Özal-Çiller-Erdoğan devleti

Özal-Çiller-Erdoğan devleti
Mehmet Ali Güller: Aynı isimlerin Özal, Çiller ve Erdoğan dönemlerinde el üstünde tutuluyor olması, o 50 yıllık bütünlüğe işaret ediyor.

MİT eski mensubu Mehmet Eymür’ün son günlerde yaptığı açıklamaların 40 yıldır bilinen şeyler olduğunu, Eymür’ün, bunlardan fazlasını, "MİT’ten atıldığında, MİT’in arşivini çalarak gittiği ABD’de kurduğu ‘atin’ adlı internet sitesinde yazdığını" söyleyen Cumhuriyet yazarı Mehmet Ali Güller, Eymür’ün anlattıklarından hareketle bir "devlet analizi" yapıyor.

Devletin hukuksuzluğunun kendi içinde bir sürekliliğinin olduğunun altını çizen Güller, "Devletin en önemli kurumlarından olan MİT’te üst düzey yöneticilik yapmış; 12 Mart, 12 Eylül ve 90’ları devlet görevlisi olarak geçirmiş Mehmet Eymür’ün iki sözü, ‘devlet’ ve ‘devlet görevlisi’ anlayışının tipik yansımasıdır" diyor. Güller, Eymür’ün bu iki sözü aktarıyor:

- "Benim gözümde devlet her şeyi yapabilir, meşrudur, ama menfaat varsa" (T24, 4.11.2021).

- "Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!" (T24, 5.11.2021).

"Bu iki cümleden de anlaşılacağı gibi, Eymür’ün devlet anlayışı, ‘hukuk devleti’ni değil, ‘hukuksuz devleti’ işaret ediyor. Daha doğrusu, Eymür’ün tarif ettiği devlet, Türk hukukuna değil, Gladyo hukukuna bağlı devlet anlayışını ortaya koyuyor" diyen Güller’in yazısının ilgili bölümleri şöyle:

"Anlattıklarının toplamından hareketle Ermür’lerin görevlisi oldukları devlet şudur:

- 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de işçilere, solcu öğrencilere, Atatürkçü askerlere düşmandır.

- Çatlı’dan Çakıcı’ya, ülkücü mafyayı kullanmıştır.

- Yeraltı dünyasıyla (mafya babalarından kumarhanecilere) içli dışlıdır.

- Terörle mücadeleyi yürütme biçimiyle, terörden nemalanmalar doğurmuştur.

- Siyasilerin şahsi işlerinin "temizliğinde", resmi görevlileri kullanmıştır.

- Neo-liberal ekonomi sistemine eklemlenmiştir.

- En önemlisi de "Küçük Amerika" olma hedefine göre kurumlaşmıştır.

ERDOĞAN REJİMİ 12 MART’TA BAŞLADI

Eymür’ün anlattıklarındaki devlet, bir bütünlük gösteriyor: 12 Mart’tan günümüze, aslında 50 yıl boyunca devlet, ton farklılığına rağmen hep aynı renktir.

Erdoğan’ın Kenan Evren övgüsü, AKP iktidarının Özal’ın ekonomisini uygulamayı sürdürmesi, Çiller ile Ağar’ın AKP cephesinde konumlanması, Çakıcı’lara AKP-MHP ittifakının parçaları olarak pozisyon verilmesi ve kısacası aynı isimlerin Özal, Çiller ve Erdoğan dönemlerinde el üstünde tutuluyor olması, o 50 yıllık bütünlüğe işaret ediyor.

Erdoğan rejimi Türkiye’ye paraşütle inmedi. 12 Mart’la başlayan, 12 Eylül’le biçimlenen ve 90’larda gelişen rejimin taçlanmasıdır gerçekte: 12 Mart süreci çıktısı olarak TÜSİAD’ın (egemen sınıf) 24 Ocak ve 12 Eylül’le inşa ettiği rejimin direksiyonu, yine TÜSİAD’ın desteğiyle 2002’de Erdoğan’a devredildi (TÜSİAD’ın, Erdoğan’ın direksiyonu fazla kırmasından rahatsızlık duyduğu çıkışı bu gerçeği değiştirmiyor.)"

Öne Çıkanlar