Kürtler ve Cumhuriyet Tartışmaları

'Yüz yıllık Cumhuriyet'te Kürtler nasıl yer?' aldı sorusuna cevap arayan 'Kürtler ve Cumhuriyeti' serisinin bu haftaki konuğu Doç. Dr. Vahap Coşkun.

Artı Gerçek - Namık Kemal Dinç’in moderatörlüğünde, Cumhuriyet’in yüz yıllık serüveninde bir aktör olarak Kürtleri konu alan tartışma programı serisi 'Kürtler ve Cumhuriyet'e bu hafta Doç. Dr. Vahap Coşkun konuk oldu. Coşkun, Cumhuriyet tarihinde Kürtler için vatandaşlığın nasıl şekillendiğini, asimilasyonist bir uygulama olarak Türklük sözleşmesini değerlendirdi.

‘TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ' VATANDAŞLIĞI NASIL ŞEKİLLENDİRDİ?

Cumhuriyet’e geçiş sürecinde vatandaşlık kimliği inşa edilirken etnik ayrım üzerinden kurulan Türklüğün (sözleşmesinin) asimilasyonist uygulamalarına dikkat çeken Coşkun, vatandaşlık algısının Kürtlere yönelik politikaların belirlenmesinde temel motivasyonlarına da değindi.

Doç. Dr. Vahap Coşkun şu değerlendirmede bulundu:

“1921 Anayasası’nda Misak-ı Milli’nin Türk ve Kürtlerin ortak vatanı olduğu vurgusu da çok belirgindir. 1923'ten sonra Anasır-ı İslamiye yerine Türk etnik kimliği üzerinden bir yeni vatandaşlık anlayışı gelişti. Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra Anasır-ı İslamiye bir yana bırakılır ve bir Türklük sözleşmesine geçilir.

1924 Anayasası’ndaki vatandaşlık bütün etnik kimlikleri tanıyan çok kültürcü bir anlayışa da sahip değil. Bu anlayışın temeli asimilasyonist yani diğer kimlikler, Türklüğe asimile edildikleri müddetçe kabul edilirler. Mesut (Yeğen) Hocanın ifadesiyle Kürtler müstakbel Türklerdir. Eğer Kürtler, Türklüğü kabul ederlerse asıl vatandaş haline gelebilecekler. Ama eğer kabul etmezler itiraz ederlerse onlara yönelik kısıtlamalar, çeşitli tedbirler devam edecektir. Türk Birliği üzerinden asimilasyonist vatandaşlık anlayışı daha sonra 61 anayasasında ve 82 anayasasında da kendisini devam ettirmiştir.”

NASIL BİR VATANDAŞLIK TANIMINA İHTİYAÇ VAR?

Günümüzde eşit yurttaşlık tartışmalarına da konu olan anayasadaki vatandaşlık tanımlaması ve uygulamaları ilişkin konulara da değinen Coşkun, vatandaşlık kavramının geliştirilmesine ve nasıl bir vatandaşlık kavramına ihtiyaç olduğunu şu şekilde açıkladı:

“Türk kavramını daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturma ona daha kapsayıcı bir altyapı kazandırmaya yönelik söylemler tarihi tecrübeyle örtüşmüyor. Eğer gerçekten Türk kavramı Türkiye'de yaşayan herkesi kapsıyorsa herkesin hakkını hukukunu teminat altına almışsa eğer o zaman Kürtçe’nin yıllar boyunca yasaklanmasını, halen mecliste Kürtçe’nin konuşulamamasını, ana dilde eğitim talebini ülkeyi bölen bir unsur olarak lanse edilmesini nereye koyacağız. Kürtlerin hakkını, hukukunu, dilini inkar eden bir devlet politikası geliştirildiği için bu kavramın kapsayıcılık taşıyabilmesinin imkan ve ihtimali yok. Bu kavram üzerinden ısrar etmektense daha kapsayıcı kavramları konuşmamız, yasal ve anayasal düzenlemeler geliştirmemiz daha faydalı olur.

Mutlaka bir vatandaşlık tanımı yapılacaksa, vatandaşlık tanımı herhangi bir şekilde bir etnik imar içermemelidir ve vatandaşlık tanımı mutlaka bu ülkede yaşayan herkesin kimlik kimliksel haklarını tanıyan, güvence altına alan, kimliklerin hassasiyetlerini gözeten bir çerçeveyi yansıtmalıdır.”

HER HAFTA ARTI TV YOUTUBE KANALINDA

Politikadan tarihe, insan haklarından sanata; Kürtlerin Cumhuriyet'teki yerini akademisyen ve yazarların tüm başlıklarıyla değerlendirdiği serinin diğer bölümleri haftalık olarak #ArtıTV YouTube kanalında yayınlanıyor.

kürtler Asimilasyon