İsmail Kahraman'a cezaevini adres gösterdi
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, genel başkanları ziyaret edecek olan Meclis Başkanı’na eş genel başkanlarının tutulduğu cezaevlerini adres gösterdi.
HABER MERKEZİ - Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Meclis Başkanlığı seçimleri için siyasi partilerin genel başkanlarını ziyaret edecek olan Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a, eş genel başkanlarının tutulduğu cezaevlerini adres gösterdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bilgen, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve İran sınırında yaşanan deprem sonrası nefret söylemiyle hareket edenleri eleştirdi.
'İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYAN NUMUNELER'
Bilgen, "Yanı başımızda bir deprem yaşandı. Elbette doğal afetler insanlığın sınav vermesi açısından, dayanışma ve insani erdemini ortaya koyma açısından zor günlerdir. Hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz. Ama doğal afetler nasıl ulus devletlerin sınırlarını tanımıyorsa, etnik kimliğe, mezhebe inanca bakmaksınız büyük bir acı yaşatıyorsa, bazen insanlar da kendi insanlıklarına yakışmayan davranışlar sergileyebiliyorlar. Deprem vesilesiyle, deprem gibi son derece acı bir olay vesilesiyle bile nefret söylemiyle hareket edenler, dillerindeki faşizmi deşifre edenler depremdeki acı kadar hepimizi incitiyor. İster kendisini Türk milliyetçisi ister Kürt milliyetçisi, Arap ya da Fars milliyetçisi olarak tarif etsinler, depremde bile insani tutum sergileyemeyenler insanlıktan nasibini almayan numunelerdir. Dolayısıyla bu acıya karşı dayanışma göstermekten başka hiçbir tavır kabul edilemez" diye konuştu.
İSMAİL KAHRAMAN'A ADRES GÖSTERDİ
20 Kasım'da gerçekleşecek olan Meclis Başkanlığı seçimlerine ilişkin de konuşan Bilgen, "Tutuklu milletvekilimiz Selma Irmak bizim Meclis Başkan adayımızdır. AKP’nin aday gösterme süreci şaşırtıcı oldu. Görünen o ki Cumhurbaşkanı’nın haberi olmamış. Bu ne kadar doğru ya da değil takdir kamuoyunundur ama Sayın Kahraman bir nezaket göstererek siyasette diyaloğu önemsediği için olsa gerek partilerin genel başkanlarıyla görüşme yapacağını söylemiş. Sayın Kahraman unutmuş olabilir, bizim eş başkanlarımız cezaevinde. Bu parlamentoda görev yaparken tutuklandılar ve bu parlamento Anayasa’ya aykırı bir darbe düzenlemesine imza attı ve bu tutukluluk böyle gerçekleşti. Ama gene de Sayın Kahraman ziyaret etmek istiyorsa, şimdiye kadar ulaşmış bir talep yok ama ziyaret edeceği adres bellidir" dedi.
Bilgen gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü;
'DIŞ POLİTİKA SAATLERLE DEĞİŞİYOR'
Bir ülkenin başbakanı bir ziyaret sonrası ortadan kayboluyor. Daha sonra başka ülkede açıklama yapıyor, ülkeye döneceğini söyleyip şart koşuyor. Böyle bir durumda halklar kendi sorunlarını çözebilir mi? Ortadoğu'da saraylarını korumak için etnik ve mezhep savaşı çıkaranlar yaşananların sorumlusudur. Halkların eşit, birlikte yaşaması için Öcalan tecrittedir. Bu tablo Türkiye'nin iç barışıyla ilgili değil sadece. Konfederal sistemin duyulmasının engellenmeye çalışılmasıdır bu tecrit. Erdoğan Soçi ziyareti öncesi açıklama yaptı, 'Dünyayı ahmak yerine koymayın' dedi. 4 saat sonra Putin'le basın açıklaması sırasında tutum tam tersine döndü. Türkiye'nin dış politikası aylarla günlerle değil, saatlerle değişiyor artık.
'DEĞİL İSTİFA, ÖZÜR BİLE YOK'
Türkiye'nin neden dışarıda başı dik değil? Ülkelerin yumuşak karınlarından birisi yolsuzluk konusudur. Yolsuzluk demokratikleşmeyle doğrudan ilgilidir. Dünyada şeffaflık demokratikleşmeden ayrılmaz. Yolsuzluklarla mücadele darbelerle mücadeleden ayrılamaz. Türkiye kızarmaz yüzlü siyasetçilere teslim olmuş durumda. Bizde Malta konusu gündeme geldiğinde, değil istifa özür bile olmuyor. Başbakan araştırma olsun diyor, araştırma önergesi teklifi AKP'nin oylarıyla reddediliyor. Ekranlarda hamaset yapmak kolay. Reza Zarrab davası da bundan farksızdır. Off-shore yüzleşilmesi gereken bir siyasi ahlak konusudur. Eğer çocuklarınız vergi ödememek için gemilerine başka ülke bayrağı çekiyorsa kimseye milliyetçilik nutukları atmayacaksınız.
'ÇOCUĞUNUZUN KURSAĞINA GİDEN LOKMA KÜÇÜLÜYOR'
Benzer bir oyun ekmekte de yapılıyor. Ekmeğin fiyatını artırmıyorlar, gramajını düşürüyor. Siz bir ekmek alıyor olabilirsiniz ama çocuğunuzun kursağına giden lokma küçülüyor. Bunun adı israfla mücadele olamaz. 2 hafta önce sarayın harcamalarını aktarmıştık. Bazıları itibardan tasarruf olmaz diyor. Halk yoksullukla mücadele ederken Cumhurbaşkanı harcamalarla itibar yapıyor. Türkiye dar gelirli için bir vergi cehennemidir. Türkiye'de vergilerin yüzde 65'i dolaylı vergidir. Maliye okuyanlar bilir; dolaylı vergiler çok yüksekse vergi adaletsizliği vardır, vergi kaçırma vardır.
'BARAJ TARTIŞMASI İYİ NİYETLİ DEĞİL'
HDP kurulduğunda seçim barajına ilişkin ne söylüyorsa bugün de onu söylüyor. Kime fayda sağlayacağına bakmaksızın baraja karşıyız. Baraj milletin iradesi sandığa yansımasın diye uydurulmuş bir sistemdir. Ancak şunu söyleyelim bugüne kadar seçim sistemi kimseyi kurtarmadı, AKP'yi de kurtarmayacak. Türkiye'de seçim sistemi tartışması iyi niyetli yürütülmüyor.
'BASKILARINIZ KARŞISINDA YILMAYACAĞIZ'
Dün akşam ilçe binamız kurşunlandı. Hangi yönteme başvurursanız vurun, biz bu yoldan vazgeçmeyeceğiz. Sizden önceki iktidarlar da bu yöntemlere tenezzül etti. Son 2 yılda 11 bin partilimiz tutuklandı. Önceki iktidarlar bu adımların nasıl kar etmediğini öğrendiyse, bu iktidar da öğrenecek.
'AYRIMCI, TEKFİRCİ ANLAYIŞ'
Erdoğan geçen gün muhafazakar kadınlara çok çocuk yapın diyor. Örgüt çok yapıyor, diyor. Bu neresinden bakarsanız ayrımcı, tekfirci bir anlayıştır. Onlar için bölgede öldürülen çocukların hiç bir önemi yok. Nüfus planlaması onlar için güvenlik meselesi olabilir. Osmanlı'dan Cumhuriyetin ilk yıllarına, 28 Şubat'a kadar bilindik yöntemler bunlar. Doğurganlık üzerinden siyaset darbecilerin eski bir alışkanlığıdır.