Komisyonun 11'inci toplantısında 'koruculuk ve geri dönüşler' vurgusu
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 11. toplantısında sivil toplum örgütlerinin temsilcileri dinlendi. Yaklaşık 4 saat süren toplantıda temsilciler 'yasal güvence, vatandaşlık tanımı, koruculuk sistemi ve köye dönüşler' ile ilgili öneriler sundu. 12'inci toplantı ise 24 Eylül'de.

Artı Gerçek - Kürt sorununun demokratik çözümü kapsamında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 11’inci toplantısını gerçekleştirdi.
Dün gerçekleşen 10'uncu toplantıda akademisyenleri dinleyen Komisyon, bugün Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, Kadim Aşiretler Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV), İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD), Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) ve Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği'ni (DOGÜNKAD) dinledi.
'YASAL GÜVENCE LAZIM'
Kadim Aşiretler Federasyonu Başkanı Rasim Aslan konuşmasında, "Barışın gerçek manada kalıcı ve uzun ömürlü olması için yapılması gerekenler var. Rengi, ırkı, dini ve dili ne olursa olsun herkesin birinci sınıf vatandaş kabul edilmesi lazım. Farklı toplumlara mensup önemli kişilerin bazı durumlara karşı çıkmaları nedeniyle hain ilan edilmesinin kaldırılması ve itibarlarının iade edilmesi, bu kişilerle ilgili ders kitaplarındaki olumsuz ve aşağılayıcı ifadelerin kaldırılması gerekiyor. Ana dilde yayın, ana dilde eğitime ilişkin yapılan düzenleme ve iyileştirmelerin yasal güvence altına alınması lazım" vurgusu yaptı.
Aslan, savaşın ciddi maddi kayıplara yol açtığına işaret ederek, “2005 yılından önceki sistem ve devlet zihniyeti yıllarca Doğu ve Güneydoğu'daki halkın siyasi iktisadi ve kültürel sorunlarına duyarsız kaldı. Ya da var olan sorunları inkar politikasıyla görmezden geldi. Ancak 2005'ten sonra inkar politikası tamamen yok edildi. Buradan Abdullah Öcalan'a yaptığı silah bırakma çağrısından dolayı Kadim Aşiretler Federasyonu olarak teşekkürlerimizi arz ederiz” diye konuştu.
GÜNSİAD: BU MESELE 2 TÜRKİYE KADAR BİR MİKTARA MAL OLDU
Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu ise, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün gelecek planlamasını, ekonomik kalkınma planlarını, demokratikleşme adımlarını engellediğini ve Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerini olumsuz etkilediğini belirtti.
Bedirhanoğlu, "Bu mesele yüzünden yaklaşık 2 trilyona dolara mal olan yani 2 Türkiye kadar bir miktarı heba etmişiz" dedi.
Kendini fesheden PKK'lilerin geri dönüşü için yasal zeminin hazırlanması gerektiğini ifade eden Bedirhanoğlu, "Kürtler özellikle herkesi kapsayacak yeni bir anayasa vatandaşlığı istiyor" ifadelerini kullandı.
Bedirhanoğlu, konuşmasının devamında Suriye Kürtlerine değinerek 'Orayı bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak gören bir yaklaşım gösterilmelidir" diye konuştu.
DOGÜNKAD: ATILAN ADIMLAR YARIN SİYASİ DALGALANMALARA KURBAN GİTMEMELİ
Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) Temsilcisi Özlem Külahçı Tanaman ise Kürt halkının barış arayışının sadece silahların susması değil, aynı zamanda eşit yurttaşlık ve temel haklarının karşılanması olduğunu söyleyerek barışın artık engellenemeyeceğine işaret etti.
Özlem Külahçı Tanaman, barışın demokrasinin nefesiyle kalıcı hale geleceğini ve demokrasi güçlendikçe toplumun tüm kesimlerinin kendini ifade edebileceğini belirterek, “Farklılıklar tehdit değil, zenginlik olarak görülür. Kadınların üretimde, siyasette ve karar alma mekanizmalarında görünür olması barışın teminatıdır. Barışın en büyük güvencesi ise anayasal zemindir. Atılan adımlar yarın siyasi dalgalanmalara kurban gitmemeli” dedi.
Barış ortamında ekonomide yaşanacak olumlu gelişmelere işaret eden Özlem Külahçı Tanaman “Finansmana erişim kolaylaşır. Banka risklerini azaltarak sermayeye daha ulaşabilir bir hale getirir. Tarım, hayvancılık ve kırsal üretim yeniden canlanır. Kırsaldaki kadın üreticiler üretime katılır. Turizmde hızlı bir ivme kazanılır. Lojistik ve sınır ticareti bölgeyi Ortadoğu'ya açılan bir ekonomik kapı haline getirir. İstihdam artar, göç tersine döner, gençler yeniden kendi şehirlerinde bir gelecek kurar. Diyarbakır'dan gelen bölge kadınları olarak diyoruz ki barış artık ertelenemez” diye konuştu.
DOGÜNSİFED: KAPSAYICI BİR DEMOKRASİ OLMADAN SORUN ÇÖZÜLMEZ
Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Başkanı Deniz Türk, yatırımcılar için olmazsa olmazların başında hukukun öngörülebilir olması gerektiğine dikkat çekti.
Türk, “Hukuk genel ilkeler çerçevesinde olmalıdır. Yerel yönetim reformları yapılmalı, halkın katılımının artırılması, yerel kamu hizmetlerinin yerel ihtiyaçlara uygun düzenlenmesi, yerel yönetimlerin finansal ve idari kapasitesinin yükseltilmesi yerel kalkınmaya katkı sunacaktır. Kürt sorunu Türkiye'nin demokrasi sorunuyla iç içe geçmiş bir sorun. Kapsayıcı bir demokrasi olmadan tamamen çözülmesi zordur” diye belirtti.
KANDEMİR: KORUCULAR DIŞLANMAMALI
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Orhan Kandemir ise şöyle konuştu:
"Güvenlik korucularının hangi yetkilerle görev yapacaklarına ilişkin kararlar, bölgenin önemi ve muhtemel riskler dikkate alınarak İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve konfederasyonumuzla koordineyle alınmalıdır. Terörsüz Türkiye süreci, güvenlik korucularını dışlayan bir sürece dönüşmemelidir. Güvenlik korucularına verilecek yeni statü, terörsüz bir Türkiye’nin en önemli güvencelerinden bir olmaya devam edecektir" dedi.
SARI: KORUCULUK SİSTEMİ GERİ DÖNÜŞLERDE EN BÜYÜK ENGEL
Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği Başkanı Murat Sarı da "Koruculuk sisteminin yaratmış olduğu militarist ortam, geri dönüşlerin önündeki en somut engeldir. Korucuların kontrolündeki köylerde geri dönün yurttaşlar güvenlik endişeleri yaşamaktadır. Korucuların geçmişteki ihlalleri nedeniyle toplumsal barışın sağlanması zorlaşmaktadır" vurgusu yaptı.
'KÖYLERİN ASIL İSİMLERİ İADE EDİLMELİ'
Sarı konuşmasında şunları da ifade etti:
"Geri dönüşün önünde hala ciddi, güvenlik, mülkiyet ve altyapı sorunları bulunmaktadır. Siyasi irade eksekliği sürecin kalıcı şekilde çözülmesini engelliyor bu doğrultuda. Barış sürecinin inşası noktasında 90’lı yıllarda zorla yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü yönündeki engellerin kaldırılması ve bu sürecin bu şekilde inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu bir yüzleşmedir de aynı zamanda.
Hak ihlallerinin tanımlanması ve araştırılması temel taleplerimizdendir: Köylerin asıl isimlerinin iadesi; Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Arapça gibi isimlerin iadesi gerekli. Demokratik katılım güvence altına alınmalı. Koruculuk sistemi lağvedilmeli, silahların toplanması gerekmektedir. Köye dönüş programlarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Hakikat ve adalet komisyonunda zorla göç ettirilenlerin tanıklıklarının alınması ve zararlarının telafisi talebimizdir."
MEDAV: VATANDAŞLIK TANIMI YENİDEN DÜZENLENMELİ
Medrese Alimleri Vakfı (MEDAV) Başkanı Tayyip Elçi de konuşmasında, "Ana dilde eğitim öğretim görmeye mani olmak kardeşlik hukukunu zedeler. Diyanet İşleri tarafından hutbelerdeki mesajların Kürt halkına net ve açık bir şekilde tebliğ edilmesi amacıyla ana dilleriyle sunulmasını talep etmek insani bir haktır" dedi ve Anayasa'daki vatandaşlık tanımının yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Elçi konuşmasında "Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra tek tip toplum oluşturmak için tüm ülke sathında bir kıyım yapıldı. Kemalizm üzerinden gösterilen bu çabalar çare olmayınca üst akıl içerideki uzantılarıyla beraber yeni bir yola başvurarak Kürtleri içeriden vurma taktiğini uygulamaya koymuş ve PKK adıyla bir örgüt kurmuştur" ifadelerini de kullandı.
İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği (İTTİHAD) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek’in konuşmaları sırasında ise tartışma ve gerginlik yaşandı. Şimşek'e MHP'li Feti Yıldız'ın yanı sıra DEM Partililer de tepki gösterdi.
KURTULMUŞ: TARİHİ İNCELEMEYE KALKARSAK TARİHİN GERİSİNE GİDERİZ
Yaklaşık 4 saat süren toplantının kapanışında konuşma yapan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkler ve Kürtlerin aralarındaki kardeşlik bağında Müslümanlığın büyük payı olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bu ülkede Türklerin Kürtlerin arasına, bütün milletimizin arasına birtakım fitneler koyulmaya çalışıldı. Tarihi şöyle incelemeye kalkarsak önümüze çıkan bu tarihi fırsatı yakalamak şöyle dursun, tarihin gerisine gideriz. Her acının arkasında kim, nasıl, niye var; o günün şartları içerisinde konuşmaya başlarsak değil oturumlar, yıllar yetmez. Ortak kültürümüz ve kimliğimiz içerisinde biz, dün ne olduğunu tartışmayı değil, yarın nasıl bir Türkiye’yi; güçlü, müreffeh, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla bir ve beraber olmuş, demokrasiyle, adaletle ve refahla güçlenmiş bir Türkiye’yi nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız."
Komisyon 12. toplantısını 24 Eylül Çarşamba günü saat 11.00'de gerçekleştirecek. Toplantıda, düşünce kuruluşlarının temsilcileri dinlenecek. (HABER MERKEZİ)