Polisin meşruiyeti ve demokratik denetimi
Protesto hakkını sivil itaatsizlik çerçevesinde kullanıp evlerine dönmekte olan, çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu kesime yönelik cop ve silah sayılan biber gazı kullanılarak müdahalede bulunulması polisin meşruiyetini sorgulatır hale getirmiş durumda.
Uluslararası alanda evrensel değerler ve ilkeler açısından bir ülkenin değerlendirilmesinde en önemli ölçüt polisin uygulamalarıdır. Bireyin ve toplumun güvenliğini sağlama hizmetiyle yükümlü olan polisin; suçun önlenmesinden, suç işlendikten sonra kanıtların toplanması ve suçluların yakalanmasına yönelik hizmetlerine, zihinsel modernizasyonundan yönetim anlayışına, halkla ilişkilerinden eğitimine kadar birçok bakımdan irdelenmesi, düzeltilmesi ve yapılandırılması gerekmekte.
Polisin meşruiyeti
Polislik eğer haklı ve doğru kurallar içinde, toplumsal uzlaşmaya dikkat edilerek yapılıyorsa geçerli ve meşrudur. Polisin görevini yaparken toplumsal uzlaşmaya dayanabileceği gibi zor kullanmaya da dayanabilir.
Polis uygulamaları zor kullanmaya dayanıyorsa düzensizlik ve çatışma sistemin uygunsuz veya zayıf olduğunu gösterir. Kamu düzeninin bozulmasına neden olan siyasal ya da sosyal çatışma alanlarından doğan düzensizlik ve güvensizlikleri aşmak siyasi yollarla sağlanacağına, zorla bastırıldığı takdirde bu yaklaşım devletin ve polisin meşruiyetini zayıflatır. Bu nedenle başarılı polisliğin temelinde halkın “zoraki rıza göstermesi” ( forced consent ) değil, halkın özgürce “rıza göstermesi” ” (policing by consent) yatmakta.
Türkiye’de bu gelenek zor kullanmaya dayalı olduğu halde İngiltere’de gerçek bir uzlaşmaya dayanır. İngiliz geleneği “uzlaşmacı polislik” veya “rızaya dayalı polislik” olarak bir kavramlaştırma yaratmış olup, bu durum polis ile toplum arasındaki ilişkileri geliştirme çabalarına dayanır. İngiltere’de polis örgütü genelde hukukun üstünlüğüne dayanarak kendisini meşrulaştırmaya çalışmıştır.
Demokratik toplumlarda polis otoritesinin meşruiyet kaynağı yasal-ussal, yönetim sistemi yerinden yönetim olup sistem uzlaşmaya dayalıdır. Demokratik olmayan toplumlarda ise polisin otoritesinin kaynağı geleneksel, yönetim sistemi merkeziyetçi, sistem ise zor kullanmaya dayalıdır.
Türkiye’de halkın polis uygulamalarına rıza göstermemesinin ana nedeni; devletin merkeziyetçi-otoriter özelliği ve zor kullanmaya dayalı polis zihniyeti ve uygulamasıdır. Polis, halkın desteğini ve rızasını alabilirse, meşruiyetini hukukun üstünlüğüne dayandırırsa hem demokrasiyi koruyacak hem de kamu düzenini sağlayacaktır.
Türkiye’de aksine terörle mücadele amacıyla asker tipi anti-terör polis birimleri ve ağır silahlar ve zırhlı araçlarla donatılmış polis birlikleri oluşturulmuş, Terörle Mücadele ve Özel Harekat Daireleri kurulmuş, aşırı zor kullanmaya dayalı polislik yönünde adımlar atılmış durumda. Nitekim son olaylarda özellikle itiraz ve protesto hakkını kullanan üniversite gençliğine yönelik orantısız ve provake edici şiddete dayalı uygulamalar bu durumun somut bir göstergesi.
Polisin anayasa kaynaklı görevi; hak ve özgürlükleri kullanan kesimleri dışarıdan gelecek engelleyici eylemlere karşı korumak, gösteri, yürüyüş, toplanma ve protesto haklarının özgürce kullanılmasını sağlamak, provokasyonları önlemektir. Protesto hakkını sivil itaatsizlik çerçevesinde kullanıp evlerine dönmekte olan, çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu kesime yönelik cop ve silah sayılan biber gazı kullanılarak müdahalede bulunulması polisin meşruiyetini sorgulatır hale getirmiş durumda.
Gözaltına alınan gençlere kötü muamelede bulunulması, üstelik “suçta kanunilik ilkesi”ne (Anayasa m.38, TCK m.2) aykırı olarak suç oluşturmayan bir fiilden dolayı 301 kişinin tutuklanması hukuksuzluğun zirve yaptığını göstermekte. Gençlerin hak kullanmaktan ibaret eylemleri karşılığı bir gün dahi tutuklu kalmaları, kötü muamele görmeleri, ters kelepçe uygulamalarına maruz bırakılmaları kabul edilemez.
Türk kamu yönetiminde merkezi yönetim ve yerel yönetim kuruluşları arasındaki ilişki bağlamında düzen idari vesayet denetimi ile sağlanmakta. Kamu yönetiminin polisin davranışlarını etkilemesi kaçınılmaz. Ancak polis davranışı üzerinde bunun yanı sıra, kamu yönetiminin katı bir üniter devlet anlayışına dayanması, merkeziyetçi( kolonyal) bir örgütlenmeye sahip olması, şeffaf ve hesap verebilir olmaması gibi birçok faktör bulunmakta.
Merkeziyetçi yönetim polisin amirlerine dolayısıyla devlete karşı sorumlu olması sonucunu doğurmakta. Oysa asıl olan polisin güvenlik hizmeti sunduğu halka karşı sorumlu olmasıdır. Yerel yönetimler, halkın polisin göreve gelmesinde ve denetlenmesinde rolü olacak şekilde güçlendirilmelidir. Anglo-Sakson geleneğine sahip ABD, İngiltere gibi ülkelerdeki halkın polisin üst düzey yöneticilerini seçmesi uygulaması önemli bir örnek oluşturmakta.
İç güvenlik sektörünün demokratik denetimi
“Bekçileri kim bekleyecek?" sorusu ilk kez milattan 150 yıl sonra yaşamış şair Juvenal tarafından sorulmuş. İktidarın bozucu, gücün yozlaştırıcı etkisi tarihsel olarak yaşanan bir gerçek. Bu nedenle asker ve polis gibi silahlı kuvvetlerin sahip oldukları gücün denetlenmemesi durumunda bu gücün siyasi alanı ve tüm toplumu etkilemeye uzanacağı açık.
Önemi ve rolü ne olursa olsun hiçbir hizmet alanı sivil demokratik denetim dışında tutulamaz. Polis teşkilatının da, askeri bir güç olmasına rağmen polislik görevi yapan jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının da demokratik denetim altında olmaları hukuka dayalı demokrasinin gereğidir. Avrupa Polis Etiği Yönetmeliği’nde belirtildiği gibi iç güvenlik hizmetleri sivil hizmet alanında yer almakta.
APEY 26. maddeye göre ”Çağdaş demokrasinin temel değerleri, hukuk devleti ve insan haklarının korunması prensiplerine dayanan polis eğitimi, polisin amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik bir program uygulamalıdır.” 27. maddeye göre “Polis eğitimi olabildiğince halka açık olmalıdır.” APEY 5.4’e göre “İç Güvenlik Sektörü hesap verebilir" olmalıdır. 58. maddeye göre “Polis devlete, yurttaşa ve onların temsilcilerine karşı sorumlu olmalıdır.” Bu kriterlerin polis teşkilatına uygulanmasının direnişlerle karşılaşacağı açık olup, çok önemli zihniyet modernizasyonu gerektirmekte.
İç güvenlik sektörünün fiziksel modernizasyonu yanında zihinsel modernizasyona tabi tutulmaması durumunda hizmetin kalitesinde olumlu bir değişme olmayacağı açık. Bu nedenle kurum içi şeffaflaşma ve hesap verilebilir olma hususları çok önemli. Polis teşkilatının hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayalı, toplumun rızası ve uzlaşma bağlamında hareket eden bir yapıya dönüştürülmesi gerekmekte.
Ayrıca yerel idarelere polislik hizmeti sunma yetkisi verilmeli, polis teşkilatı ulusal ve yerel düzeyde sivil katılım ve denetime açık bir yapılanmaya kavuşturulmalı. İç güvenlikteki tek başlılık sağlandıktan sonra polis mensuplarının eğitiminde sivil ve demokratik değerler öncelik almalı. Polisin mesleki sosyalleşme sonucu yabancılaştığı toplumla ilişkilerini ve sosyalleşme olanaklarını artırıcı tedbirler alınmalı. Polisin görev yaptığı ve yaşadığı yerlerin bu yönde yapılandırılması sağlanmalı.
Tüm dış ve iç güvenlik güçlerinin işlevleri huzur ve güven kaynağı olmaktır. Bunu sağlayacak hizmetlerin kalitesi ve niteliği sadece hizmet veren kurumlarca belirlenemez. Bu hizmetlerin toplumun beklenti ve ihtiyaçları dikkate alınarak, toplumun katılım ve eleştirisine açık bir şekilde yerine getirilmesi gerekir.
Toplumun rızasını sağlayamayan, korku unsuru olup korku yayan, katılımı ve denetimi ret eden, toplumu huzursuz ve tedirgin kılan güvenlik önlemlerini uygulayan bir güvenlik teşkilatı toplumun huzur ve güvenini sağlayamayacağı gibi, toplumsal dayanışma ve barış içinde yaşamayı engeller ve hatta şiddetin üreyip, genişlemesine neden olur.
İnsan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasında güvence olması gereken polisin demokratik toplum düzeninin sürdürülmesine ve hukukun üstünlüğüne dayalı uygulamalarla barışın sağlanmasına katkıda bulunması önemli. Bu nedenle bireylerin ve toplumun polisin ürettiği tüm hizmetlere katılması ve bu hizmetleri etkilemesi gerekmekte. İç güvenlik sektörünün şeffaf, denetlenebilir, hesap verebilir olması, parlamento, kamuoyu ve medya tarafından denetlenmesi ve yönlendirilmesi demokratikleşmenin en önemli adımlarından biri olmalı.