Karamollaoğlu: Kanal İstanbul inadı yüzünden ülkemizin bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Söke söke alırlar" ifadelerine yanıt veren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Geldiğimiz noktada bu hatalı ekonomi politikaları, borca, betona ve israfa dayalı yatırım anlayışı, Kanal İstanbul ihtirası ve inadı yüzünden, ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor" diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Karamollaoğlu, iktidarın Kanal İstanbul 'ısrarını' ve Erdoğan'ın açıklamalarını ele aldı.
'KALAN İSTANBUL'U DERT ETMEK YERİNE KANAL İSTANBUL'A ODAKLANMIŞ DURUMDA'
"Marmara Denizi müsilaj tehdidi ile karşı karşıyayken, küresel iklim krizinin her geçen gün şiddetini arttırdığı bir süreçten geçerken, daha da vahimi büyük İstanbul depremini beklerken; İktidar, 'Kalan İstanbul'u dert edinmek yerine 'Kanal İstanbul'a odaklanmış durumdadır. Fakat giderayak yaptıkları bu projenin maliyeti ve getireceği sıkıntılar ise geleceğimizi ipotek altına alacağa benziyor" diyen Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi geldiğimiz noktada bu hatalı ekonomi politikaları, borca, betona ve israfa dayalı yatırım anlayışı, Kanal İstanbul ihtirası ve inadı yüzünden, ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor.
'SÖKE SÖKE ALDILAR'
Varlık fonuna yeni ilaveler yapılıyor, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu'na 'A.Ş.' statüsü veriliyor, Yap- İşlet- Devret kurumları yabancılara satılıyor. Yani geleceğimiz ipotek altına giriyor. Tarihi bir vakıayı hatırlatmak istiyorum: Biz ilk dış borcumuzu 1854 yılında Kırım Savaşı'nın giderleri için aldık.
O borca sürekli yenileri eklendi ve biriken borçlar ödenemeyecek hale geldiğinde ise Duyun-ı Umumiyye başımıza bela edildi. Dönemin hatalı ekonomi politikalarının neticesinde Osmanlı’nın borçlarını bizden Cumhuriyet döneminde "söke söke aldılar" ve biz bu borcu ancak 1954 yılında bitirebildik."
ÜNİVERSİTE SINAVI DEĞERLENDİRMESİ
Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:
"Geçtiğimiz hafta üniversite imtihanları da gerçekleşti. Tabi pandemi süreci içerisinde gerçekleşen bu sınav hakkında herkes şikâyetçi çok zor bir sınav gerçekleştirilmiş. Türkiye’deki imtihan sistemi herhalde dünyanın en beceriksiz ve en kalitesiz imtihan sistemi! Bu sınav sistemlerinin yeniden düzenlemesi gerekiyor. Ben İngilizce bildiğimi düşünüyorum ama emin olun, İngilizce sorularına bakınca şaşırıyorum. Bu kadar ince ayar sorularla bir öğrencinin İngilizce seviyesini ölçemezsiniz. Bu yapılan ülkemize fayda sağlamaz, bundan dolayı bu konuların özellikle de sınav sisteminin ele alınması gerektiği kanaatindeyim."
BİNGÖL VE MUĞLA'DAKİ YANGINLAR
Bingöl ve Marmaris başta olmak üzere, ülkemizin çeşitli yerlerinde çıkan yangından etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yaz aylarının başlamasıyla birlikte bu tür hadiselere karşı herkesin dikkatli, ilgililerin de tedbirli olması çağrısında bulunuyorum veayrıca ihmal veya kasıt olması durumunda da gerekli cezaların uygulanması gerekliliğinin altını bir kez daha çiziyorum.
'AYŞE ÖZDAĞAN İÇİN VİCDANLI OLMAK LAZIM'
"Ayşe Özdoğan isimli bir hanımefendi günlerdir sesini sosyal medya üzerinden duyurmaya çalışıyor. Kendisi bir dönem yurt yöneticiliği yapmış, bundan dolayı hakkında açılan bir davada 9 yıl 1 ay hapis cezası almış. Eşi de iki yıldır hapiste, 8 yaşındaki çocuğuna (Tek çocuğu var) bakan bir tek kendisi var; bunlardan daha vahimi ise Ayşe Özdoğan kanser hastası. Kemik ve doku nakli olmuş. Şu anda hastalık beynine sıçramış. %72 engelli durumunda. Bu şartlarda hapse girerse hayatını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Buradan bir çağrıda bulunuyorum; hem adil hem de vicdanlı olmak lazım. Borsaların kurulduğu, parası olanların rüşvet vererek ceza almaktan kurtulduğu bir ülkede parası ve kimsesi olmayan gariban vatandaşlara reva görülenler kabul edilemez.
ERDOĞAN'IN 'TÜRKİYE'NİN KADERİYLE AKP'NİN KADERİB BİRLEŞMİŞTİR' AÇIKLAMASI
"Sayın Erdoğan geçmiş günlerde yaptığı bir başka açıklamasında, "Türkiye ile AK Parti'nin kaderi adeta bütünleşmiştir. Türkiye'yi seven AK Parti'yi seviyor, Türkiye'den nefret eden bizden de nefret ediyor" ifadelerini kullandı. Öncelikle bir kimsenin herhangi bir partiyi sevmemesi, ülkesini sevmesine engel değildir. Bu bir mantık kargaşasıdır.
Kendi taraftarlarınızı size muhalif olanlara karşı kin ve nefretle dolduruyorsunuz. Bu size de ülkeye de fayda sağlamaz. Yapmayın etmeyin. Ve Türkiye’nin kaderi hiçbir zaman bir partinin ya da bir kişinin kaderi ile bütünleşmemiştir, bütünleşmeyecektir. Bir ülkenin kaderinin; bir kişinin veya bir partinin kaderiyle bütünleşmesi o ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerdendir. Bugün yolsuzluk, rüşvet ve rant; AK Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir. Bugün itibar uğruna israf etmek, adam kayırmak ve bir kişiye sorgusuz sualsiz itaat; Ak Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir. Bugün huzursuz bir toplum, mutlu bir azınlık oluşturmak Ak Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir. Bugün nefret tohumları ekerek, farklı düşünceleri hainlikle itham ederek siyasi ömrüne devam etmek Ak Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir."