'Devlet hak ihlalleri konusunda sicilini temizlemeye çalışıyor!'

'Devlet hak ihlalleri konusunda sicilini temizlemeye çalışıyor!'
Artı TV'de yayımlanan Söz Sırası programına Hukukçu Fikret İlkiz katıldı.

Fikret İLKİZ


ARTI GERÇEK- "Devlet sürekli hafızasını silmekle meşgul. Başka bir söylemle; devlet hak ihlalleri konusunda kendi sicilini temizlemeye çalışıyor. Bu sicil temizliği silmek ile mümkün değil. Çünkü öyle alınmış kararlar var ki Türkiye aleyhinde kolay kolay hafızalardan silinecek gibi görünmüyor. Hatta ve hatta son İnsan Hakları Eylem Planı kavramı gündeme geldiği andan itibaren ve ilan edildiği andan itibaren kendi içerisinde ve ayrıca dışarıya yansıması bakımından da pek çok sorunu beraberinde getirdi. Hatırlarsanız 24 Şubat 2012 tarihinde bir kanun teklifi sunuldu ve 8 Mart 2012 tarihinde bu kanun kabul edildi ve bu kanunun adı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, imzasıyla Meclis'e sunulan ve 8 Mart gibi anlamlı bir tarihte, kadınlar için anlamlı bir tarihte kabul edilmiş olan bu kanuna baktığınız zaman daha birinci maddesinde amaç, kapsam ve temel ilkelerini belirtmektedir. Bu kanunun birinci maddesi. Çok açık, şiddete uğrayan ve ya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların bir anlamda tek taraflı ısrarlı takip sonucu mağdur olan kişilerin korunması amacıyla kabul edilmiştir. Bu anlamda bazı bireylerin şiddetten korunması, pozitif ayrımcılığı çerçevesinde kabul edilen bir kanundur. Şimdi yine bu kanuna baktığınız zaman, bu kanun nasıl uygulanacaktır? Amaç ve kapsamı içerisinde açıkça şunu yazar; bu kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında aşağıdaki temel ilkelere uyulur. Neymi bu temel ilkeler? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler, özellikle kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeleri esas alır. Anayasamız özellikle pozitif ayrımcılığı kabul ettiği için, kadınlar, çocuklar, özürlüler ve bu anlamda mağdur olmaya yakın olan bir takım gruplar bakımından özellikle şiddetin önlenmesi esas alınan ve eşitlik bakımından lehlerine bir anlamda pozitif ayrımcılığı düzenleyen ve ayrımcılığı yasaklayan bir düzenlemedir. Yani eşitlik ilkesinde kadınlar lehine, çocuklar lehine yapılması gerekli olan ne varsa yapılacaktır. Şimdi bizim karşılaştığımız en önemli sebeplerden bir tanesi şu; 19 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı kararı ile kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi...

Denildi ki biz bu sözleşmeden çekiliyoruz. Kısacası artık bu sözleşme Türkiye'de geçerli değildir dediler. O halde 6284 sayılı kanunda özellikle bu sözleşmenin uygulanmasını şart kabul ettiğine göre, özellikle bu sözleşmenin temel sözleşme olduğu kabul edildiğine göre Türkiye ilk defa İnsan Hakları Sözleşmesi nitekliğindeki İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmiş oldu. Türkiye ilk defa bu sözleşmeden çekilmiş olmakla kanunlarda yazılı olan temel kabul, temel amaç ve temel ilkelerden kısacası insan haklarından vazgeçen bir ülke konumuna düştü. İşte bu anlamda baktığınız zaman devlet bu şekilde, İnsan Hakları Eylem Planı'nı kabul etmiş olsa dahi, kendi hak ihlalleri siciliğini bu şekilde silemeyeceğini mutlaka bilmesi ve bu kararlarla da yüzleşmesi gerekmektedir. O halde kadınların gerçekten altını çizerek söylediği gibi; Biz bitti demeden, bitmeyeceğinden dolayı Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmiş bir devlet sayılmamalı ve herkesin sahip çıkması gereken bir sözleşme olarak kabul edilmelidir. Aksi takdirde İnsan Hakları ve Eylem Planı bir kağıt parçasından ibaret kalır. Oysa Türkiye'deki insanların kaderi kağıt parçalarına değil, o kağıt parçalarında yazılı olan İstanbul Sözleşmesi gibi Uluslar Üstü İnsan Hak ve Özgürlükleri Sözleşmesi'ni hayata geçirmekten geçmektedir."   

Öne Çıkanlar