulanması, şiddetin önlenmesi ve cezasızlıkla mücadele için somut adım olmadığını ifade etti ve "Kadın özgürlükçü bakış açısının yıllardır savunduğu hak ve özgürlükler temelli yaklaşımın yerine kadını aile içine hapseden ve aile içindeki konumundan ibaret gören politikalar ikame edilmiştir" açıklamasını yaptı.
DEM Parti, şerhte cezaları artırarak caydırıcılık arayan, usul güvencelerini zayıflatan “güvenlikçi devlet” yaklaşımının demokratik toplumla uyumsuz olduğunu dile getirdi. Ayrıca, teklifin etki analizi yapılmadan hazırlandığı meslek örgütleri ve sivil toplumun görüşlerinin yeterince yansımadığını ifade eden DEM Parti, teklifin uzlaşma yerine iktidarı tahkim motivasyonuyla ilerlediğini belirtti.
SİYASİ MAHPUSLARIN KAPSAM DIŞI BIRAKILMASI ELEŞTİRİLDİ
Teklifte, otoriterleşme ve iktidar pozisyonunu tahkim etme eğilimine dair göze çarpan ilk maddenin COVİD düzenlemesini içeren 27. madde olduğunu vurgulayan DEM Parti, “Bu madde ile siyasi mahpuslar kapsam dışında tutulmakta, iktidarın niyeti ortaya serilmektedir. Bu madde ile iktidar, siyasi mahpuslara yönelik mevcut istisna rejimini devam ettirme niyetini ortaya koymuş ve tutulma koşulları ile denetimli serbestlikten faydalanma gibi hakları engellemeyi sürdüreceğini ilan etmiştir" ifadelerine yer verdi.
Aynı zamanda, hakaretin ön ödeme kapsamına alınmasında “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı” istisnasının korunmasının yurttaş-kamu görevlisi arasında eşitsizlik yarattığı ifade edilen muhalefet şerhinde, “Teklifin 16. maddesi, 30. maddesi, 32. maddesi gibi bazı maddeleri, Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun olmadan veya Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesini bertaraf etme amacını güderek hazırlanmıştır" denildi.
'SANSÜR VE OTOSANSÜR DERİNLEŞECEK'
İnternet ve ifade özgürlüğüne de dikkat çeken DEM Parti; içeriğin çıkarılması, erişim engeli ve bant daraltma mekanizmalarının güçlendirilmesinin sansür ve otosansürü derinleştireceğini ve demokratik tartışma alanını daraltacağını dile getirdi.
'BANT DARALTMA ORANTISIZ SONUÇ DOĞURABİLİR'
Şerhte, banka, ödeme kuruluşu, kripto hizmet sağlayıcılarına 'makul şüphe' ile 48 saate kadar hesap dondurma yetkisi verilmesinin, yargısal güvenceleri zayıflattığını vurgulayan DEM Parti, AYM iptal kararlarının özüne uygun düzenleme yapılmadığı; sulh ceza hâkimlikleri üzerinden hızlandırılmış ve standartları zayıf bir sansür rejiminin sürebileceği; bant daraltmanın orantısız sonuç doğurabileceğini ifade etti.
'DEMOKRATİKLEŞME VE EŞİTLİK ODAKLI BÜTÜNLÜKLÜ REFORM ÇİZGİSİNE DÖNÜLMELİ'
DEM Parti, 11. Yargı Paketi’nin kapsamlı biçimde revize edilmesi; hak ve özgürlükleri daraltan, ayrımcılığı büyüten, gözetimi artıran düzenlemeler yerine demokratikleşme ve eşitlik odaklı, bütünlüklü reform çizgisine dönülmesini talep etti. (Haber Merkezi)