Erdoğan'ın ziyaretini kanaat önderleri değerlendirdi: Kürtlere söyleyecek sözü kalmadığının resmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta sonu düzenlediği Diyarbakır programını değerlendiren akademisyenler ve bölge siyasetçileri kullanılan dili 1990’lı yıllara benzetti. ANAP ve DYP’nin akıbetini örnek gösterdi.

Erdoğan'ın ziyaretini kanaat önderleri değerlendirdi: Kürtlere söyleyecek sözü kalmadığının resmi

Remzi BUDANCİR

Artı Gerçek- AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır programı Pazar günü gerçekleşti. AKP’li milletvekilleri, valiler, kayyımlar ve devletin tüm kurumlarının seferber olduğu Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi taşımalı sistemle gerçekleşti. Diyarbakırlılardan ziyade, çevre illerden insanlar taşınarak bir miting gerçekleştirdi. .

ERDOĞAN’IN DİYARBAKIR PROGRAMI

Seçime doğru giderken Erdoğan’ın Diyarbakır’da bazı mesajlar vermesi bekleniyordu. Bu beklentiyi özellikle iktidara yakın basın ve AKP’li Kürt MKYK üyeleri gündeme taşımıştı. Özellikle Erdoğan’ın kendisinden uzaklaşan muhafazakâr Kürt seçmene yönelik mesajlar bekleniyordu. Ancak bu olmadı. Erdoğan Diyarbakır’da HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve mevcut Eş Başkan Mithat Sancar’ın etnik kimliğini tartışma konusu yaparak ‘Bunlar Kürt değil" dedi ve HDP’ye yönelik sert sözler sarf etti. Konuşmasında da ve miting alanında da uygulanan güvenlikçi politikalar hakimdi.

Kentteki genel hava Erdoğan’ın söylemlerinin karşılık bulmadığı yönünde. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun , Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya ve DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini, konuşmasında öne çıkan başlıkları, bu konuşmasının Kürtlerde nasıl bir etki yarattığını Artı Gerçek’e değerlendirdi.

95165.jpg
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun

'KÜRTLERE SÖYLEYECEK SÖZÜNÜN OLMADIĞININ RESMİ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmasını, “Erdoğan’ın Kürtlere artık söyleyecek bir sözünün olmamasının resmi" olarak yorumlayan Doç. Dr. Vahap Coşkun, konuşmada bir iki klasik Diyarbakır güzellemesi ve kardeşlik vurgusu ötesinde herhangi bir mesaj olmadığını söyledi. Erdoğan’ın Kürtlerin sorunlarına ve taleplerine yönelik herhangi bir dil kullanmadığını belirten Coşkun şöyle konuştu:

“Birkaç gün öncesinde nüfus üzerinden bir tartışma başlamıştı. Bu tartışmada da kendi sözlerini düzeltecek, en azından yanlış anlaşıldığını ifade edecek herhangi bir söz bile söylemedi Erdoğan. O nedenle bu konudaki sözlerinin artık tükenmiş olduğunu gösteriyor. Bu sözler tükenince bunun doğurduğu eksikliği ve açmazı gerilim siyasetiyle doldurmak isteyen bir tavır vardı. HDP eş başkanlarının etnik kimlikler üzerinden vurulmaya çalışılması, HDP’nin sapkın olarak nitelendirilmesi, insan hakları savunucularına şempanze denmesi gibi bunların hepsi aslında söyleyecek bir sözünün olmamasının, bunun gerginlik siyasetiyle örtülmek istediğinin bir yansıması olarak görüyorum”

“KÜRT SEÇMENLE ARASINI DAHA DA AÇTI”

Diyarbakır’da kullanılan dilin Erdoğan’a ve iktidar partisine herhangi bir siyasi kazanım getirmeyeceğini ifade eden Coşkun, bunun yansımalarının görüldüğünü ve artık Kürtler arasında bir beklenti yaratmadığını da vurguladı:

“Aksine bu tavır, bu dil, bu söylem zaten AK Partiyle Kürtlerin arasında açılmış olan mesafeyi biraz daha açmaktan öte bir sonuç üretmez. Konuşmasına, Erdoğan’ın ziyaretine bir bütün olarak bakıldığında, bölgede ve Diyarbakır’da herhangi bir şekilde bir heyecana, bir beklentiye de yol açmadı. Buda Ak Parti ve Erdoğan açısından üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Daha önce Erdoğan herhangi bir vasile ile Diyarbakır’a geldiğinde Kürt meselesinde ne söyleyeceği, acaba yeni bir demokratikleşme hamlesine girip girmeyeceği üzerinden birtakım beklentiler vardı en azından. Şimdi öyle bir beklenti de yok. Millet buna ilgi göstermedi. Devlet bütün olanaklarını Erdoğan için seferber etti ama buna rağmen yine beklenen ilgi oluşmadı. Dolayısıyla bütün bir tablo, ortaya çıkan resim bölgede Ak Parti’nin ciddi bir kan kaybettiğinin resmi olarak okunabilir” diye konuştu.

'ERDOĞAN GİDEN KÜRT OYLARINI KABUL ETMİŞ DURUMDA'

Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun da Erdoğan’ın konuşmasının bir yankı uyandırmadığı gibi, mitingin de oldukça cılız olduğuna dikkat çekti. Konuşmasına bakıldığında Erdoğan’ın Diyarbakır’a bir gündemle gelmediği sonucunun ortaya çıktığını belirten Girasun, “Bu ziyareti önceki ziyaretlere karşılaştırılınca bu cılızdı. Gündem yaratmaktan da uzaktı. Erdoğan ziyaretlerinin en heyecansızı, en renksizi diyebilirim. Bence Erdoğan genel seçimlere giderken Türkiye genelindeki seçmene sunacağı ekonomik kalkınma vaatleri ile Kürt seçmene de seslenecek. Ekstra bir şey söylemeyecek. Erdoğan bence giden Kürt oylarını kabul etmiş durumda. Mevcudu koruma derdinde” dedi.

48199cba-f415-4924-92fd-db5648f1f60af8pqa3dh.jpg
Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun

'CUMHUR İTTİFAKI ERDOĞAN’IN SÖYLEM SINIRINI ENGELLİYOR'

"Erdoğan ne demiş olsaydı seçmende karşılık olabilirdi?" sorusuna da Girasun şu cevabı verdi:

“Ne deseydi den ziyade kafa karıştırabilirdi Erdoğan. Gerçi etkisi olmazdı yine. Çok radikal şeyler söylemesi gerekiyordu, ama Cumhur İttifakı’nın söylem sınırı bunu engelliyor. Daha doğrusu Cumhur İttifakının söylem sınırı Erdoğan’ın yeni oylar kazanabilmesini engelliyor. Daha yapısal değişiklik lazım”

Erdoğan’ın Diyarbakır’da yeni bir şey demediğini vurgulayan Girasun, “Kendi hatırlatmak için geldi. Uzak kalmıştı. Partisinin politikasını anlatmak istedi. Bence çok anlam biçmedi buraya. Gündemi belirleyemedi, önceki ziyaretlerine oranla cılızdı, yerel söylemler, özgün cümleler ortaya çıkmadı” değerlendirmesinde bulundu.

'KULLANILAN DİL BÖLGEDE DE ÇOK KABUL GÖREN BİR DİL DEĞİL'

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, Erdoğan’dan Kürt sorunda, ya da bölgeyle ilgili önemli bir açıklama beklentisinin olmadığını söyledi. Beklentinin olmaması Erdoğan’ının uyguladığı politikalara dayandıran Kay şunları söyledi:

“Genelde daha önce geldiğinde, Kürt sorununda ürettiği bir politika üzerinden konuşmasını şekillendirirdi. Bu defa yeni bir politika, yeni bir adım olmadığı için direk HDP’yi, Selahattin Demirtaş’ı suçladı. Daha doğrusu gündemi onlar üzerinden kurdu” dedi. Erdoğan geçen dönem geldiğinde süreci konuştuğunu, süreç üzerinden değerlendirme yaptığını ifade eden Kaya, “O zaman HDP’yi süreç üzerinden suçlamıştı. Şimdi hiçbir şey yapmadan direk suçlaması, aslında çok da AK Parti’nin yaptığı iş değildi. Bu bölgede de çok kabul gören bir dil değil. HDP’yi eleştirmek başka bir şey, bölgeden oy alan bir partiye veya liderine direk hakarete varan bir söz söylemek başka bir şey”

98634616-620x410.jpg
DTSO Başkanı Mehmet Kaya

'DEVLET, DEVLET KADEMESİ İLE YÖNETECEĞİNİ GÖSTERDİ'

Kaya, sadece Erdoğan’ın konuşmasının içeriğine değil, Diyarbakır programında öne çıkan konuşmacılara, söz verilenlerin profillerine de dikkat çekti. Daha önceki programlarda bölge siyasetçileri olan Abdurahman Kurt ve bazen de Mehdi Eker’in birer konuşma yaptığını hatırlatan Kaya, Kürt politikacıların yerine devlet bürokralarının programda yer almasını, Erdoğan'ın eleştirdiği 'parti devlet' uygulamalarına benzediğine dikkat çekti:

“Önceki dönemlerde Erdoğan’dan önce birer konuşma yaparlardı. Şimdi dönüp baktığınız zaman Çevre Şehircilik Bakanı, Vali, İçişleri Bakanı konuşma yaptı. Yerel siyasetçilerinden hiç biri konuşmadı. Bölge siyasetçisini değil devlet yetkililerini konuşturmak AK Parti’nin geçmiş uygulamalarına uyan bir yapı değil. Bu artık biraz daha AK Parti’nin tamamen devletle, devlet kademesiyle bölgeyi yöneteceği, yerel siyasetçiyi işin dışında tutacağının bir göstergesi. AK Parti bunları eleştirerek iktidara geldi. CHP’nin geçmiş parti devlet tipini eleştirerek iktidara geldi, şimdi kendisi buna yakın bir duruş sergilemeye başladı”

'DEVLETİN YÖNTEMİNİ UYGULAYARAK YÜZLEŞME OLMAZ'

90’lı yıllarda da ANAP ve Doğru Yol Partilerinin askeri vesayet döneminde siyaseti ikinci sıraya atıp, devleti birinci sıraya koyduğunu hatırlan Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bölgede, bu topraklarda bunun tutmadığını gördük. Bunun tutmayacağı belli ama yine de bunda ısrar etmek yine AK Parti’nin politikası değil. Bu denendi bu topraklarda. Burada vatandaşın devlet algısı farklı. Halen devlet toplumla, Kürtlerle barışmış noktasında değil. Halen Kürde göre faili meçhuller aydınlatılmadı. İşte yeni yeni ne yapıyor, cezaevini müze ve kültür merkezi yapacak. Müze uygulaması doğru. Bir taraftan hem bunu söyleyeceksiniz, yüzleşme diyeceksiniz, bir taraftan da bunu yapan devletin yöntemiyle yeni siyaset belirleyeceksiniz. Bu çok uyumlu değil. Burada bölge siyasetçisini tamamen dışarıda bırakacak bir yöntemin başarılı olma şansı yok”

'BUGÜNE KADAR OLMAYAN BİR KIRILMA OLACAK'

Yeniden devletle vatandaşa ulaşma yönteminin bölgede tutma şansının olmadığı gibi mevcut dorumu daha da geriye götüreceği uyarısında bulunan Kaya ileride AKP ile bölge halkı arasında daha da derin kırılmaların olabileceğine dikkat çekti:

“Erdoğan her zaman Diyarbakır’a gelişlerinde etrafındaki MYK üyesi olabilir, bakan olabilir, eski bakan olabilir bunlara danışarak bazı adımlar atardı. Konuşmalarını da öyle hazırlardı. Daima da bir karşılık vardı. Tabi bunlar da işin dışında kalınca konuşma tamamen bölgenin hassasiyetlerine uzaktı. Bölgede AK Parti siyasetçisini bile dışlayan bir konuma geldi ve bu hiç olmayan bir şeydi. Zannediyorum ki bu AK Parti’nin Kürtlerinde bugüne kadar yaşamadıkları bir kırılma yaratacak.”

'KONUŞMASI 2015-16 KONSEPTİNİN DEVAMIYDI'

DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen ise Erdoğan’ın konuşmasını 2016’dan beri devam eden bir sürecin devamı olarak gördüğünü söyledi. 2015-16’dan beri sistemli bir şekilde Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin Kürtleri yok sayan, görmezden gelen, ötekileştiren bir söylem içerisinde olduğunu hatırlatan Ülsen, “Bu söylemin varmış olduğu son nokta aslında. Her ne kadar kalabalıklar olduğu söylense de, bu kalabalıkların yüzde 80-90’nını dışarıdan taşımalı bir şekilde geldiği, ya da Diyarbakır’daki kamu kurum kuruluşları, muhtarların, kaymakamlıkların insanları zorla alana taşıdıkları bir gerçek. Bu son ziyarete kadar Cumhurbaşkanın Diyarbakır ziyaretleri beklenen şeyleri vermediği görülse de insanlar yine böyle göz ucuyla bakarlardı, ‘acaba Cumhurbaşkanı ne söyleyecek’ diye. Bu ziyarette ben onu görmedim. Diyarbakır’daki hiçbir kesim, kurum Cumhurbaşkanın ne söylediğine dönüp bakmadı bile” dedi.

cihan-ulsen.jpeg
DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen

'ÇÖZÜM SÜRECİ DİLİYLE KONUŞUR, BAHÇELİ-PERİNÇEK’E GÖRE HAREKET EDER'

Erdoğan’ın konuşmasını bir karşıtlık üzerinden yapacağını tahmin ettiğini, bu tahmininin doğru çıkığını ifade eden Ülsen, şunları söyledi:

“HDP’yi kriminalize eden, Selahattin Demirtaş üzerinden bir karşıtlık yaratan bir söylem, bir retorik içerisinde bulundu. Buda ne demek? Aslında bölgeye, Diyarbakır’a, Kürtlere dair yeni bir söyleminin, farklı bir duruşunun, geleceğe dair bir perspektifinin olmadığının açık bir göstergesidir. Zaten Süleyman Soylu’nun ondan önce konuşma yapması da aslında bu 2016’dan sonraki ortaya konan konseptin bir şekilde Cumhurbaşkanı tarafından da kabul edildiğini, arkasında durulduğunu da gösteriyor. O konsept daha güvenlikçi politikalar. Kürleri yok sayan, milliyetçi bir söylem üzerinden giden. Birde Erdoğan Diyarbakır’a geldiğinde genelde çözüm süreci diliyle konuşuyor. Ama pratiğine, ortaya koyduklarına baktığımızda Bahçeli ve Perinçek tayfasına göre hareket ettiği çok açık ve net bir şekilde ortaya koydu. Özcesi, tabiri caizse satacak bir malı yok. Satacak bir malı olduğu varsaysak bile Diyarbakır’da bir alıcısının olmadığını görmüş oldu. Bir şekilde eriyen oylarını kaybetmeme üzerine, tahkim etme üzerine gelmişti. Yeni seçmen kazanayım diye değil de, bu eriyen oylarını nasıl durdurabilirim düşüncesi ile gelmişti. Ama ona da çok bir çare bulmadan gittiğini söyleyebilirim.”

diyarbakır Tayyip Erdoğan kürt sorunu