Yandaş mahallenin çocukları birbirine düştü

Yandaş mahallenin çocukları birbirine düştü
MEDYA GÜNLÜĞÜ Aynı mahallenin çocukları kavgaya tutuşmuş. Biri diğerini yeteri kadar mahalleli olmamakla suçlarken, öbürü diğerine "yalancı" diyor....

MEDYA GÜNLÜĞÜ

Aynı mahallenin çocukları kavgaya tutuşmuş. Biri diğerini yeteri kadar mahalleli olmamakla suçlarken, öbürü diğerine "yalancı" diyor. Daha düne kadar kol kola "biz aynı mahallenin çocuklarıyız" diye ele güne karşı düşman çatlatan kardeşlere neler oluyor böyle?

Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, 6 Şubat 2017 tarihli yazısında,  "Görüyorsunuz değil mi? ‘Biz de AK Partiliyiz. Biz de Cumhurbaşkanlığı sistemini destekliyoruz, biz de Reis diye ölüyoruz’ diyorlar ama cambazlıkla, hokkabazlıkla, laf kalabalığına getirerek ‘hayır’ diyorlar… ‘Sinsi’ dendiğinde de kızıyorlar" diyerek mahallenin öbür çocuklarına "sinsi" lakabını takmış.

İçlerinden birisini de özel markajına almış. Hatta onu şu cümlelerle anlatmış;

"Bu kesimden bir arkadaş da bu referandumla 12 Eylül 2010’da yapılan referandumu kıyaslamış. 12 Eylül referandumunda ‘demokrasi heyecanı’ varmış. Bu referandumda yokmuş!"

Sonra da adeta "bilin bakalım kim bu sinsi" diye sormuş. Bu satırların ithaf edildiği eski kardeş, Karar Gazetesi yazarı eski AKP milletvekili Mehmet Ocaktan’dan başkası değil.

Sabah Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu durur mu? O da bir gün sonra koşa koşa kankası Ahmet Kekeç’e desteğe gelmiş. "Kavgada bir yumruk da ben atayım" edasıyla mahallenin "sinsi" çocuklarına.

"Yoksa ‘mahalle'den bir grup yazar çizer toplandınız da aklınız sıra bir yerlere mesaj gönderdiğinizi, siyasete vaziyet ettiğinizi falan mı düşünüyorsunuz?"  (7 Şubat 2017)

Gazeteyi referandumda açıkça "evet" demedikleri için suçlarken artık eski çamların bardak olduğunu hatırlatmadan geçmemiş.

"Sürekli mahalleye konuşup sevilmek; mahalleden geçinip gitmek güzeldi tabii. Ama gün geldi, o dönem kapandı."

Peki, ama ne olmuştu da mahallenin çocukları böylesine birbirlerine düşmüşlerdi? Bunun için takvimlerin 22 Ocak 2017’yi gösterdiği tarihe gitmek lazım.

Karar Gazetesi’nin o günkü manşeti muhafazakar mahallenin sakinlerini oldukça rahatsız etmişti.

Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın El Bab’da hayatını kaybeden askerlerden birinin tabutunu taşıyan fotoğrafının üstüne atılan "En kritik sandık" manşeti bir anda tüm şimşekleri Karar Gazetesi’nin üzerine çekmişti.

Haberin yayınlamasından kısa bir süre sonra sosyal medyadan gazeteye saldırılar başlamıştı. Muhafazakar mahallenin Erdoğan sevici sakinleri, yaptıkları paylaşımlarda Karar Gazetesi’ni yerden yere vurmuştu. Hemen ertesi gün ise HabervitriniMilat gibi reise yakın siteler "Karar Gazetesi'nden rezil manşet", "Sosyal medyada Karar Gazetesi'nin ‘çirkinliği' konuşuluyor" manşetleriyle mahallenin Reisçi sakinlerinin sesi oldu.

Gelen tepkilerin ardından Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiraz, apar topar bir açıklama yaptı:

"Bu kadroyu kendi mahallesinde hedef tahtasına oturtmak için gayret eden belirli bir kesim veya grup var. Bunlar kendi akıllarınca siyasetin veya toplumun geniş çoğunluğunun benimsediği siyasi aktörlerin adı arkasına sığınmış görünürek ve milletin bu noktadaki hassasiyetlerini istismar ederek mesleklerini icra ediyorlar. Bu yolda hiçbir sınır ve kural tanımıyorlar."

Mahalle birbirine düşünce dedikodular da almış başını gitmiş. Biz de dedikoduların yalancısıyız ama diyorlar ki bu kavganın asıl sebebi hükümet cephesinin mahallenin diğer yazarlarına Karar’a saldırma görevi vermesiymiş.

Ama çocuklar "durun siz kardeşsiniz" vurmayın birbirinize.

 

Öne Çıkanlar