Piar Araştırmanın sahibi Atalay: AKP’nin bugün için en zayıf adayı Erdoğan
Rıfat DOĞAN
ARTI GERÇEK- Artı Gerçek’in sorularını yanıtlayan Piar Araştırma firmasının sahibi Kadir Atalay, AKP’nin vatandaşın ihtiyacına denk düşerek siyaset üretememesi halinde bir sonraki seçimde alacağı maksimum oyun yüzde 31.9 olacağını belirtti.
Son yaptıkları anketle çok konuşulan Piar Araştırma’nın sahibi Kadir Atalay, söz konusu araştırmalarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu için "Tüm toplumsal muhalefetin yanısıra, liberaller dahil Ak Parti’ye oy vermiş endişeli ve pişman seçmenlerden de oy topluyor" dedi.
AK Parti’nin bugün için en zayıf adayının Erdoğan olduğunu belirten Atalay’a göre bunun temel sebebi toplumda ürettiği karşıtlık.
Atalay, AKP’nin vatandaşların ihtiyaçlarına denk düşecek siyaset üretmemesi halinde bir sonraki seçimde alacağı oyun maksimum yüzde 31.9 olduğunu düşünüyor. Bu ayın sonunda partilerini kurmaları beklenen Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu için "muhalefet partilerine oy veremeyen seçmenler ile kerhen muhalefete oy vermiş seçmenler yeni partilerin hedef kitlesi olacak" değerlendirmesinde bulunan Atalay, söz konusu partilerin kurulması halinde Cumhur İttifakı seçmenlerinin ittifak dışına çıkacağını da söyledi.
Gündemden düşmeyen erken seçimler için iktidarın bu yola başvurmayacağını dile getiren Atalay, AKP seçmeninde büyük umutsuzluk gözlemlediklerini ifade etti.
Atalay, yaptıkları son seçim anketi hakkında Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.
İşte Atalay’ın sorularımıza verdiği yanıtlar:
‘MUHALEFETE OY VEREN/VERMEYEN SEÇMENLER YENİ PARTİLERİN HEDEF KİTLESİ OLACAK’
Kurulması planlanan yeni partilerle ilgili sizinle daha önce yaptığımız söyleşide Ali Babacan’ın yüzde 8 oranında Ahmet Davutoğlu’nun yüzde 3 oranında oy alma ihtimalinin olduğunu belirtmiştiniz. Yeni anketinizde bu oranlar çok değişmemiş. Babacan ve Davutoğlu istediği etkiyi yaratamadı mı?
Yeni oluşumlar için geriye doğru anket sonuçlarına baktığımızda Ali Babacan’ın kuracağı partiye kesinlikle oy vereceğini söyleyenlerin oranı 7 – 9 puan arası, Ahmet Davutoğlu’nun partisine kesinlikle oy vereceğini söyleyenlerin oranı da 2,5 – 4 puan arasında. Başlangıç için, hele de ortada parti bile yokken bu oy oranları,yeni kurulacak partiler için motive edicidir. Yeni oluşumların bu oy oranlarında sıkışmış görülmesinin sebebi de henüz partilerini kurmamış olmalarıdır. Beklediğiniz etki partileşme süreci tamamlandıktan sonra yaşanacak, hem Babacan ve Davutoğlu’nun hem de diğer tüm siyasi partilerin bugün ölçümlediğimiz oy oranlarında değişimler yaşanacaktır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nden vazgeçen fakat kutuplaşma etkisiyle muhalefet partilerine oy veremeyen seçmenler ile kerhen muhalefete oy vermiş seçmenler yeni partilerin hedef kitlesi olacak.
‘BABACAN VE DAVUTOĞLU AKP’DEN KOPAN OYLARI TOPLAMAK İÇİN REKABETE GİRECEK’
Ak Partili seçmenlerin beşte birine yakını yeni partiler için, "kurulduktan sonra karar veririm" derken, Babacan’ın partisine oy vereceğini söyleyenlerin %77’si, "Ali Babacan’ın ekonomi tecrübesinden dolayı oy vereceğim" diyor. Bu sebeple ekonomik gelişmeler ile Babacan’ın oyu arasında da doğrudan bir etkileşim olacaktır.
Ayrıca bu anket Ali Babacan, Fatih Altaylı ile programa çıkmadan önce sonuçlandı. Eğer program sonrası Babacanın oylarında bir değişim olduysa bile bu çalışmada bunu göremiyoruz.
Babacan ve Davutoğlu ekipleri parti kuruluşlarını yaptıktan sonra Ak Partiden kopan oyları toplayacak başat parti olma konusunda da birbirleri ile rekabete gireceklerdir
‘ORDUYA DESTEK İLE HÜKÜMETE DESTEK KARIŞTIRILMAMALI, VATANDAŞIN ÖNCELİĞİ SAVAŞ DEĞİL EKONOMİ’
AKP’nin oyunun yüzde 31 olduğunu görüyoruz. Barış Pınar Harekatıyla kısmı de olsa toparlandığı ve içerdeki tartışmaları bitirdiği belirtilen iktidar partisindeki erime yüzde 10 seviyelerinde. Bunun temel sebepleri nelerdir?
Askeri operasyonların iktidara desteği arttırdığı tezi bir dönem medyada konuşuldu fakat saha çalışmalarımızda seçmenin bu yönde bir eğilimine rastlamadık. Yapılan anketlerde operasyona destek %70ler gibi yüksek oranlarda çıkınca, iktidar kanadı siyasetçilerinde ve iktidarı destekleyen medya mensuplarında, ‘operasyonlar oy kaybını durdurur ve kaybedilen oyları geri getirir’ beklentisi oluştu fakat halkta karşılık bulmadı. Orduya destek ile hükümete destek birbiri ile karıştırılmamalı. Vatandaşın önceliği savaş değil ekonomi, demokrasi, adalet.
İktidarın oy kaybına gerekçe göstereceğimiz iki ana etken var. Bunlardan ilki "ekonomik gerçeklikten kopuş" algısı.
‘AK PARTİ’NİN İKTİDARA GELDİĞİ DÖNEM İNCELENİNCE GÖRÜLECEKTİR’
Seçmen karar verirken önce yaşadığı hayata bakar, ceplerini yoklar sonra karar verir. Ak Parti- seçmen ilişkisi de zaten böyle bir zamanda başlamadı mı?
Ekonominin seçmen davranışında ne denli etkili olduğunu bilhassa Ak Parti’nin iktidara geldiği dönemi inceleyerek de görebiliriz.Bugün, seçmenin bir numaralı gündem konusu ekonomi ancak iktidar, bir türlü seçmeni tatmin edecek denli bu konunun üzerine eğilmedi. Seçmene göre öncelikli sorun ekonomi olmasına rağmen hükümet ekonomide sorun yok diyor. Saray’ın penceresi ile vatandaşın penceresi ayrı dünyalara bakıyor.
İktidar belki de ekonomik kriz algısı oluşmasının, ekonomi yönetimini daha zorlaştırmasından çekindiği için ne bu sorunu kabul ediyor ne de çözüm için güven verebiliyor. Vatandaş işsizlik, enflasyon ve zamlardan şikayetçi.
‘HÜKÜMETİN ÇÖZÜM SUNMAMASINI KİTLELER İKİ ŞEKİLDE YORUMLUYOR’
Ekonomik sorunlar yaşayan kitleler (özelikle orta sınıf esnaf ve memur), hükümetin bu konuda çözüm sunmamasını iki şekilde yorumluyor; birincisi "yaşadığımız ekonomik kriz iktidar tarafından ciddiye alınmıyor" ikincisi de "iktidarın, vatandaşın ekonomisi hakkında hiçbir fikri olmadığı".
Her iki durum da seçmende, iktidara karşı bir güven sorunu ortaya çıkarıyor. Haliyle seçmen yeni arayış içerisine girer, iktidar oyları geriler, ekonomi konusunda seçmene güven veren oluşumlar oylarını yükseltir ve peşinden de iktidar değişimi gelir.
‘YENİ PARTİLER KURULDUĞUNDA CUMHUR İTTİFAKI SEÇMENLERİ İTTİFAK DIŞINA KAÇACAK’
Ak Partideki oy kaybının yanısıra, MHP oylarının da bir miktar gerilediğini görüyoruz. Bu da Cumhur İttifakı seçmenlerinin, yeni partilerin kurulmasıyla ittifak dışına kaçacağını gösteriyor. Ak Parti iktidarının kırılma noktası da burada başlıyor. Tarih tekerrür ederse, tarih yazanlar tarih olur.
İkincisi sebep ise "siyasi gerçeklikten kopuş"
16 Nisan referandum oylamasında dikkatleri çeken en önemli gelişme Ak Parti’nin, ülkenin en büyük kentlerindeki desteğinin azalması oldu.
İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin gibi nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu illerde oy oranlarında büyük düşüş yaşayan Ak Parti, bu oy kayıplarını, uyguladığı siyaset gereği yok sayarak, bu konuda gerekli adımları atmamış, oy kayıplarının nedenlerini bulmak ve seçmenin tekrar partisine yönelmesini sağlamak yerine, kaybeden parti görüntüsü vermemek için bu konulardan asla yüksek sesle bahsetmemiştir.
‘AKP SİYASET ÜRETEMEZSE ALACAĞI OY MAKSİMUM YÜZDE 31.9 OLUR’
Devamında iktidar, 31 Mart yerel seçimlerinde bu hatasının bedelini, elindeki en önemli belediyeleri kaybederek ödemiş fakat, yine uyguladığı siyaset gereği, kaybettiği belediyelere ilişkin açıklama yaparken, "İstanbul ve Ankara’yı kaybetmedik, belediye meclislerinde çoğunluk hala bizde" diyerek, seçmeninin ve partililerin motivasyonunu yüksek tutmayı amaçlamış, bunun sonucu olarak yine çok önemli bir konu olan Büyükşehirlerdeki oy kayıplarını seçmenlerin gözünden saklamak isterken kendi gündemlerinde de tutamamış, bu yüzden de bu soruna bir çözüm bulunamamıştır.
En nihayetinde iktidar partisi ekonomi konusunda köklü bir değişiklik yapmaz ve vatandaşın beklentilerini karşılayacak siyaset üretemezse, bugün ölçümlediğimiz oy oranı olan 31,9 önümüzdeki seçimlerde Ak Partinin alabileceği azami oy oranı olacaktır.
‘AKP SEÇMENİNDE YÜKSEK ORANDA UMUTSUZLUK VAR’
Ankette ekonomi sorunların başında geliyor ve vatandaşların büyük bir bölümü bunun kısa bir vadede değişmeyeceğini belirtiyor. Hükümete bu konuda olan güven azalıyor mu?
Biraz önce söylediğim sebeplerden dolayı hükümete bu konuda güven kalmadı diyebiliriz. Ak Parti seçmenlerinde dahi yüksek oranda umutsuzluk var.
‘AKP’NİN BUGÜN İÇİN EN ZAYIF ADAYI ERDOĞAN’
Araştırmanızda en ilginç sonuçlardan biri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması halinde mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı geçeceği yönündeki sonuç. İmamoğlu, beklenen performansı gösterebiliyor mu? En çok hangi kesimden oy alıyor?
Ekrem İmamoğlu, tüm toplumsal muhalefetin yanısıra, liberaller dahil Ak Parti’ye oy vermiş endişeli ve pişman seçmenlerden de oy topluyor. Biz öne çıkan tek isim olduğu için İmamoğlu’nu sorduk ama bence Ak Parti’nin bugün için en zayıf adayı Erdoğan’dır. Çok yıprandı, çok karşıtlık biriktirdi.
Tabi bu soruda ortaya çıkan oranları değerlendirirken doğru bir analiz yapmak gerekir. Bu sonuç, hiçbir adayı ya da siyasi kesimi rahatlatacak bir sonuç değildir. %15,8 oranında kararsızım diyenlerin büyük çoğunluğu, son genel seçimde Erdoğan’a oy vermiş seçmenlerden oluşuyor. Bu da iktidar olmanın getirdiği bir handikap. Muhalefet seçmenleri iktidar olmak istedikleri için daha kararlı bir görüntü ortaya koyuyor. İktidar seçmenleri ise, ülkedeki sorunları gözönüne alıp, görünürde bir seçim de olmadığı için, "bekleyelim, öyle karar verelim" diyerek, Erdoğan’ın oy oranında bir erime var görüntüsü ortaya çıkarıyor. Halbuki bu seçmen kitlesi seçim öncesi kendisini kararsız tanımlamasına rağmen, seçimlerde yoğunluklu olarak iktidara ve Erdoğan’a oy vermektedir.
Özellikle son genel seçimde gözlemlediğimiz bu seçmen hareketinin, yeni kurulacak partilerin etkisi ile mufalefet lehine değişebileceğini öngörebiliriz.
‘BU SÜRECİN KAYBEDENİ TALAT ATİLLA OLDU’
Saray'a giden CHP'li tartışması sizce en çok kime yaradı? Bu tartışmanın galibi kim diye sorsak ne yanıt verirsiniz?
Haber "saraya yakın kaynaktan", "yüzde yüz gerçek ve yalanlanamaz" olduğu iddiasıyla sunuldu fakat, hem Muharrem İnce hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yalanlanınca, "haber CHP’den geldi" denildi. Bu tutarsızlıklar sebebi ile güvenilirlik sorunu oluştu ve toplumda "operasyonel haber" algısı yerleşti. Bu durumda, bu haberden birilerinin fayda sağlaması mümkün değil. Tartışmanın kazananı olmadı ama, "operasyonel haber" servis ettiği algısı toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul gören Talat Atilla, iddialarını ispatlayamadığı için bu sürecin kaybedeni oldu.
‘İKTİDAR ERKEN SEÇİMDEN YANA DEĞİL, KAYBETME RİSKİNİ GÖZE ALMAZ’
HDP'den erken seçim çağrısı geldi. Kemal Kılıçdaroğlu iktidarın yapması durumunda hazır olduklarını belirtti. Sizce iktidar ve ortağı MHP bir erken seçimden yana mı?
Seçmen şikayetlerinin zirve yaptığı ve iktidarın, ülkedeki sorunları çözebileceğine dair umutların azaldığı bu dönemde Erdoğan, yeni bir erken seçim macerasına girerek iktidarı kaybetme riskini göze almayacaktır. Bunun yerine süreci uzatarak, hangi motivasyonla iktidarda kalmaları gerektiğini seçmene anlatmayı tercih edecektir.
Vatandaş ekonomik koşullardan, eğitim kalitesinin düşmesinden ya da adaletsizlikten şikayetlerini dile getirirken, iktidarın gündeminde bu konuların olmaması, vatandaşı yeni arayışlara yönlendiriyor.
Ak Parti tarafından dile getirilen, Cumhurbaşkanlığı için %50+1 fazla, bunu %40’a düşürelim talebi, iktidarın neden erken seçime gitmeyeceğini açıklıyor diye düşünüyorum.