Devlet Kürtçe de konuşmalıdır
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un jesti anlamlıdır ama herhâlde onun üzerindeki sorumluluk bir jestin çok ötesindedir. Kurtulmuş, işe Meclis çatısı altındaki Kürtçe konuşma yasağını kaldırarak başlarsa çok iyi yapar. TBMM Kürtçe anadilindeki eğitimin önündeki engelleri kaldırırsa bu bir adım daha olur.
Meclis komisyonunun Diyarbakır ziyaretinde TBMM Başkanı sıfatı ile Numan Kurtulmuş’un birkaç kelime de olsa Kürtçe konuşması, bir şiir dizesini okuması, hoş bir jestti. Aynı dizenin TBMM’nin resmi sitesinden ve kurumsal X hesabından yayımlanması da öyle.
Peki aynı Numan Kurtulmuş’un, Meclis komisyonunda meramını anadilinde anlatmak isteyen bir barış annesine engel olduğunu unutabilir miyiz? Ya da aynı Meclis'te son dönemde Kürtçe konuşan tüm milletvekillerinin kaba bir müdahale ile mikrofonlarının kapatıldığını görmezden gelebilir miyiz? Bu ülkede Kürtçe eğitimin yasak olduğunu, önceki çözüm sürecinde açılan yegane Kürtçe ilkokulun (Diyarbakır Ferzad Komanger İlkokulu) OHAL döneminde kapatıldığını aklımızdan çıkarabilir miyiz?
İlginçtir, bir çözüm süreci yürütme iddiasındaki Meclis komisyonuna, bu komisyonun kurulması çağrısını yapan MHP adına oturan Fethi Yıldız, anayasanın Kürtçe eğitimi yasaklayan maddesinin “kırmızı çizgisi” olduğunu belirtiyor. Kürt çocuklarının kendi anadillerinde eğitim görmeleri neden sizin kırmızı çizginizdir? Bir anadili neden kırmızı çizgilerle kısıtlıyorsunuz?
Kürtçe TRT kanalı oluyor da, Kürtçe eğitim veren okul niye olamıyor? Ne gibi bir sakıncası var? Aynı bakanlık, aynı müfredat…
Dahası, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı İstanbul – Diyarbakır, Mardin, Van, İzmir gibi kentlerde başta sağlık, sosyal hizmetler ve güvenlik olmak üzere, devlet personelinin Kürtçe öğrenmesinde, vatandaşla kendi anadilinde konuşmasında büyük yarar yok mu?
Örneğin Çin’de, Şincan – Uygur Özerk Bölgesi’nde görev yapacak tüm devlet kadroları Uygurca bilmek zorundadır. İki yılda bir dil yeterlilik sınavına girerler. Bunun için ek dil tazminatı da alırlar.
Türkiye’de ise Kürtler 81 ilin tamamında yaşadıklarına göre, Kürt nüfusun bulunduğu her yerde, devlet personeline Kürtçe dil teşviki getirilemez mi? Devlet Kürtle Kürtçe konuşamaz mı? Devlet personelinin Kürtçe öğrenmeye teşvik edilmesi, Kürtçeyi devlet yönünden “bilinmeyen bir dil” sahasından çıkarmaz mı?
TBMM’de Kürtçe simultane tercümanlar istihdam edilip kürsüden yapılan Kürtçe konuşmalar, resmi tutanağa çift dilli olarak geçirilemez mi? İsteyen vekiller için anlık çeviri sağlanamaz mı?
Devletin Kürtçeye açacağı alanlar, işsiz kalan ve atanamayan Kürtçe öğretmenlerine, Kürt dili ve edebiyatı mezunlarına istihdam sahası açmaz mı? Dahası bu bölümlere talebi artırmaz mı?
Kürtçeyi yasaklı, engellenen, bastırılan bir dil olmaktan çıkaracak, Kürtçeye resmi kullanım alanları açacak her adım toplumsal kaynaşmaya katkı sağlamaz mı?
TBMM Başkanı Kurtulmuş’un jesti anlamlıdır ama herhâlde onun üzerindeki sorumluluk bir jestin çok ötesindedir. Kurtulmuş, işe Meclis çatısı altındaki Kürtçe konuşma yasağını kaldırarak başlarsa çok iyi yapar. TBMM Kürtçe anadilindeki eğitimin önündeki engelleri kaldırırsa bu bir adım daha olur. Ayrıca Türk devlet personeline Kürtçeyi öğrenme ve Kürt yurttaşlarla iletişimde kullanma teşviki getirilirse bu da toplumsal bütünleşmeye güç verir.