'Türkiyelileşme projesi nefes alamıyor'

Bugün 4 Kasım. HDP'ye yönelik siyasi operasyonun birinci yıl dönümü. Peki HDP siyasetinde ne gibi değişikler yaşandı? Parti siyasi söylemini güncelledi mi?

'Türkiyelileşme projesi nefes alamıyor'

Burhan EKİNCİ

ARTI GERÇEKTürkiye’de ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler Kürt sorunun barışçı çözümünü siyasi hedef olarak belirleyen HDP’yi de yakından etkiledi. Parti, son bir yıldır da AKP/Erdoğan iktidarı tarafından tutuklama, gözaltı ve milletvekilliğinden düşürülmelerle karşı karşıya. Uzmanlara göre, Türkiyelileşme projesiyle ciddi bir çıkış yapan partide siyasi söylem yeni sürece göre güncellendi mi? Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı’ya göre, Türkiye’de güvenlikçi politikası, şiddet ortamı "Türkiyelileşme"yi uygulanamaz hale getirdi. Doç. Dr. Hakan Güneş projenin nefes alamadığına dikkat çekiyor. Mehmet Kaya’ya göre HDP gittikçe Kürdileşiyor, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise partisinin "söylem güncellemesi"nden geçtiğine dikkat çekiyor.

HDP, 2013 yılında Abdullah Öcalan’ın tavsiyesi ile Türkiye siyasal hayatına adım attı. Birçok farklı toplumsal kesimin umut kaynağı oldu. Partinin hedefi, Türkiye solu, Kürt siyasal hareketi, farklı etnik yapıları ve sivil toplum örgütlerini tek bir siyasal çatı altında toplamaydı. Seleflerinin aksine Kürt meselesinin çözümünü ‘Türkiyelileşmek’ten geçeceği projesiyle tüm Türkiye’yi içerecek şekilde siyasi yelpazesini genişletti.

Türkiye’nin çatışmasız ortamda oluşu ve partinin yeni siyaset belgesi geniş kesimlerce kabul görüldü ve HDP ilk kez girdiği 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden yüzde 13.1 oranında oy alarak meclisin üçüncü partisi oldu.

'Türkiyelileşme projesi nefes alamıyor' - Resim : 1

SİYASİ OPERASYONLAR

Parti çıkışıyla 2002 yılından beri Türkiye’de tek başına iktidarda olan AKP’nin tek başına iktidar olmasını da engelledi. Bu, Kürt siyasi hareketi o yıla kadar yaşanan en büyük başarıydı. Özellikle, "Türkiyelileşme" ve "Seni başkan yaptırmayacağız" söylemleriyle seçim kampanyasını yürüten HDP, sadece Kürt seçmenin değil, Türk seçmenin de gönlünü kazandı. Ancak 7 Haziran sonrası yeniden başlayan çatışmalar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası koalisyon hükümetinin kurulması için isteksiz oluşu, çözüm sürecini bitirmesi, Kürtlere yönelik başlattığı savaş, Türkiye’yi 1 Kasım genel seçimlerine soktu. Beş aylık sürede HDP’ye yönelik baskılar artırıldı. Parti büyük zorluklar ve baskılar altında girdiği seçimden yüzde 10 barajını kıl payı aşabildi.

Bölgede yaşanan gelişmeler, devrilen çözüm süreci masası, Suriye’de Kürtlerin kazanımları

Erdoğan iktidarının milliyetçi güvenlikçi yaklaşımı yeni bir süreci beraberinde getirdi.

Türkiye, 4 Kasım 2016 gecesinde siyasi bir darbeye tanıklık etti. Meclisin en büyük üçüncü partisi HDP’ye yönelik operasyon için düğmeye basıldı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve milletvekilleri tutuklandı.

Kürtlere ve temsilcilerine yönelik başlayan tutuklama furyası bundan tam bir yıl önce başladı. O günden bu güne birçok vekil hakkında davalar açıldı, tutuklamalar yaşandı, tahliyeler oldu. Şuan partinin dokuz vekili cezaevinde bulunuyor. Her türlü baskıya rağmen HDP, mevcut dinamiklerini koruyarak, siyaset yapmayı sürdürüyor.

TÜRKİYELİLEŞME PROJESİ

Son yılda yaşanan gelişmeler HDP siyasetini nasıl etkiledi? "Türkiyelileşme" ne durumda? Artı Gerçek’e değerlendirmelerde bulunan uzmanlara göre, parti zorunlu olarak söylem değişimine gitti. Siyaset bilimi ve uluslar arası ilişkiler uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı’ya göre, "Türkiyelileşme" siyasi tıkanıklık yaşanıyor. Yaşlı, "Bu kadar güvenlikçi politikanın, şiddetin ortasında HDP istese de Türkiyelileşme projesini uygulayamaz, hayata geçiremez görünüyor" diyor.

Yaşlı, Türkiyelileşme için partinin Batı’daki büyükşehirlerde rahat miting yapabildiği ortamın olması gerektiğine dikkat çekiyor, şuan Türkiye’de bu ortamın olmadığını dile getiriyor. Yaşlı’ya göre, çatışmalar bitmediği müddetçe Türkiye’nin batısında HDP’nin Kürtler dışında zemin bulma siyasetinin zemini şuan çok görünmüyor. Yaşlı "Çatışmasızlık ortamı yeniden sağlanabilirse Türkiyelileşmeye yönelik strateji yeniden hayata geçirilebilir" ifadelerini kullanıyor.

"TÜRKİYELİLEŞME NEFES ALAMIYOR"

Siyaset bilimci ve uluslar arası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Hakan Güneş de farklı düşünmüyor. HDP’nin insanlarla buluşmasının olanağı kalmadığına vurgu yapıyor. Güneş’in bu konudaki yorumu şöyle:

"Türkiyelileşmek, Kürdileşmek, Fransızlaşmak söylemlerinin kitlelerle buluşması ve kitlelere aktarımı olanağı zaten mevcut değil. Dolayısıyla Türkiyelileşme ya da başka proje nefes alamıyor. Yeni şartlar altında kendini ifade edemiyor. Türkiyelileşmenin hayata geçip geçmeyeceğini görebileceğimiz bir siyasal özgürlük alanı olmadığı için durum tespiti yapmak doğru değil."

Prof. Dr Erol Katırcıoğlu, "Türkiyelileşme"nin dünyaya örnek olabilecek bir proje olarak ortaya çıktığını hatırlatıyor.

"Eğer kabul görseydi mükemmel bir projeydi" diyen Katırcıoğlu, yaşanan şiddet ortamının projenin hayata geçmesini engellediğini anlatıyor. Katırcıoğlu, "Türkiyelileşme projesi esas itibariyle mağdur kesimlerin birlikteliğini ima eden bir projeydi. Kürtler son yıllarda özellikle daha da mağdur edildi. Onların mağdur edilmesi sürecinde sıradan ‘Türkler’den Türk tarafından bir tepki gelmedi. Bundan dolayı Türkiyelileşme projesini yeniden haklı olarak düşünmemiz lazım" diyor.

"SÖYLEM GÜNCELLEMESİ"

HDP Sözcü Ayhan Bilgen, "Partiniz Türkiyelileşme projesinden vaz mı geçti" sorumuza doğrudan "hayır" yanıtını vermiyor. Bilgen, "söylem güncellemesi"nin gerekliliğine vurgu yapıyor. "Türkiyelileşme argümanlarının gerekçelerini güncelleyip", "demokrasi olmadan barış olmayacağı"nı daha somut yeniden ifade etmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Bilgen, partisinin kurulduğu dönemin siyasi koşullarının ise tümüyle değiştiğine vurgu yapıyor ve

"Görece diyalog ve barış ortamında planlanan bir siyasal söylemin bir süre sonra nesnel koşulları ortadan kalkmıştır. Hem genişleme stratejisini hem de geleneksel seçmen kitlesini beklentilerini gözeterek yeni bir yaklaşım ve tutum geliştirme zorunluluğu var" ifadelerini kullanıyor.

'Türkiyelileşme projesi nefes alamıyor' - Resim : 2

KÜRDİLEŞME SİYASETİ Mİ?

Diyarbakır merkezli Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya ise, HDP’nin şuandaki önceliğinin Türkiyelileşme değil, Kürtlerin birlikteliği projesi olduğu belirtiyor. O, HDP’nin bu yeni sürece doğru evrildiğine inanıyor. Kaya, "HDP’nin 7 Haziran öncesi Türkiye politikasından daha çok, önceliğe Ortadoğu’da Kürtlerin birlikteliğini öne çıkaran bir politika izlemeye başladığını söyleyebiliriz. Kürt toplumu da bunu istiyor" diyor.

Hakan Güneş, HDP’nin Kürdileştiği söylemlerine mesafeli.

"Bu yönde yapılan tespitlerin ne olması gerektiğine dair insanların kanaati olduğunu düşünüyorum. Kürt hareketinden değil, HDP’den bahsediyoruz. Onun adına hangi söylemleri temel alarak daha fazla Kürdileştiğini ileri süreceğiz bilemiyorum. Aksini de iddia etmiyorum. Sadece olgularla konuşmamız gerektiğini düşünüyorum."

Erol Katırcıoğlu, Kürdileşme siyasetinin savaş koşullarında kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Savaş koşullarının bir bakıma HDP içindeki Kürtlerin Kürdileşmesine neden olduğunu söylüyor. Katırcıoğlu, bunun da kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor.

"Bundan sonraki süreçte HDP’de Kürdileşme olacak mı olmayacak mı emin değilim" diyor.

DEMOKRASİ İSTEMLİ SİYASET

Prof. Dr. Katırcıoğlu, yeni süreçte HDP’nin daha çok demokrasi vurgusuyla hareket etmesi gerektiğini düşünüyor. Hedef kitle olarak ise özellikle Batı’daki seküler kesimi işaret ediyor. Katırcıoğlu, "Türkiye’de mevcut durumda muhalefet demokrasi talebini dillendirirse başka bir şey söylemesine gerek yok aslında. Demokrasi talebi kendi başına muhalefet yapmaktır" ifadelerini kullanıyor.

Ayhan Bilgen, partisinin iki siyasi ayağından bahsediyor. Özellikle son günlerde Irak Kürdistan bölgesinde yaşanan süreçten dolayı CHP ve AKP’ye oy veren Kürtlerde yaşanan tepkiyi gözetleme ve Türkiye’nin diğer bölgelerinde demokrasi talepleri olan farklı kesimlere ulaşma. Bilgen "bunların HDP siyasetinin iki ayaklı önemli parçası olduğunu" belirtiyor.

Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı’ya göre ise, HDP önümüzdeki süreçte muhtemelen CHP ile İyi Parti’nin Erdoğan’a karşı stratejisini kollayacağını düşünüyor.

ORTADOĞU’DAKİ GELİŞMELER

Özellikle Suriye’de ve son aylarda Irak’ta yaşanan gelişmeler HDP siyasetini de yakından etkiledi. Artı Gerçek’e konuşan konunun uzmanların hepsi bu konuda hemfikir.

Hakan Güneş, HDP’nin Kürt siyaseti hareketinin uluslararası düzeyde önceliğini Suriye’deki gelişmelere verdiğinden dolayı, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili siyasetini ikinci plana ittiğini düşünüyor. Güneş "Türkiye’deki gelişmeler adeta Suriye’deki gelişmelerin bir türevi olarak ele alınıyor. Öncelikli ve asli bir konu olarak ele alınmıyor" diyor.

Erol Katırcıoğlu’na göre, HDP yeni dönemde ister istemez siyasetini büyük ölçüde Ortadoğu’daki gelişmeleri düşünerek oluşturması lazım.

Mehmet Kaya, Kürt bölgesindeki vatandaşların büyük kısmının Ortadoğu’daki gelişmelerin kendi geleceklerinde belirleyici olduğunu düşündüğünü dile getiriyor. Kaya, Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri ile statülerinin ancak "birlik olmak" ile yaşanabileceğini düşündüğünü belirtiyor.

Türkiye erdoğan suriye HDP Irak selahattin demirtaş kürtler çözüm süreci