Cezmi Ersöz: Türkiye halkı sevişmeyi bilmiyor
Yazar ve şair Cezmi Ersöz, 4 yıl aradan sonra "Şizofren Aşkın Günlükleri" kitabıyla yeniden gündemde. Kitabı yaşadıklarından yola çıkarak yazdığını belirten Ersöz, cinsellikle ilgili dikkat çekici açıklamalar yaptı. Ersöz, "Tutucu bir toplumda yaşıyoruz. Yazdıklarımdan dolayı çok tepki alacağımı biliyorum. Yüzyıllardır bilinçaltımıza kazınan tabular ve köklü önyargılar var" diye konuştu. Swinger (eş değiştirme) ilişkilerin evliliğin ömrünü uzattığını savunan Ersöz, "Grup sekse dahil oldum" dedi.
Hürriyet’ten Hakan Gence’ye konuşan Cezmi Ersöz'ün bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- İnsanlar artık cinselliği konu eden kitaplara mı ilgi gösteriyor?
İnsanların neye ilgi duyduklarını hesaplayarak bir eser yaratılamaz. Dört yıldır kitap yazmıyordum. Yaşadıklarım, karşılaştıklarım ve tecrübelerim bana bu kitabı yazdırdı. Okuruma karşı çıplak olmayı seçtim. Tutucu bir toplumda yaşıyoruz. Yazdıklarımdan dolayı çok tepki alacağımı biliyorum. Ama bu tutuculuğun arkasında insanların çok farklı şeyler yaşadığını da düşünüyorum.
- Kitaptaki çift, sık sık aralarına farklı cinsel yönelimlerden (kadın, gay, travesti) partnerler alarak grup seks yapıyor. Bu deneyimler aslında sizin yaşadığınız şeyler mi?
Evet! Hayal ettim dersem dürüst olamam. Grup sekse dahil oldum. Zaman zaman buna benzer deneyimlerim oldu. Yaşamasaydım zaten yazamazdım.
- Tanınan bir yazar olarak böyle deneyimler için hiç tereddüt yaşamadınız mı?
Yaşadım tabii. Ama dert sadece haz değil, özellikle erkeklerde!
- Ne peki?
Ben ve tanıdığım birçok erkek şefkati cinsellik yaşayarak elde ediyor. Çocukluğunda yaşamadığı şefkati ten yoluyla almak gibi bir şey.
- Eşinizin ve çevrenizin tepkilerinden korkmuyor musunuz?
Eşimle ayrı yaşıyoruz. Bu deneyimler eşimden önce yaşadığım şeyler.
- Bu kadar bahsetmişken, Türklerin cinsellikle ilişkisini nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye insanı bu anlamda göründüğü gibi değil. Türkiye cinsellikte çağ atladı.
- Nereden bu kanıya varıyorsunuz?
Gözlemliyor, insanlarla konuşuyorum. Sosyal medyada yaşananlar da büyük etken. Farklı ilişki tarzlarına merak arttı. İnsanlar Avrupa’ya gidip geliyor. İki ay yurtdışında kalıp çok şey öğrenebiliyor. Mesela swinger (eş değiştirme) ilişkiler; her yerde barları var. Özellikle eğitim seviyesi yüksek eşler hafta sonları o tip yerlere gidiyorlar. Bence sorun yok. Eşler buna müsaitse, bu tip ilişkiler evliliğin ömrünü uzatabilir.
- Başka gözlemleriniz var mı?
Mesela Herbert Marcuse, 1968 hareketinin önemli filozoflarından. Önümüzdeki yıllarda biseksüelliğin gelişeceğini yazmıştı. Günümüzde henüz saklıyorlar ama bu, özellikle Avrupa’da çok yaygın.
-Siz biseksüel misiniz?
Hayır, biseksüel değilim. Kadınlara ilgi duyuyor, bağlanıyorum. İnsanların arzularını bastırmaması gerektiğini düşünüyorum. Fantezidir, yaşanır gider, sorun değil.
-Kitaptaki ana karakterin annesiyle ilgili sorunları var. Sizin?
Evet, annemle ilgili büyük travmalarım var. Aşırı sevgi ve öfke arasında yaşardı. Hep anneme benzeyen kadınlara âşık oldum.
-Neydi sorun?
Annem, babama hayrandı. Ama babam bir süre sonra anneme olan ilgisini kaybetti, annem bunu kaldıramadı, asabi biri oldu. Bütün yük ondaydı. Bana hep ilgi göstermesini isterdim ama o kendi canının derdine düşmüştü. Tanınan yazar olunca benimle gurur duymaya başladı.
-Peki biz Türkler sevişmeyi biliyor muyuz?
Hayır, Türkiye halkı sevişmeyi bilmiyor. Yüzyıllardır bilinçaltımıza kazınan tabular ve köklü önyargılar var. Erkekler hâlâ kadınları ikiye ayırıyor: Sevişilecek kadınlar ve evlenilecek kadınlar.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ