Gelecek Partisi: Ülkenin en zeki gençlerini gözaltına alırsanız kapı kapı aşı dilenirsiniz

Gelecek Partisi, Anayasa tartışmalarına ilişkin 'Yeni anayasa sizin her Cuma gecesi yazdığınız ve çoğunu tekrar iptal etmek zorunda kaldığınız kararname yazmaya benzemez' dedi.

Gelecek Partisi: Ülkenin en zeki gençlerini gözaltına alırsanız kapı kapı aşı dilenirsiniz

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemlere yönelik polis müdahalesini eleştiren Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, "Ülkenin en zeki ve çalışkan gençlerini hırpalar, atanmış rektörü protesto ediyor diye gözaltına alırsanız, o gençlerde ilk fırsatta bu güzelim ülkeyi terk eder. Siz de kapı kapı dolaşır aşı dilenirsiniz" dedi.

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Boğaziçi Üniversitesi'ne dönük polis şiddeti ve Erdoğan'ın Anayasa çıkışına değinen Özcan, "Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yeni bir reform ve anayasa açıklaması, etkisini dakikalar içerisinde gösterdi. Erdoğan ‘reform’ derken İçişleri Bakanı ‘cop’ dedi" ifadelerini kullandı.

Özcan, "Cumhurbaşkanı’nın darbe anayasasından kurtulup yeni bir anayasa yapalım dediği saatlerde İçişleri Bakanı 1980’lerdeki gibi, 28 Şubat’taki gibi üniversiteleri polislerle basıyorsa ya anayasa iddiası hamasetten ibarettir ya da ortada derin bir provokasyon vardır" diye konuştu.

'AŞI DİLENİRSİNİZ'

Özcan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Ülkenin en zeki ve çalışkan gençlerini hırpalar, atanmış rektörü protesto ediyor diye gözaltına alırsanız, o gençler de ilk fırsatta bu güzelim ülkeyi terk eder, dünyanın başına bela olan bir virüsün aşısını Almanya’da, Amerika’da veya İngiltere’de üretirler. Siz de kapı kapı dolaşır maddi ve manevi büyük bedeller ödemeye razı bir biçimde aşı dilenirsiniz.

"Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar, 12 Eylül yönetiminin ve 1982 Anayasası’nın dayandığı vesayet zihniyetinin eseridir. Bu Anayasayı hazırlayanlar, seçilmiş organlara, üniversitelere, bilime, kısacası düşünen herkese duyduğu güvensizlikle Cumhurbaşkanlığını bir vesayet makamı olarak tasarlamış; devlet organlarını ve toplum hayatını bu makamın denetimine tâbi kılmıştır. Yükseköğretim Kurulu’nun yaratılması, üniversite rektörlerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması, bu zihniyetin eseridir. Böylece bilim, sanat ve ifade hürriyetinin en serbest olarak yaşanması gereken üniversiteler, Cumhurbaşkanlığının denetimine tâbi kılınmıştır. Bugün Türkiye’yi darbe anayasalarının yarattığı vesayet kurumlarından kurtarmak için yeni anayasa taahhüdünde bulunan Sn.Erdoğan ise askeri yönetimlerin yarattığı tüm vesayet yetkilerini, bu yetkilerin mucitlerinden daha büyük bir iştiyakla kullanmaktadır. Mesele bu kadar açık, net ve basittir.

'YENİ ANAYASA İPTAL ETMEK ZORUNDA KALDIĞINIZ KARARNAMELERE BENZEMEZ'

"Yeni anayasalar her zaman uygun bir atmosfer içerisinde yazılmıştır. Ülkemiz bırakın tam demokratik yeni bir anayasayı tartışacak siyasal, ekonomik ve toplumsal atmosferi, asgari sivil siyaset dilinin dahi yasaklandığı bir ülkedir bugün. Milyonlarca işsiz vatandaşın, milyonlarca yoksul vatandaşın müreffeh bir ülke için gerekli olan özgürlük, demokrasi ve hukuk talebi yerine ekmek derdine mahkûm edildiği bir ülkede kanal değiştirir gibi birden yeni anayasayı konuşamazsınız. Eğer konuşurum diyorsanız aklınızda başka bir şey var demektir. Ya ciddi değilsinizdir ya samimi değilsinizdir. Yeni anayasa sizin her Cuma gecesi yazdığınız ve çoğunu tekrar iptal etmek zorunda kaldığınız kararname yazmaya benzemez."

anayasa Boğaziçi Üniversitesi Gelecek Partisi