Bartu Küçükçağlayan: Ünlü olmak çok saçma

Bartu Küçükçağlayan: Ünlü olmak çok saçma
Bartu Küçükçağlayan'ın senaryosunu da kendi yazdığı 'Bartu Ben’ dizisi yayında.

Senaryosunu Bartu Küçükçağlayan’ın yazdığı ve başrolünde de yine kendisinin oynadığı ‘Bartu Ben’ isimli dizi Blu TV’de yayınlandı. 10 bölümlük hikâyede Küçükçağlayan, az ünlülük serüveniyle seyricisinin karşısına çıkıyor. Küçükçağlayan, kendisi kadar sektörü de "trollediğini" söylüyor.

BirGün’den Burak Abatay’a konuşan Küçükçağlayan’ın açıklamalarının bazı bölümler şöyle:

-Bartu Ben’de az ünlü hikâyesi izliyoruz. Az ünlü olmak ayıp bir şey gibi mi görülüyor? Dizi bunun eleştirisi mi?

Ayıp bir şey asla değil. Aslında o halkın kahramanını konumlandırdığı yer olarak kullandığım bir şey. Yoksa kimse ben az ünlüyüm diye yaşamıyor. Ünlülük zaten saçma bir şey. Neyle ünlü olduğun da saçma. Leonardo Da Vinci de ünlü ya… Ünlü hatta gitgide etrafta çoğalan da bir şey olduğu için o tanım biraz değişti. Oyuncuların da kafası karıştı biraz. Instagram’da daha fazla takipçileri olup ünlü olanları hor görmeye başlayan oyuncuları gözlemliyorum bir süredir. "Biz oyuncuyuz ama onların daha fazla takipçisi var. Onlar daha mı ünlü?" diye düşünüyorlar. Biraz da oradan ilgilendim ben. Ne kadar ünlü olursan ol, yanına biri geldi mi o değişiyor. Sen ünlüyüm diyorsun ama Yavuz Bingöl’le masada oturuyorsun, e o daha ünlü. Ama sonra Yavuz Bingöl’ün yanına atıyorum Recep Tayyip Erdoğan geliyor ama o daha ünlü oluyor… Ünlülük sanal bir mertebe aslında.

-Diziyle beraber sektörü de trollüyor musunuz?

Evet, tabii.

-Ne ölçüde?

Kendimi trollediğim kadar sektörü de trollüyorum. Sadece sektörü değil. Benim kuşağımın maruz kaldığı bir düzeni trollüyorum. Kasap olsaydım, bir kasabın hikâyesi üzerinden bunu anlatırım. Bir oyuncu olduğum için reflekslerim daha fazla sektör ve maruz kaldıklarım üzerine olduğu için oralarda geçti yolum.

-Nelere maruz kalıyorsun?

Dizimde anlattığım şeyleri. Haha!

"İNSANLARIN KAFASI KARIŞIK"

-Şimdiki gençlik çoğu zaman aşırı derecede umutsuz. Bartu Ben’in bu umutsuzlukla kurduğu bağ nasıl?

Bu diziyi benim yapıp seyrettirebilmem bile bir hayalimi gerçekleştirdiğim için baya umutlu bir şey. Hem de gerçekten söyleyecek sözlerimin olduğunu fark edip söyledim. Bunların da insanlara ulaştığını gördüğüm günlere geldim şu anda. O yüzden benim için aşırı umutlu. İnsanların hemen hepsi varoluşsal sorular düzleminde kafaları karışık bir şekilde ilerliyorlar. Bu 1300’lerde de böyle, 2000’lerde de böyle. Bizim Büyük Ev Ablukada’da da kullandığımız bir slogan var, "Umutsuzluğa alışmayın" diye. Bunlar etrafta var, umutlar, umutsuzluklar. Hangisinin elini tutmak istiyorsan o saat, o yıl o değişiyor.

-Kendi dizini çektin diye sana narsistsin diye eleştiriler geliyor mu?

Narsizme bayılıyorum! Hahaha! Eleştiri olarak gelmedi. Diziye farklı okumalar yapabilirsin, tamam mı? Uzaktan baktığın zaman bu herif kendi bir şeyini anlatıyor diyebilirsin. Ama bir yandan da kendimden baya sıyrılıp başka bir şeyin hikâyesini de anlatıyorum. Ve bunu birazcık şu an övüyor olmam da narsizmin ne kadar yüksek seviyelerde olduğunu ispatlamış da olabilir. Orada değişik bir denge var, dizinin okumasıyla ilgili. Egosuyla aşırı barışık bir adamın anlattığı bir hikâye olarak da yorumlayabilirsin. "Abi bu herif ne anlatıyor? Kendine toz kondurmuyor" noktasında da okuyabilirsin. Değişik bakışlarla değişebilen bir vaka Bartu Ben dizisi. (YAŞAM HABERLERİ SERVİSİ)

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız.

 

Öne Çıkanlar