Mehveş Evin
At bir ‘Kızıl Soros’ başlığı, altını doldururlar
Önce Saray tetikçileri, Osman Kavala hakkında yalan yanlış bilgileri tedavüle sokarak ‘kampanya’nın startını verdi. Birkaç hafta geçmemişti ki Kavala, uçakta gözaltına alınıp iki hafta keyfi biçimde gözaltında tutuldu.
Saray medyası bu süreçte tıpkı Büyükada baskını sonrasında yaptığı gibi, yalanlarla giydirdiği manşetlerinden onu ‘suçlu’ ilan etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından ‘Türkiye’nin Soros’u denen kişinin bağlantıları ortaya çıkıyor. Gereken hesabı soracağız’ sözleri çıkınca artık kimsenin şüphesi kalmadı: Merkezinde ABD konsolosluk çalışanları, işadamları, sivil toplumun bulunduğu ‘yeni bir rehin alma dalga’sı başlamıştı...
Önceki gün tutuklanan Kavala, örnek bir iş adamı olmanın ötesinde, örnek bir vatandaş, bu ülkede mumla arayıp bulacağınız bir insan. Her yaptığı ortada olan Kavala, ne hikmetse şimdi ‘hükümeti ortadan kaldırmaya’ ve ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’le suçlanıyor.
Kavala’yla bir kez olsun konuşmuş, desteklediği faaliyetleri, şeffaflık, çoğulculuk ve demokrasiye adanmışlığını bilen birinin, karnını tuta tuta güleceği suçlamalar bunlar.
Ama Türkiye’de herşey mümkün. Aslında dürüst, doğru işler yapmaya çalışan ve etkin biriyseniz, kabağın başınıza patlama olasılığı daha da yüksek. Buna karşılık yolsuzluk, kayırmacılık, üçkağıt, riya ve şiddete başvuranların habire ödüllendirildiği bir anlatışla yönetiliyoruz.
Yeni düşmanlar, yeni hikayeler yaratmak demek.
Son yazımda biraz bunu anlatmaya çalışmıştım: iktidar, toplumun her muhalif, farklı, biat etmeyen kesimine saldırarak yeni düşmanlar yaratmaya çalışıyor. İyi de yeni düşmanlar ne için lazım? Yeni hikayeler yaratmak için... Tarihçi-yazar Yuval Harari, bir toplumu, dini, ülkeyi, markayı yaratanın, birarada tutanın, üretilen ‘hikayeler’ olduğunu ve insanlık tarihinin böyle şekillendiğini savunur (Homo Sapiens).
Günümüz siyaseti de hikayelerden oluşuyor, yönlendiriliyor...
Sorun şu ki günümüzde her hikaye çok çabuk tüketiliyor. Hele ki sağlam bir hikayeniz yoksa, kırılgansanız, temelinizi sağlam atmadıysanız ayakta -veya hayatta- kalmak için mütemadiyen yeni hikayeler uydurmak zorunda kalırsınız. Türkiye toplumuysa biteviye bir OHAL halinde yaşamaya mecbur ediliyor. Televizyonlarda, gazete köşelerinde, muhtar toplantılarında, zaman zaman ‘yeni darbe ihtimali’nden bahsedilse de bu hikayeyi daha inandırıcı kılmak için malzeme gerekiyor. Yabancı fobisi ve düşmanlığı kılcal damarlarına kadar memleketimizde en kolay iş, ABD, Batı üzerinden komplo teorileri üretmek ve bunları ‘eski Türkiye’ burjuvazisiyle bağlantılandırmak...
At bir ‘Kızıl Soros’ başlığı, İslamcısından ulusalcısına her kesimden alıcı bulur! hukukun, vicdanın esamisi okunmaz, uluslarlararası ilişkiler rehin diplomasisiyle yürütülürken Kavala’nın hedef tahtasına konması ‘doğal’ sayılıyor.
Kullanışlı Gülen dosyaları ısıtılıp çıkartılıyor.
Osman Kavala’ya atfedilen ‘suçlar’dan biri, Gezi’nin finansörü olmak. Gezi’yi takip eden, katılan, anlamaya çalışan herkes, o günlerde iktidarın, Gülen cemaatiyle el ele verip Gezi’ye finansör bulma çabalarını gayet iyi bilir.
Gazeteci İsmail Saymaz, Radikal’de yayınlanan haberi hatırlattı: Kavala için aynı suçlamayı, Gülen cemaatinden -şu anda firari- savcı Muammmer Akkaş ve - şu an tutuklu- Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç yapmıştı.
Bu ikilinin hazırladığı fezlekeye göre ‘Sırp Gençlik Hareketi’ Otpor, güya Mehmet Ali Alabora ile görüşmüş, Kavala ‘finanse etmiş’ti. Tabii ki bu saçmalıklar adli makamlarda karşılık bulmadı. Ancak devamlı hedef gösterilen Alabora, ülkede yaşayamaz hale geldi.
İlginç olan, pek çok başka soruşturmada olduğu gibi, Gülencilerin hazırladığı soruşturmaların, dosyaların ısıtılıp ısıtılıp kullanılması. Hikaye uydurmak kolay, altını doldurmak için de ‘FETÖ’nün hazırladığı dosyalara bakmak yetiyor. Ne ortaklıkmış, ne kullanışlı hikayeler yazılmış...
Hala kullanışlı, hala işe yarıyor. Tabii bir yere kadar. Kavala etrafında kurgulanan bu yeni, iğrenç tuzak da çok sürmeyecek, çökecek. Eninde sonunda, alnı ak olarak özgürlüğüne kavuşacak. Ya sivil topluma verilen zararın hesabını kim verecek?