Kentsel dönüşümde 'tersine göç' hikâyesi: Fakir geldik, fakir gidiyoruz
Yağmur Kaya
+GERÇEK- Bir saklama kabında kilosu 80 lira beyaz peynir, bir saklama kabında kilosu 20 ila 22 lira arasında değişen iki adet domates, kilosu 11 lira olan dilimlenmiş kuru soğan, bir başka saklama kabında kilosu 60 lira olan kızartılmış tavuk parçaları, bir kola şişesinde buzlu su, 3 adet ekmek ve yemekten sonra çitlenmeyi bekleyen çekirdek ve içmek için çay.
Bu sebze ve meyve fiyatı, son yıllarda artarak haziran ayında yüzde 78, 62 ile son 24 yılın enflasyonunun gıdaya, ev kiralarına etkisinden dolayı okuyacağınız yeni ve zorunlu bir yolculuğun nedenlerinden biri.
Bu menü ise ne bir evin yemek masasında kurulu olan yemek menüsü ne de piknik yapmak için parka, bahçeye, ormanlık bir alana kurulan bir sofra. Kentsel dönüşüm gerekçesiyle sokağa atılan bir ailenin zorunlu yolculuğun bir parçası.
Sofranın etrafına kurulan insanlar mutlu değil. Her birinde zorlama bir tebessüm. Anne Asya Kaya hariç. Ancak gözleri hep uzaklara bakıyor Asya'nın. 10 çocuk annesi.
Bu sofra, Anadolu Parkı'nda (Rıdvan Sürücü Parkı olarak da geçiyor) oturup yemek yiyen Kaya ailesinin sofrası. Kiracı oldukları evden kentsel dönüşüm gerekçesiyle atılıyor Kaya ailesi. Koliler, çuvallar, birkaç halı, kanepe ve daha çok sayıda eşya parkın karşısında olan caddenin yanına dizilmiş, kamyonete yüklenmeyi bekliyor.
Nakliye aracı söz verildiği gibi saat 11:00'da değil "Arıza çıktı" bahanesiyle 19:30'da geleceğini belirtiyor aileye. Aile, 25 Temmuz akşamından beri parkta bekliyor. Beyoğlu Belediyesi için fırsat bu fırsat. Bir aileyi daha mekanlarından uzaklaştırmak için her türlü masrafı karşılamayı kabul etmiş. Kazanacakları paranın, lüks evlerin yanında Batmanlı 4 kişilik aileyi İstanbul Fetihtepe Mahallesi'nden memleketlerine yolcu etmek üzere harcadıkları 4 bilet parası ve nakliye ücreti onlar için devede kulak kalır.
Batman'ın yaylalarında besicilik yaparak yaşamlarını kazanan Kaya ailesinin geçim kaynağı, kentteki çatışmalar gerekçesiyle yaylalara çıkmanın yasaklanmasının ardından son buluyor. 2002 yılında İstanbul'a gelen aile, bu süre zarfında birçok ilçede ikamet ediyor.
10 çocuk babası Burhan Kaya, bu 20 yıllık süre zarfında hamallık, inşaatlarda çalışarak ailenin geçimini sağlıyor. Son 3 yıldır Fetihtepe Mahallesi'nde kiracı olarak kaldığını ifade eden Kaya, son 5 yıldır seyyar meyve sebze sattığını belirtiyor.
Ancak, Beyoğlu ilçesine bağlı Fetihtepe Mahallesi'nde kentsel dönüşüm kararıyla hem işinden hem evinden oluyor Burhan Kaya. AKP'li Beyoğlu Belediyesi tarafından 7 Haziran tarihinden bu yana mahalle halkının elektrik, su ve doğalgazı kesildi. Kentsel dönüşüm ise Emlak Konut tarafından gerçekleşiyor.
Fetihtepe Mahallesi Dernek Başkanı Şenel Yıldız, ilk günlerde "Fetihtepe Mahallesi'nde 2 yıldır kentsel dönüşüm yapmaya çalışıyorlar. Halk verdikleri muvafakatnameyi kabul etmiyor. Buna uygun sözleşme yap, buranın garantisini ver" diye çağrıda bulunmuştu. Halkın çağrısına kulak vermeyen ülke yöneticileri, halkın tabiriyle, halka "Kerbela" yaşattı.
"Belediye gelip alacaktı bizi. Arıza çıktığını söylediler. Biz de böyle bekliyoruz" diyor 20 yaşındaki Meryem Kaya. Maddi imkansızlıktan dolayı okuyamadığını, tekstil atölyesinde çalıştığını belirtiyor. İstanbul'da doğup büyüdüğünü, Batman'ın kültürünü bilmediği için gitmek istemediklerini vurguluyor karşısında oturan kız kardeşine bakarak. Yırtık bir blucin giyen genç kadın babasından uyarı alıyor o esnada. "Şimdi git o pantolonu değiştir. Vallahi elime makası alırsam..." diyor.
Anne Asya Kaya her seferinde Kürtçe, "Fakirlik, fakirlik" diyerek sohbetimize eşlik ediyor.
Baba Burhan Kaya sohbeti şu sözlerle noktalıyor: "Bu devirde oğuldan da hayır yok! 40 gün bir Alevi bize kapısını açtı. Banyomuzu Alevinin evinde yaptık. Kirli çamaşır, bulaşıklarımızı Alevi'nin evinde yıkadık. Allah seni inandırsın alt komşumuz Kürdüz diye bize elektrik vermedi. Diğer dairelere verdi. Tezgâhımın önünden ne zaman geçse o olsun küçük kızı olsun poşet poşet meyve sebze verirdim. Bayramda biri bir gün kapımızı çalmadı. (Meryem: Irkçılık çok fazla abla. Çocukken de ırkçılığa uğradım. Okulda bana 'Kürt müsün, Türk müsün? diye sorarlardı. Ben de 'bilmiyorum ki' diye cevap verirdim. Gerçekten bilmiyordum Kürt ne demek Türk ne demek!). Biz Batman'ın en büyük aşiretiyiz. Memleketten aradılar, 'gel' dediler. Ev var. Burada kiralar olmuş 6-7 bin. İstanbul'un taşını, toprağını zengine altın edip verdiler. Biz de fakir geldik, fakir gidiyoruz."