Ali Koç: Volkan Demirel, Cocu'nun yardımcısının üstüne yürüdü
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kaptan Volkan Demirel'in kadro dışı kalmasıyla ilgili olarak, "Benim için bardağı taşıran iki şey oldu. Dergi yazısının çıkacağı gün Samandıra'dan haber geldi, Volkan Demirel, Cocu'nun yardımcısı Erwin'in üzerine yürümüş. Biz de Samandıra'ya gittik. Ne oldu dedik. Sonra da el sıkışmışlar. İkinci olay ise önce bana sonrasında Semih Özsoy'a saygısızlık yaptı, sesini yükseltti. Kendisini uyarmamıza rağmen bunlara devam etti. Sözlerimizi bile tamamlatmadı. Buradaki olay da disiplinsizlik, saygısızlık ve takım içinde de gerekli görülen görevleri yapmamasıydı. Ben bu kararı alırken iki gün düşündüm" dedi. Koç Aatif ve Dirar'ın da disiplinsizlik ve ciddiyetsizlik yüzünden kadro dışı bırakıldığını ifade etti.
Aykut Kocaman döneminden kalan yardımcı antrenörlerin istatistikleri, performans bilgilerini kulüpten aldığını ve dışarı sızdırdığını hatta hafızlardan sildiğini belirten Koç, Ersun Yanal'la ilgili ise "Gündemimizde hiç olmadı" dedi.
Ali Koç kulüp televizyonu FB TV'de açıklamalarda bulundu.
Ali Koç'un açıklamalarının tamamı şu şekilde:
İki kelimeyle özetleyebiliriz olayları. Hayal kırıklığı ve sancılı... 'Köklü değişimler' dedik ama bunun içinde engeller de var. Bu puan durumuna baktığımızda olmamamız gereken bir yerdeyiz. Hocamız, transferlerimiz bu yüzden tartışılıyor. Herkes etkileniyor ve doğal olarak da tribünler de etkileniyor. Bunu anlayışla karşılıyorum. Doğaldır.
'BU İŞİN OKULU YOK'
Biz de hatalar yaptık, daha da yapacağız. Bu işin okulu da yok, yaşadıkça tecrübe kazanıyorsun. Şöyle bir baktığımızda 3 maç var ki, top bir kere kalemize gelmiş ve gol olmuş. Bu 3 maçtan 5-6 puan çıkarsak her şey çok farklı olacaktı. Şans da bizim yanımızda olmadı. Tabii ki şanstan sadece bahsedemeyiz. 5 puanımız daha olsaydı bambaşka şeyler konuşulacaktı. Beşiktaş ve Başakşehir'le de başabaş oynadık, hatta benim fikrim kazanmayı da hak ettik ama olmadı.
'2 MAÇ KAZANSAYDIK'
Hangi şartlarda kulübe geldiğimizi, neyi devraldığımızı unutmayalım. Evet, kötü bir performans sergiliyoruz 8 haftadır ama Fenerbahçe 8 haftalık bir kulüp değil. Bambaşka ve büyük bir projeden bahsettik ve bu sezon da elimizden gelenin en iyisini yapacağımızı söyledik. Finansal yapı, disiplin, ücretler, Finansal Fair Play... Bunların hepsini söyledik ama 2 maç farklı olsa her şey farklı olacak.
'EDU VE LUGANO'YU HATIRLAYIN'
11 transfer yaptık. Gençlerimizi Slimani ve Ayew gibi tecrübeli oyuncularla besledik. Edu ve Lugano'nun ilk geldiği dönemi hatırlayın. Zaman içinde neler yaptılar hatırlıyoruz. Skor medyacılığını da düşünürseniz işler iyi giderse de bambaşka olumlu ifadeler olabiliyor. Kısa vadeli sonuçlar üzerinden yorum yapmak da istemiyorum ama hayal kırıklığı ve mutsuzluğu da anlıyorum.
'SABREDİLMESİNİ İSTİYORUM'
Fenerbahçe'nin kendine has sıkıntıları var. 25 milyon euroluk satış yaptık. Hocamız da Giuliano ve Josef'in satılmasını istemiyordu ama zorundaydık. Biz bu parayı büyük transferlere harcamadık. Biz de biliyoruz ses getirecek paralar harcamayı... Bu lüksümüz yoktu. Uzun vadede kullanmak istedik parayı. Bu anlamda sabredilmesini transferlerin de doğru olup olmadığını bundan sonra görmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Ben transferlere baktığımda taraftardan daha sabırlı olduğumu düşünüyorum. Ücretler düştü, yaş ortalaması düştü.
Bizde amatör şubeler fazla. Avrupa'nın en iyi basketbol takımı var. Bunun bütçesi de 30 milyon euro. Fenerbahçe Üniversitesi var. Hala tam ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hocalarımız çalışıyor. Kiralar başladığında Kasım ayından itibaren 2 milyon TL masrafı olacak. Banka borçlarımız var. SPK'dan da onay aldık. Sponsorlarımız da kaynak sağlayacak, haftaya da Sivas maçında sponsorlarımızla çıkacağız. Tüm bunları üstüste koymamıza rağmen 800,900 milyon TL kaynak olmasına rağmen mart ayından sonrasını göremiyoruz.
'MAÇ İÇİNDE ISLIKLAMAYIN'
Bilin ki bu durumlar böyle devam etmeyecek. Beşiktaş ve Başakşehir maçlarından memnunum. Taraftarımızın tepkilerini anlıyorum. Ben yönetici olduktan sonra maçlara gitmeye başlamadım. 7 yaşından beri gidiyorum. Onları çok iyi anlıyorum. Hatta bazen fazla taraftar gibi davrandığım için eleştiriliyorum. Bunların bazılarını samimi de buluyorum ama kabul edemediğim bir şey var. Bu da çubuklu sahada mücadele ettiği zaman yuhalamak, olumsuz tezahüratlarda bulunmak, ona ıslık, buna ıslık bizim alışık olmadığımız şeyler...
'BÜYÜK HEDEF DEĞİŞMEDİ'
Kısa vadeli tepkilerle, sosyal medyada yazılıp çizilenlerle biz bu kulübü yönetemeyiz. Yönetmemeliyiz de... Biz yola çıktık, harita çizdik, ilerliyoruz. Tabii ki arada zorluklar, düzeltmeler olacaktır. Büyük hedef değişmemiştir. Ben ve yönetim kurulum çok daha fazla inançlıyız, bu yolda da devam edeceğiz.
Bugün 20 yıllık kaleci Buffon, hayatımda unutamadığım 3 stat vardı diyor ve bunlardan bir tanesi de Fenerbahçe Stadı'ydı diyor. Takımı desteklemeye devam edelim.
'ERSUN YANAL'I DÜŞÜNMÜYORUZ'
Ersun Yanal hocamız bizim planlarımızda yok. dün olmadı, bugün de yok. Son dönemde onun için yoğun bir kampanya var. Normal buluyorum. İçinde bulunduğumuz durumda olabilir bunlar... Bu tepkilere bir son vermenizi önemle rica ediyorum.
KADRO DIŞILAR
Oyuncularımıza gelelim.Aatif'la Dirar'ı genellemek gerekirse... Disiplinsizlik, ciddiyetsizlik ve disiplin ve performans yetersizlikten kadro dışı bırakıldılar. Gözlemlediğim kadarıyla en mutsuz günlerimizde bile bu iki oyuncu şen şakraktı.Siz ekmeğinizi yediğiniz bir kulüpte işler bu kadar kötü giderken siz nasıl bu kadar mutlu olabilirsiniz?
Aatif, Kayseri maçından sonra basına yansıyan da bir konuşma yapmış. Dedim ya biraz önce sızıdırılıyor bazı bilgiler diye. Özelimizin sızdırılması benim kırmızı çizgilerimizden bir tanesidir.
Dirar mesela. Milli takımdan geç dönmesi, takım toplantısına katılmaması, verdiği mazeretin geçerli olmaması. Göztepe maçında oynadı, beğenilmedi. Ertesi maçta kadroya alınmayınca hocaya gidip 'Ben artık tatildeyim' demesi...
Konuştuk, dertleştik soyunma odasında... Bir tanesi de Aatif'ti konuşanlardan. Ben o konuştu diye ceza verecek biri değilim. 'Takım olamadık' dedi, olabilir, kendi görüşüdür. Dirar'ın kadroya girememesi Aatif için mutsuzluk sebebi oldu. Gruplaşmalar var takım içinde... Aatif da Dirar'ın oynaması için arkadaşlarına söyledi, söylettirdi. Ama arkadaşın oynamıyor diye de işini yapmamazlık olmaz. Takım ruhunu ve ahengini bozma, disiplinsizlikten dolayı kadro dışı bıraktık. Kontratları devam eden oyunculardır. Hala kulübün parçalarıdırlar.
Volkan konusunu ayrı tutmak istedim. Bu fünyanın her yerinde böyledir. Uzun yıllar bir takımda oynayıp, daha sonra kulübü sahiplenen ve değişime karşı çıkan birçok yıldız oyuncu vardır. Ben Volkan için pazar günü ne dedim, 'Fenerbahçe için Volkan, Ali Koç için Volkan' dedim. 495 maça çıkmış, bunun büyük bir bölümünü kaptan olarak geçirmiş, bazen haklı ya da haksız birçok kere deplasmanlarda hakaretler yemiş. Milli maçta kendisini çıldırtacak derecede haksızlığa uğramış bir oyuncu.
Ben Volkan'ı tanıdığımda 19-20 yaşındaydı. Çok iyi bir eş, çok iyi bir aile babası. Pazar günü de söylediğim gibi ilk ve tek evine gittiğim futbolcu. Dolayısıyla her anlamda baktığım zaman bu zor bir karardı. Üstüne basarak söylüyorum ne Comolli ne de Cocu benim inanmadığım bir kararı bana aldırtamaz. Gözümle şahit olduğum olaylardan dolayı...
Son iki sezon belki de Volkan'ın en kötü iki sezonu. pek çok nedenden dolayı biz geçen sezon şampiyonluğu kaybettik, bunlardan biri de kaleci performansıydı. Buna rağmen belki de duygusal davrandım, ama onun toparlayıcı bir rol oynayacağını düşünerek kontratını uzattım. Onun liderliğine kaptanlığına ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Onun 40 yaşına kadar oynama hayali var. Ona 'Birinci kaleci olmayabilirsin ama senin hayatın Fenerbahçe, çok iyi bir eğitimle sen ileride de bize hizmet edeceksin' demiştim.
Sonra kaleci konusunda istenmesine rağmen hamle yapmadık, yapamadık. Hocamız da teknik direktör de Volkan'ı tanıdıkça onun katkı vereceğine inandılar. Dolayısıyla birinci kaleci yaptık. Fakat iyi başlamadı. Benfica, ve sonrasındaki iki maçta işler iyi gitmedi. İyi futbol oynamamıza rağmen sonra karar verdik ki , 'Bir kaleci daha lazım'... Sonra da Harun'u aldık. Demin de söylediğim gibi , Volkan gibi birçok örnek var. Bilinçaltı olarak da, yeni takım, yeni teknik heyet ve bazı personelin ayrılmasıyla etkilendiğini düşünüyorum. Belki kaleye başka birinin düşünülmesi... Sonuçların kötü gitmesi de bunun üzerine katkı yapmıştı. Belki onda bir rahatsızlık da yaratmış olabilir.
Tabiri caizse, fazla sahiplenmeden dolayı da hatalar yapılabilir. Bunları yaşadık. Kayseri maçından sonr ao da konuşma yaptı, 'Takım olamadık' dedi. İçi dışı bir olan insanalrı severim. O da öyle biri. Amma velakin... Biz onunla sözleşme imzalarken onun yeni gelenlere yardımcı olmasının bayraktarlığını yapmasını istedik. Ama yapamadı. Tersini de yapmadı bu arada. Ben de ona 'Yemeğe çıkardın mı takımı? Birlik olmak için sen yaptın? Sportif diektöre söyledin mi?' dedim. O da 'Rahatsız etmek istemedim' dedi. olur mu öyle şey!
Sonra bir öğrendik ki, oyuncular hep odalarında, kaynaşma olmamış. Oyuncularla ilgili görüşlerini söyledi, 'O ynasın, bu oynasın' dedi, ki bir kaptan bunu yapabilir.
Ama benim için bardağı taşıran iki şey oldu. Dergi yazısının çıkacağı gün Samandıra'dan haber geldi, Volkan Demirel, Cocu'nun yardımcısı Erwin'in üzerine yürümüş. Biz de Samandıra'ya gittik. Ne oldu dedik. Sonra da el sıkışmışlar.
İkinci olay ise önce bana sonrasında Semih Özsoy'a saygısızlık yaptı, sesini yükseltti. Kendisini uyarmamıza rağmen bunlara devam etti. Sözlerimizi bile tamamlatmadı. Buradaki olay da disiplinsizlik, saygısızlık ve takım içinde de gerekli görülen görevleri yapmamasıydı. ben bu kararı alırken iki gün düşündüm. (SPOR SERVİSİ)