Diyarbakır’da Kılıçdaroğlu'na Kürt meselesi, Kürdistan ifadesi ve yüzleşme soruları
Remzi BUDANCİR
+GERÇEK-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır programı sürüyor. Diyarbakır programının ikinci gününde sabah Yamaç (Müsyan) aşireti önde gelenleri ve üyeleri ile kahvaltı programında bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu, ardından Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) ‘Türkiye’de muhalefet ve CHP’nin tutumu’ konulu ‘Tigris Diyalogları’ toplantısına katıldı. Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve farklı görüşlerden çok sayıda katılımcının katıldığı toplantıda gündem ekonomik kriz başta olmak üzere Türkiye'de yaşanan sorunlar, Kürt meselesi ve CHP’nin tutumu.
KILIÇDAROĞLU DİYARBAKIR’A CUMHURBAŞKANI ADAYI OLARAK GELDİ
Kürt meselesinin çözümü başta olmak üzere birçok konuda CHP’nin nasıl bir yol izleyeceğine ilişkin mesajlar vermesi beklenen Kılıçdaroğlu’na ilgi yoğundu. Toplantıları doldu taştı, farklı görüşten bir çok insan Kılıçdaroğlu'nu dinlemeye geldi. Güvenlik önlemleri de oldukça yoğundu. Programın yapılacağı otellere gazeteciler dahil, programa katılan herkes üst aramasından geçirilerek alındı. "Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a ilk defa cumhurbaşkanı adayı olarak geldi" yorumlarına neden olan bu ziyaretten beklentiler yüksekti.
KÜRT MESELESİNİ NET İFADE ETMEMESİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER VAR
Dün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevinde ağır işkenceler gören mağdurlarla görüştü. Diyarbakır Cezaevinin İnsan Hakları Müzesi yapılmasını savunarak, "12 Eylül’de işkence görenlerle, Roboski katliamında çocuklarını kaybeden ailelerle helalleşip yüzleşmeliyiz" dedi. Kürt meselesini ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yoktur’ sözleri üzerinden gündeme getirip, ‘Sen yok diyorsun, halk var diyor. O zaman halka soracaksın. Sorunum var diyenle oturup konuşacaksın’ dedi. Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununu net ifade etmemesine eleştiriler vardı. Bir başka başlıkta helalleşme ve yüzleşme. Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır programında mevcut sorunları ekonomi bağlamında ele almasına da eleştiriler vardı. Açıklamaları yeterli bulunmadı.
'UMARIM BUNDAN SONRA DİYARBAKIR VE BÖLGENİN ÖNEMİ ANLAŞILIR'
Tigris Diyalogları Toplantısının açılış konuşmasını yapan DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural, öncelikle ülkede yaşanan ekonomik sorunlara değindi, tek adam iktidarının yarattığı olumsuzluğun artık sona ermesi gerektiğini savundu. Geniş bir yelpazede ekonomide yaşanan sorunları sıraladıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun "Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer" sözlerini hatırlatan Vural, "Sayın Genel Başkanın ‘Bu ülkeye demokrasi gelecekse, bunun yolu Diyarbakır'dan geçer’ sözlerinin artık vücut bulması gerekiyor. Diyarbakır o konuda bir mihenk taşıdır. Diyarbakır’dan çok yol geçer. Demokrasi’nin yolu da geçer, Avrupa Birliği'nin yolu da geçer. Ama maalesef bu güne kadar uygulanmadı. Umarım bundan sonra Diyarbakır ve bölgenin önemi anlaşılır" dedi.
DERSİM VE ZİLAN KATLİAMLARI İLE YÜZLEŞiLSİN
Vural’ın gündeminde Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği ‘Helalleşme’ ve ‘Yüzleşme’ meseleleri de vardı. Kürtlerin yaşadığı sıkıntıların Cumhuriyet tarihi boyunca devam ettiğini hatırlatan Vural, Kürt halkının dilinin, kültürünün ve kimliğinin inkar edildiğini söyledi. Türkiye'de yüzleşilmesi gereken bir çok konu olduğunu ifade eden Vural, "Tabiki geçmişle yüzleşmek önemlidir. 12 Eylül öncesi ve sonrasında öldürülen gençlerin aileleri ile yüzleşilmeli. İdam edilen siyasi insanların ve gençlerin aileleri ile yüzleşilmeli. Hiç hak etmediği halde yıllarca cezaevinde kalanlarla yüzleşilmeli. Bölgemizde, özellikle Diyarbakır Cezaevinde yatan insanların mağduriyeti ile yüzleşme. Cumhuriyet tarihinde, başından beri Kürt halkının varlığını reddeden, Dersim olaylarının mağdurlarıyla yüzleşilmeli. 1925 idam edilen (Şeyh Said ve arkadaşları) mağdurlarıyla yüzleşilmeli. Mustafa Muğlalı’nın yaptığı katliamla yüzleşilmeli. Topal Osman’ın Karadeniz’de ve Zilan’da yaptığı katliamlarla yüzleşilmeli. Tabi daha çok çok yüzleşilmesi gereken olay var. Ama özellikle yakın tarihte Roboski başlı başına bir yüzleşme nedenidir. Umarım tüm bunlar sayın genel başkan döneminde bir yüzleşme sayfası açılır" diye konuştu.
KÜRDİSTAN İSMİ VE ROJAVA
Vural, Kılıçdaroğlu’nun daha önce bir soru üzerine ‘Kürdistan ifadesi beni rahatsız ediyor’ sözleri ile ilgili de konuştu. Bu bölgede yaşayan Kürt halkı olduğunu hatırlatan Vural, "Türkiye’nin neredeyse dörtte biri bu halk oluşturuyor. Bu halkın Anadil sorunu vardır. Eğitimde anadil hakkı olması gerekiyor. Özellikle Rojova’ya yapılan askeri operasyonların artık son bulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu artık normal bir ‘terör’ operasyonu değil, birazda bir halkı ezme operasyonudur. Hemen güneyimizde Irak Anayasası’nın verdiği bir hak vardır. Kürdistan Federe yönetimidir. Bir defa bu bölgenin ismi bile telaffuz edilmemesi kırgınlık yaratıyor. Bu konudaki görüşler tekrar gözden geçirilmeli" dedi.
KILIÇDAROĞLU SORULARA 6 PARTİ İLE UZLAŞTIKLARI MUTABAKATLA CEVAP VERDİ
Konuşmasına Diyarbakır'ın tarım potansiyeli ve üretimsizliğin sayısal verilerini paylaşarak başlayan Kemal Kılıçdaroğlu, Vural’ın da sözün ettiği, kendisinin de dün açıklık getirdiği ‘Helalleşme’, ‘Yüzleşme’ ve ‘Demokrasi’ konusunda konuştu. Kılıçdaroğlu kendisine yöneltilen tüm sorulara 6 muhalefet partisi ile vardığı mutabakat metninde yer alan maddeler üzerinden cevap verdi. Mutabakatta yer alan ‘Demokrasi’, ‘Seçilme hakkı’, ‘İnsan hakları gibi başları açtı.
DEMOKRASİ, PARTİ KAPATMA, SEÇİLME HAKKI VE KAYYIM MESELESİ
Anayasa’nın siyasi partileri demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak gördüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Eğer siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıysa, siyasi partilerin kapanmaması lazım. Kapatılmamalı" dedi. Mecliste sayısal çoğunluğu olan siyasi iktidarın yargıya da talimat vererek istemediği partiyi kapatma isteğinin demokrasi ile bağdaşmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yargının bağımsızlığını savunuyoruz. Bizim Bilkent Deklarasyonumuzda Demokrasi ve Yargının Bağımsızlığı vardır. Bizim yaptığımız açıklamanın temelinde siyasi partilerin kapatılmaması gerektiği ilkesi vardır" dedi. Kılıçdaroğlu, deklarasyonlarında seçilme hakkının da olduğunu hatırlattı. Seçimlerin milletin iradesinin tecelli edilmesi için yapıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Demokratik kuralları vardır. Sandığı koyarsın, millet iradesi orada tecelli eder. Belediye başkanını seçiyorsunuz. Belediye başkanını görevden alıyorsunuz, sonra yerine birde kayyum atıyorsunuz. Belediye meclis üyeliğini kaldırıyorsunuz. Sonra demokrasiden söz ediyorlar. Buna da karşıyız. Buda (6’lı parti mutabakatında) yer aldı. Kayyum ilkesine karşıyız. Deklarasyonumuzda olan madde odur. Seçimle gelen seçimle gider" ifadelerini kullandı. Belediye başkanlarının ancak yargı kararıyla görevden alınabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, OHAL uygulamalarının artık olmayacağını deklarasyonlarında yer verdiklerini söyledi.
HELALLEŞME-YÜZLEŞME: DERSİM VE ZİLAN’A DEĞİNMEDİ
Kılıçdaroğlu Vural’ın da söz ettiği ‘Helalleşme’ ve ‘Yüzleşme’ meselesine de değindi. Vural’ın ifade ettiği Dersim, Zilan, 1925’te Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmesi meselelerine değinmedi. Dünkü yaptığı konuşmaya benzer ifadeler kullanan Kılıçdaroğlu, Roboski ve 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından Diyarbakır Cezaevinde işkence gören mağdurlarıyla yüzleşilmesi gerektiğini söyledi. Roboski ile yüzleşilerek ailelerden özür dilenmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bir daha aynı acıların yaşanmaması için Diyarbakır Cezaevinin İnsan Hakları Müzesine dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
BİR YÜZYILIN HESABINI İYİ YAPMALIYIZ
Kılıçaroğlu’nun karşılaştığı soruların geneli, Dersim, Zilan katliamları, Şeyh Sait ve arkadaşlarının idam edilmesi, Kürt kimliği ve dilinin inkârı cumhuriyet tarihi boyunca yaşanmıştı. Kılıçdaroğlu bu soruların hiç birine özel bir cevap vermedi. CHP'nin son kurultayında hazırladığı 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi olduğunu, bu beyannameyi kamuoyu ile paylaştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bir yüzyılı devirdik, şimdi ikinci yüzyıla geçeceğiz. Bir yüzyılın hesabını yapmamız lazım. Acılarımız oldu, bakanlar, başbakanlar idam edildi. Gencecik fidan gibi evlatlarımız idam edildi. Darbeler yapıldı, pek çok şey yapıldı. Acısıyla tatlısıyla bir yüz yıl bitirdik. İkinci yüzyıla başlıyoruz. Ama ikinci yüzyıla başlarken geçen yüzyılın bütün ayrıntılarını belleklerimizin bir tarafında tutup, aynı acıların yaşanmaması için ikinci yüzyıla daha güçlü bir şekilde başlamamız gerekiyor" dedi.
KÜRT SORUNU ÇÖZÜMÜ İÇİN 5 MADDE SIRALADI
Kürt meselesi, bu meselenin nasıl çözüleceğine ilişkin de bu beyannameye işaret eden Kılıçdaroğlu, beyannameye "Kürt sorununu çözeceğiz" diye bir madde koyduklarını söyledi. "Evet bir sorun var, biz bu sorunu çözeceğiz" diyen Kılıçdaroğlu, Kürt sorunun çözümü için belirledikleri 5 ilkeyi sıraladı:
1-Sorunun nerede çözüleceğine karar vermeliyiz. Sorun Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülür. Kanun çıkaracaksınız. Nereden çıkaracaksınız, meclisten. Demek ki sorunun çözüm yeri neresi, meclis. Nasıl çözüleceğini de söyledim. Bu konuda birde sayın Recep Tayyip Erdoğan’a mektup gönderdim. Meclis olması lazım. Mecliste bir uzlaşma komisyonu kurulması lazım. Her partiden milletvekili bu uzlaşı komisyonunda görev alsın. Ayrıca Uzlaşma Komisyonu dışında, parlamento dışında bir akil adamlar heyeti kurulsun. Bu çalışmalar eş güdümlü, eş zamanlı olsun. Önemi bir adım atılabilir.
2- Sorunu çözmek isteyen kişi samimi ve dürüst olmalı. Ben sorunu çözeceğim demesi lazım.
3-Gizli kişisel bir ajandası olmayacak bu insanın. Ya durun ben böyle yapayım, nasılsa biraz oy toplarım, arkada başka bir şey yaparım olmaz. Bunu yaparsanız olmaz
4- Millete açıklayamayacak angajmanlara girmeyecek. Samimi ve dürüst olacak. Ama gizli kapaklı angajmanlara da girmeyecek. Çıkacak neyi nasıl yaptığını millete anlatacak.
5- Süreç devam ederken hem parlamentonun, hem de milletin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bir toplumsal destek gerekiyor, bu sorunun çözümü olsun. Bizim görüşümüz bu.
KÜRDİSTAN İFADESİNDEN RAHATSIZLIK: BÖLGESEL AYRIMCILIK OLARAK TANIMLADIĞIM İÇİN BUNU KABUL ETMEDİĞİMİ SÖYLEDİM
Kılıçdaroğlu 2 ay önce Ankara’da katıldığı muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri toplantısında bir soru üzerine "Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum" demişti. Bu açıklama tepki toplamıştı. Toplantıda DİTAM Başkanı Vural’ında dile getirdiği "Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum" sözleri ile ilgili de konuştu. Söz konusu sorunun boyutunu tam olarak hatırlamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir bölgesel ayrımcılık olarak tanımladığım için bunu kabul etmediğimi söyledim" dedi ve devam etti: "Ama Irak Anayasasında, Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi var zaten. Biz buna itiraz etmeyiz. Zaten itiraz etme hakkımız da yok. Irak devletinin kendi Anayasası’dır. Biz buraya heyette gönderdik zaten. Niye karşı çıkalım ki? Heyet gönderdik, görüşmeler yaptılar. Onlar da memnun, herhangi bir sorun da yok. Kaldı ki bizim akrabalıklarımız var. Sadece bölgedeki Kürtlerle değil, bölgedeki Araplarla, Ezidiler’le diğer halklarla da bizim akrabalık ilişkilerimiz var. Tarihsel bağlarımız var."