Sırrı Süreyya Önder'den yeni Anayasa yanıtı: Kürt meselesinde teklifte bulunsan 16 yıllık fezleke seni bekliyor
Seda TAŞKIN
Artı Gerçek - Yeşil Sol Partili, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve HDP Hukuk Komisyonu üyeleri Meclis’te Artı Gerçek'in de bulunduğu bir grup gazeteci ile bir araya geldi. “Bu ülkede bir yeni Anayasa'ya ihtiyaç varsa, Kürt meselesi bu ihtiyacın en önemli başlıklarındandır” diyerek, yeni anayasa tartışmalarına kapalı olmadıklarını dile getiren Önder, yeni Anayasa için öneride bulunmanın şartlarının ise bulunmadığına dikkat çekti.
Sözlerin, “Elbette Kurtuluş Savaşı oldu ama bu ülke savaşla değil mahkeme salonlarında kurulmuştur" diye başayan Önder şöyle devam etti:
'HUKUK İHALİ BİLE DEĞİL TAMAMEN BİR HUKUK DIŞILIK VAR'
"Mahkeme salonlarında dönüştürülmüş, mahkemeler elinde tahkim edilmişti. İstiklal mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler gibi değişik adlar altında bu ülkede mahkemeleri tanımlamak için kullanmadık kavram bırakmadılar. Bugüne kadar adına demokratikleşme denilen, sözüm ona yargın bağımsızlığına dönük bir madde kaldırmışlarsa; hacette lazım olur diye TCK’da yeni maddeler buldular. Biz de tüm bu süreçlerin demirbaş sanıklarıyız. Son Kobanê duruşmasında savunma yapmadım çünkü tamamen bir hukuk dışılık var. Hukuk ihlali bile değil, tamamen bir hukuk dışılık var.”
Önder’in ardından HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Nuray Özdoğan, dosyanın takvimi ve gelinen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özdoğan, ‘kumpas’ sürecinin nasıl örüldüğünü, dosyaya atanan özel savcının dosyaya atanma şeklini ve görevli olarak görevlendirilen savcının yaptığı işlemlerini anlattı.
‘YARGI İKTİDARIN HÜKMETME ARACI HALİNE GELDİ’
Özdoğan’ın ardından Önder yeniden söz aldı. Kobane Davası’nın son duruşmasında savunma yapmamasına ilişkin de konuşan Önder, Meclis Başkanvekili ve milletvekili olduğunu ancak buna rağmen adli tedbir uygulandığını söyledi. Önder, “’Artık bunlar bir şey yapmışlar ki yargılanıyorlar’ bahsi bile geride kaldı. Yargı iktidarın hükmetme aracı haline geldi. Bu yargıçları evlatları bile mahcubiyetle, anıyorlar, yadsıyorlar" diye konuştu.
Kobanê Davası'nda mahkeme heyetinin alışık olmayan bir şey yaptığını söyleyen Önder, “Belki size buradan üyelik ya da yöneticilikten ceza veririz. Savunma yapanlar bu konuda da savunmasını yapsınlar dedi. Bunca senelik kıdemli sanığım ama ben böyle bir şey görmedim. Her şahıs bakımından illiyeti somutlaştırılmasının ortaya koyulması lazım ki yargılanan kişi o ithamı bilerek savunmasını yapabilsin. Ama bir çerçi torbası içine ne bulurlarsa atıyorlar.”
'KOBANÊ İDDİANAMESİ, AKP'NİN DE YARGILANACAĞI ÖN İDDİANAMEDİR'
Mevcut iktidarda muazzam bir iç savaşın yaşandığını söyleyen Önder, "Kobanê iddianamesi, ileride AKP'yi yargılamak isteyenler için bir ön iddianamedir" dedi. Önder şöyle devam etti:
"AKP içi iktidar kavgalarında çözüm sürecine muhalif olan kesim bu iddianameyle onları yargılatmanın, tasfiye etmenin ilk adımını atıyorlar. İddianameyi okuyun, çözüm süreci faaliyetleri kriminalize ediliyor, suç olarak değerlendiriliyor. Çözüm süreci için getirilen çerçeve yasa yönetmelik çıkarılmayarak kadük edilmişti."
'6-8 EKİM'İ İKİ GÜN EFKAN ALA'NIN ODASINDA GEÇİRDİK'
6-8 Ekim protestoları zamanında dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ne kadar çaba sarf ettiğinin tanığı olduğunu belirten Önder, şunları anlattı:
"O iki günü orada onu odasında geçirdik. Gelmekte olanı görüyorduk ve engellemek için iki gün mesai yürüttük. Rahmetli değil, hala hayatta. Çıksın öyle olmadı desin! Efkan Ala, Mahkemeye çıkaramıyorsanız dışarıdan demeç versinler. Sırrı yalan söylüyor demeseler de olur. Eğer onun anlattığı gibi olmadı desinler çıkıp kamuoyundan özür dileyeceğim. Orada iktidar içi bir savaş var. Bu konuda kamuoyu yeterli duyarlılığı göstermiyor. Bu çember herkesi içine alacak bir karakter taşıyor."
‘İKTİDARIN İDDİASI KABUL GÖRMEYİNCE ASKERİ MÜDAHALEDE BULUNUYOR’
Önder daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Suriye’ye yönelik saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Önder şu yanıtı verdi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek" lafından önce ve sonra sürece nasıl yaklaştığını sorarak bütün bu gerçekliği ve bize anlatılmak istenen farkı görebiliriz. Kamu güvenliği müsteşarı orada IŞİD ile mücadele eden insanların müdahalesinde bunlardan yana bir irade gösteriyordu. Ne oldu da bunlar düşman şekline dönüştü?”
‘ÜLKE NE ZAMAN SEÇİME GİTSE BEKA SÖYLEMİ DOLAŞIMA SOKULUYOR’
Önder, Türkiye’nin içeride uzun zamandır bölgesel bir güç olmaya çalıştığını belirterek, “Biliyoruz test edilemeyen güç, güç değildir. İktidarın iddiası bölgede kabul görmeyince, bu söz karşılık bulmayınca askeri müdahale bulma çabasıdır” dedi. Ülkede ne zaman seçime gidilse beka sözünün dolaşıma sokulduğunu belirten Önder, bu durumun yüzlerce kez denendiğini ancak çatışmalı durumu derinleştirmekten öteye gidemediğini belirtti.
‘MUHALEFET İKTİDARIN HEGEMONYASINA AYAK UYDURUYOR’
İktidar odağının güç savaşlarında Kürdün iradesi ve ulusal, demokratik hakları ve fertleri üzerinden yaptığını belirterek, muhalefetin de iktidarın hemegomanyasına ayak durduğunu söyledi. Önder, bu durumu Sezgin Tanrıkulu olayında gördüklerini belirterek, kendi partisinin Sezgin Tanrıkulu’nun arkasında durmaktan bile ödünün koptuğunu ekledi.
“Yeni anayasa tartışması gündemde bu konuya nasıl bakıyorsunuz? Yeni anayasada Kürtlere dair istediğiniz bir şey var mı?” sorusuna ise Önder şu yanıtı verdi:
‘YENİ BİR ANAYASA TARTIŞMASINA KAPALI DEĞİLİZ’
“Bu ülkede bir yeni anayasaya ihtiyaç varsa, Kürt meselesi bu ihtiyacın en önemli başlıklarındandır. Fakat Kürt melesine dair anadilde eğitim, ulusal demokrat kimliğinin geliştirilmesi gibi bunlardan herhangi bir konuda teklifte bulunursan, 16 yıllık bir fezleke sizi bekliyor olacak. Yeni bir anayasa tartışmasına kapalı değiliz. Bunun için konuşmak, önerileri söylemek lazım. Sadece siyasi parti temsilcileri ile görüşerek olmaz. Değişik zemin ve platformlarda tartışılmalıdır. Öncelikle memlekette yurttaşın ne istediğimi söylenildiği, ceza tehdidinin ortadan kaldırıldığı bir düzem hazırlayın. Bunu sağlayın ki samimiyetiniz belli olsun. 2011 yılında başlayan anayasa yazım komisyonu üyelerinden biriydim ve o günde dile getirdiğimiz taleplerimiz buydu. İfade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasıydı. Bu kapsamda bütün il mazında ülkeyi gezdik, bütün STK, emek örgütleri, dernek ve kurumlardan fikir aldık. Ancak başkanlık dayatması söz konusu olunca durdu ve çalışma sona erdi.
Önder, “Partinizin çalışmaların yeterli buluyor musun, bundan sonrasına dair yol haritasınız nedir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Kolu kanadı her gün budanan bir siyasal partiden bahsediyoruz. Bugün İzmir İl başkanlarımızın da aralarında olduğu yüzlerce parti çalışanımıza yönelik gözaltılar oldu. Her gün yüzlerce baskıya maruz kalıyoruz. Özveri ile yapılan çalışmalarla buraya kadar getirebiliyoruz. Yeterli mi yeterli değildir. Bu konu söz konusu olunca muhalefetin iktidarın yanında yer alıyor. Bir sürü sebepten çalışmalarımız yeterince karşılık alamıyor.”
İddia: Erdoğan'ın Anayasa çağrılarının arkasında 'yüzde 40+1 ile yeniden seçilme' isteği var