Meclise giren HÜDA PAR, 6284'ü hedef aldı: Şiddeti artırıyormuş, erkekler de mağdurmuş

Meclise giren HÜDA PAR, 6284'ü hedef aldı: Şiddeti artırıyormuş, erkekler de mağdurmuş
Tepkilerin odağındaki HÜDA PAR'ın Genel İdare Kurulu Üyesi Sülün, 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi'ni hedef aldı. 'Daha yerli bir düzenleme' çağrısı yapan Sülün, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesine 'kesinlikle' karşı olduklarını söyledi.

Artı Gerçek - 13. cumhurbaşkanı ve 28. dönem milletvekili seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre Meclis'e giren HÜDA PAR'ın Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u hedef alan açıklamalarda bulundu. 6284 sayılı kanunun 'tedbir' kararını içeren sekizinci maddesinin hukuki olmadığını ileri süren Sülün, "6284 revize edilmeli ya da kaldırılıp yerine daha yerli, daha ahlâki, daha adaletli, iki tarafın da haklarını gözetecek şekilde bir düzenlemeye gidilebilir. Kanun kendi hedefine aykırı sonuçlar doğuruyor, şiddet azalmıyor, artıyor" iddiasında bulundu.

Hizbullah terör örgütüyle bağlantılı olan HÜDA PAR, resmi olmayan sonuçlara göre artık AKP listelerinden Meclis'te. Kadın ve LGBTİ+'ların haklarına karşı kısıtlayıcı söylemleriyle gündem olan HÜDA PAR'a tepkiler gelmeye devam ederken HÜDA PAR'ın Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün'ün açıklamaları dikkat çekti. Sülün, açıklamalarında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u hedef alırken, erkeklere de 'mağduriyet' rolü çıkardı.

'MESELE ONLARIN LANSE ETMEYE ÇALIŞTIĞI GİBİ DEĞİL'

T24'ten Gözde Yel'e konuşan Sülün, parti programında yer alan “Vârisleri olmayan veya bulunamayan kişilerin bıraktığı miras, devlet hazinesine değil fakirlere bırakılmalı veya sadece fakir gençlerin evlendirilmesi, yalnız yaşayan kadınların sahiplenilmesi ve yetimlerin bakımı gibi alanlarda kullanılmak üzere oluşturulacak bir fona devredilmelidir” ifadesi hakkında şunları söyledi:

"Kılıçdaroğlu ve trolleri kelimeyi kırptı ve onun üzerinden kirli bir algı yürüttü. Aslında mesele onların lanse etmeye çalıştığı gibi değil. Parti programımızda bahsedilen şey, ihtiyaç sahipleri için devlet hazinesinden bağımsız olarak bir fon oluşturulması ve bundan muhtaçlar başta olmak üzere yalnız yaşayan kadınların da yararlanmasının sağlanmasıdır. Yani yalnız yaşayan kadınlara maddi destek sağlanmasıdır. Açık bir şekilde programımızda mesele ele alınmıştır."

'SADECE KADININ BEYANININ ESAS ALINMASI SUİSTİMAL DOĞURUR'

Sülün, kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan 6284 sayılı kanunun "tedbir" kararını içeren 8. maddesinin "hukukî" olmadığını savunurken, bu vakalarda 'sadece kadının beyanının esas alınmasının suistimal doğurduğunu' öne sürdü. Sülün, bu yöntemle "şiddet uygulayanlarla iftiraya maruz kalanların birbirinden ayırt edilemediğini" savunarak, "Adil olan, sorun yaşayan hem kadının hem erkeğin beyanlarının dinlenmesi. Tedbir gereği evden uzaklaştırılan birçok erkek iftiraya maruz kaldığını söylüyorlar, ispat edemiyorlar" dedi.

6284 ŞİDDETİ ARTIRIYORMUŞ: 'DAHA YERLİ' DÜZENLEME ÇAĞRISI

Sülün, tedbir vakalarında her iki tarafın da beyanının esas alınması gerektiğini söylerken, “6284 revize edilmeli ya da kaldırılıp yerine daha yerli, daha ahlâki, daha adaletli, iki tarafın da haklarını gözetecek şekilde bir düzenlemeye gidilebilir. Kanun kendi hedefine aykırı sonuçlar doğuruyor, şiddet azalmıyor, artıyor” diye konuştu.

'TEDBİR, ISLAH EDİCİ BİR YÖNTEM DEĞİL'

Aile Bakanlığı'nın verilerine göre uyuşturucu ve alkol bağımlılığının şiddet vakalarının sebeplerinin başında geldiğini ifade eden Sülün, "Alkole yönelik neden tedbir alınamıyor? Alkol bağımlısı olduğu için ailesine şiddet uygulayan erkekler tedaviye alınsa, hastaneye yatırılsa, süreçte ailesinin ihtiyaçları devlet tarafından karşılansa bu konuda kişiye yaptırım uygulansa daha kalıcı bir çözüm yolu olur. Tedbir süresi bitince bu kişiler evlerine dönüp şiddetin her türünü ailesine yansıtmaya devam ediyor. Islah edici bir yöntem değil" diye konuştu.

'6284'Ü SAVUNANLAR, YAŞANAN MAĞDURİYETLERİ GÖREMİYOR'

Sülün, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ve Aile Bakanı Derya Yanık'ın 6284 konusunda "kırmızı çizgimiz" açıklaması yapması ve kanunun tartışmaya açılmasıyla kamuoyundan sert tepkiler yükselmesi konusunda da şu yorumu yaptı:

"O, onların görüşleri. Toplumsal gerçekliği görebiliyorlar mı ona da bakmak lazım. Biz, yaşayan insanlarla konuşuyoruz. 6284 sayılı kanununu savunan birçok kadın, bu kanunun uygulanma aşamasında yaşatmış olduğu mağduriyetleri göremediği, pratize edemediği için savunuyor."

'KADIN BİZİM İÇİN ANNEDİR, EŞTİR'

6284 sayılı kanunun şiddetin kökenine inmediğini savunan Sülün, “Kadın bizim için annedir, eştir, ev kadınla yuva olur, toplumun en önemli üyesidir. Biz onun hürmetinin, onurunun korunması tarafındayız. Kadına yönelik şiddeti asla kabul etmiyoruz. Uygulamalar hem kadına zarar vermeyecek şekilde olmalı hem de istismara kapı açmayacak şekilde olmalı. Erkeğin de mağdur olmasına mahal vermeyecek şekilde olmalı. İki tarafın da hakları hukukları korunmalı, kim cezalandırılması gerekiyorsa cezalandırılmalı” açıklamasını yaptı.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İLE SAPKINLIKLARIN DAYATILMASINI KABUL ETMİYORUZ'

Sülün, Türkiye'nin çekildiği, muhalefetin yeniden yürürlüğe gireceği konusunda vaatte bulunduğu İstanbul Sözleşmesi konusunda da "Kesinlikle karşıyız" dedi. Sözleşmedeki "toplumsal cinsiyet eşitliği" ifadesine vurgu yapan Sülün, şunları söyledi:

"Bu, cinsel sapkınlıkların normalleşmesi, açıktan propagandasının yapılması hedefini taşıyan bir söylem. İnsan fıtratına aykırı cinsel sapkınlıkları biz kabul etmiyoruz. Bunlar bir toplumun kökünü kazıyacak ahlâksızlıklardır, aile kurumuna zarar verir. Bizim inancımıza göre insan, kadından ve erkekten oluşur. 3. bir cinsiyet yoktur. İnsanın yaradılışına aykırı sapkınlıkların topluma İstanbul Sözleşmesi ile dayatılmasını kabul etmiyoruz. Bu anlaşmaya göre bütün topluma, bu ideoloji dayatılmış olacaktı. Toplumun gerçekliği ve ahlâkı ile taban tabana zıt olduğuna inanıyoruz, yeniden yürürlüğe girmesine kesinlikle karşıyız." (Kaynak)

Öne Çıkanlar