Sezai Temelli: Siyasi mahpuslar açlık grevi ile sizi uyarıyorlar
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Muş Milletvekili Sezai Temelli, Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşülen Torba Yasa görüşmelerinde söz aldı. Temelli, toplamda 106 cezaevinde 25 yıldır İmralı Adası’nda bulunan F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik hücrede ağır tecrit altında tutulan ve 33 aydır kendisinden haber alınması engellenen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için başlayan açlık grevlerine dikkat çekti.
'BARIŞÇIL BİR POLİTİKA ÜRETMEK BİZİM ELİMİZDE'
Konuşmasında, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı ve Türkiye ile ticari ilişkilerine dikkat çekerek başlayan Temelli, Filisin ve Kürt sorununun Orta Doğu’nun başat sorunları olduğunu ifade etti. AKP’nin Kürt sorununu çözmediğini ve hatta çözümsüz kılmak için gece gündüz çabaladığına işaret eden Temelli, şunları söyledi:
“Savaşla, şiddetle Kürt sorununu yok sayan bir iktidar Filistin meselesinde de işte böyle sahici olmayan protestolarla ya da hamaset edebiyatıyla günü kurtarmaya çalışır. Oysa Orta Doğu’nun sorununu çözmek Kürt sorununu çözmekten, Orta Doğu’daki bütün dinamikleri dikkate almaktan geçiyor. Şengal’den Afrin’e, Rojava’dan Gazze'ye kadar bütün Orta Doğu meselesini bütünlükle ele alıp savaşa karşı barışçıl bir politikayı üretmek aslında bizim elimizde. Oysa bu Meclis ne yapıyor? Bu Meclis ha bire tezkere çıkarıyor, Suriye tezkeresi, Irak tezkeresi, Libya tezkeresi elinden, gelse dünyada 172 ülkeye tezkere çıkaracak.”
'ÇÖZÜM YOLU KÜRTLERİN STATÜSÜNÜ TANINMASINDAN GEÇİYOR'
Bu durumun sorunlara çözüm üretmediğini ve bu nedenle Türkiye’nin sözünün dünyada dinlenmediğini hatta ciddiye dahi alınmadığını ifade eden Temelli, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla bu ikiyüzlülüğün bedelini, maalesef, çocuklar ödüyor, kadınlar ödüyor, sivil halklar ödüyor, Kürt halkı ödüyor, Filistin halkı ödüyor. Orta Doğu’ya bir çözüm üretmek lazım, Filistin meselesine de Kürt meselesine de çözüm üretmek lazım. Bunun yolu, özellikle Kürt meselesinin çözümünde Kürtlerin statüsünün tanınmasından geçiyor ama bu konuda bırakın statüyü tanımak, ciddi bir inkâr, yok sayma politikası hâlâ gündemde yerini koruyor. Dolayısıyla zaten karşı karşıya kaldığımız sorunların hepsinin bu kavşaktan geçmesinin en temel nedeni de bu.”
‘SİYASİ VE EKONOMİK KRİZ BİRLİKTE HAREKET EDER'
Kurul’da görüşülen torba yasaya da değinen Temelli, şu eleştiriyi yaptı:
“Şimdi komisyonda kanun teklifi sunulurken kanun teklifi sözcüsü bize dedi ki: ‘Buna torba yasa demeyin.’ ‘Ne diyelim?’ dedik, ‘Buna uyarlama deyin’ dedi. Biz de dedik ki: Bu uyarlama değil, çuvallama çünkü çuvalladınız, çuvalladığınız için artık çuvallara sığmayan böyle torba yasalar yapıp karşımıza getiriyorsunuz. Bu da işte sizin yaratmış olduğunuz yıkımın en temel göstergesidir. Bu madde 15 gibi aslında diğer maddelere de baktığımızda, ekonomideki bu felakete sürüklenişin en temel nedenlerinden biri tek tek maddelerdeki bu olumsuzluklardan öte, yaşanan siyasi krizdir çünkü bu ülke çok ciddi bir siyasi krizin içindedir. Siyasi kriz ve ekonomik krizin birlikte hareket ettiğini bilmemiz gerekiyor; bunlar ayrı ayrı hareket etmez, birlikte hareket eder, birbirini besler. Dolayısıyla, siz siyasi krizleri çözmediğiniz sürece ne yaparsanız yapın iktisadi krizleri çözme şansınız yok.”
‘TECRİDİN OLDUĞU YERDE HUKUK OLMAZ’
Siyasi krizin temelinde ise hukuki kriz olduğunun altını çizen Temelli, şöyle konuştu:
“Temel meseleyi görmek istiyorsanız hukuka bakacaksınız, ülkedeki adaletsizliğe bakacaksınız. Siyaset ve hukuk arasındaki ilişkiyi, ilintiyi, rabıtayı iyi kuramadığınız bir ülkede zaten demokratikleşme mümkün değil; olmadığı da ortada. Dolayısıyla, hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil. ‘Adalet’ dediğiniz mesele artık sizin tabelanızda kalmış bir meseleye dönüşmüş durumda. Bunu nereden mi anlıyoruz? Cezaevlerine bakın. Bugün cezaevlerinde açlık grevi var, belki çoğu insan farkında bile değil. Neden cezaevlerinde açlık grevi var? Çünkü bu ülkede tecrit olduğu için açlık grevi var. Bu ülkede tecrit olduğu sürece sizin bu ülkeyi bir hukuk devletine çevirmeniz mümkün değil, hukuk devletine çeviremediğiniz bir ülkede de siyasi krizi sonlandırmanız mümkün değil. Siyasi krizin bu denli derinleştiği bir yerde, tecritleşmiş bir ülkede açlık greviyle siyasi mahpuslar aslında sizi uyarıyorlar, bunu dikkate almanızı istiyorlar.”
‘ÜLKE TECRİDE MAHKUM OLUR’
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkenin özgürleşmesi için, bu ülkenin demokratikleşmesi için, bu ülkenin Kürt meselesinin, bu ülkenin barış meselesinin çözümü için yeniden bir uyarı eylemine başlamış durumdalar. Bunu görmezden gelemezsiniz. Bunu görmezden gelmek bu ülkeyi tecride mahkûm etmektir ki çözümsüzlüğe mahkûm etmektir ki eğer buna devam ederseniz siz daha çok torba yasa getirirsiniz, bu felaketi de bu ülkenin insanlarına dayatmaya, bu ülkenin insanlarına bu zulmü yaşatmaya devam edersiniz.
TUTSAK SİYASETÇİLERE DİKKAT ÇEKTİ
12 Eylül anayasası bile ihlal edilebilecek bir hâle gelmiş. Evet, militarist bir anayasa. Meclis Başkanı “Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz?” dedi. Ya, biz ne içimize sindireceğiz, esas siz yirmi yıldır bunu nasıl içinize sindirdiniz. Biz, 12 Eylülden beri faşizmle mücadele ediyoruz, bu Anayasa’ya karşı ‘Hayır’ demiş insanlarız biz ama siz yirmi yıldır bunu içinize sindirdiniz, şimdi geldiniz bize Anayasa üzerinden demokrasicilik oynuyorsunuz. Eğer siz anayasa yapma konusunda samimiyseniz önce bu zihniyetten kendinizi kurtarın, önce bu ülkedeki hukuksuzluklara son verin, önce bugün Edirne’de, Kandıra’da, Sincan’da mahpus olan siyasiler özgürlüğüne kavuşsun çünkü anayasa yapacaksak siyasetin içinde yapacağız. Siyasileri tutsak ederek anayasa yapamazsınız.”
Temelli, görüşülen torba yasayı eleştirerek sözlerini tamamladı. (MA)
İHD'nin 'Barış Nöbeti' sürüyor: 'Tecrite son verin, ağır hasta mahpusları serbest bırakın'
Beştaş’tan tecrit tepkisi: İktidar bu suçu işlemeye son versin