Köşe yazarları bugün neler yazdı: Medya Günlüğü

Köşe yazarları bugün neler yazdı: Medya Günlüğü
T24'ten Mehmet Yılmaz, Erdoğan hakkındadaki dedikoduları, Yeni Asya'dan Kazım Güleçyüz son mahkeme kararlarını, Karar'dan Ali Bayramoğlu, yeni partiye ilişkin görüşlerini anlatıyor.

T24 yazarı Mehmet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında çıkan dedikoduları köşesine taşıdığı, "Erdoğan neden görünmüyor başlıklı yazısından bir bölüm:

"Birkaç gündür kafam ne kadar rahat anlatamam.

"O ses Türkiye" çıkacağı zaman radyoyu, televizyonu kapatıyorum. Kapı altlarına filan da çaput tıkıyorum ki oradan bile sızıp, kulağıma gelmesin!

"Sahibinin sesi yazarlardan" öğrendiğimize göre Reis  i Cumhur kampa girmiş, bir yandan dinleniyor, diğer yandan da partide yapacağı işler için hazırlanıyormuş.
Devleti yönetmekten ne zaman vakit buluyordu da günde iki kere o toplantı senin, bu toplantı benim nutuk atıyordu, onu bilemem.

Ancak şunu biliyoruz ki bu kamp dönemi çalışmaları nedeniyle orada burada nutuk atmaya da ara vermiş olması, dedikoduları da beraberinde getirdi.
Cumhurbaşkanı'nın rahatsızlığı nedeniyle ortalıkta görünmediği iddia ediliyordu.
Önce İsrail kaynaklı bir haber sitesinde yayınlanmış bu haber, sonra da WhatsApp gruplarıyla filan yayıldı.

"Doğru mu, sen de duydun mu" diye bana sorduklarında, yalan olma ihtimalinin çok ama çok yüksek olduğunu söyledim.
Bütün dünya dururken, kimsenin tanımadığı bir haber sitesinin böyle bir habere ulaşabilmesi imkansızdır.

Ancak bu durumun iyi yönetilmediğini de söylemek zorundayım.
Cumhurbaşkanı'nın durduk yerde çıkarılan her dedikoduya yanıt vermesi elbette gerekmez ama mesela bir öğlen namazında camiden çıkarken şöyle bir görünüvermesi bile yeterli olurdu."

Yazının devamı...

Yeni Asya yazarı Kazım Güleçyüz, son günlerde verilen bazı mahkeme kararlarını köşesine taşıyor ve "yargıda hava döndü gibi görünüyor" diyor..

 "Çocuklar ölmesin" dediği için mahkûm edilip bebeğiyle iki defa hapse konulan ve tepkiler üzerine bırakılan Ayşe Öğretmenin sonunda beraat etmesi de.
Özgür Gündem'e nöbetçi yayın yönetmenliği yaptıkları için "terör örgütü propagandası"ndan yargılanan Şebnem Korur Fincancı, Ali Nesin ve Erol Önderoğlu'nun beraat etmeleri ve bu kararın, mahkeme başkanının "Bu davaları ülke gündeminden düşürmeye çalışıyoruz" sözünü takiben verilmesi de.
Tahliye edildikten sonra cezalarının istinafta onaylanması üzerine tekrar içeri giren Cumhuriyet gazetesi yazarları hakkında Yargıtay Başsavcılığının beraat istemesi de.
Harbiyelilerin beraati ve cezası kesinleşip Mayıs'ta cezaevine konulan barış akademisyeni Prof. Dr. Füsun Üstel'in iki buçuk ay sonra, AYM'nin bireysel başvurularını görüşeceği 26 Temmuz öncesi tahliyesi de.
Aynı şekilde, cezaevlerindeki hasta veya yeni doğum yapmış tutuklular için verilen tahliye kararlarının hızlanmaya başlaması da.
Bazı cezaevlerinde iki yılı aşkındır Yeni Asya veKur'an, risale dahilneşriyatına çıkarılan keyfî engeller için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün "Bizim bir yasak kararımız yok" açıklaması yapması, gelişmeler dizisinin en son halkası.
Evet, hava döndü gibi görünüyor, inşaallah sabote edilmez ve hep böyle devam eder."

Yazının devamı...

Karar yazarı Ali Bayramoğlu, Ali Babacan ve Abdullah Gül önderliğinde kurulması beklenen partiye ilişkin görüşlerini anlatıyor.

"Yeni siyasi parti, bir dönemin AK Parti'sinden farklı olarak sadece sentez politikaları izleyen değil, yapısı itibariyle toplumun farklı eğilimlerini bir araya getiren bir sentez partisi olma yolunda ilerlemelidir.

Merkezi dolduran, farklı siyasi ve sosyal talepleri ortak değerler ve temel demokratik ilkeler etrafında ele alacak, Kürt meselesi, mülteciler sorunu gibi toplumsal nitelikli sorunlara yönelecek yeni bir siyasi partiye, bireysel vurgular taşıyan özgürlükçü yaklaşım yetmeyecektir. Böyle bir parti yeni bir toplumsal sözleşme üretmenin yollarını aramalı, bunun simgelerini ve özellikle katılımcı yöntemlerini üretmelidir. Yeni siyasi parti, risk alma ve üretkenlik bakımından, muhtemelen en büyük zorluğu bu alanda yaşayacaktır.

Muhtemelen bu siyasi parti bir lider partisi olmayacaktır. Bunun iki nedeni bulunuyor. İlk neden Ali Babacan tarzının karizmatik lider rolüne tam oturmaması ve daha çok ekonomik bir yönelime sahip olmasıdır. Bir diğer neden Abdullah Gül'ün varlığıdır. Gül, ismi geçen diğer siyasetçiler arasında önde duran, bir çoğunu siyasete sokmuş, manevi hiyerarşide üstte bulunan bir kişiliktir. Bu iki unsur yeni siyasi partide, özellikle uygulamada kolektif bir yönetim ve sözcülük tarzını beraberinde getirebilir."

Yazının devamı...

Öne Çıkanlar