Asgari yaşamlar

Asgari ücret, asgari yaşam demektir işçiler için. Bu dünyanın nimetlerini tadamamaktır. Çocuğunun çantasına beslenme koyamamaktır. Asgari ücret işçi çocuklarının beslenememesi, gelişimlerinin eksik kalması demektir.

İşçi sınıfı ücrete bağımlı sınıftır. Ücret onun yaşam gereksinimlerini karşılayan gelir kaynağıdır.

AKP döneminde bir yandan ücretli işçi sayısı iki mislinden fazla arttı: 2009’da 7,2 milyon olan sanayi, ticaret, inşaat, hizmet işçilerinin sayısı, 2023’te 14,6 milyona çıktı.

Yine AKP döneminde, sendikalaşma oranı ise dibe vurdu: 1999’da %69,3 olan sendikalaşma oranı, 2023’te %14,7’ye düştü.

Demek ki AKP döneminde sermaye, emrinde eskisinden iki kat daha büyük bir ücretli köle kitlesi buldu. Üstelik bunlar sendikasızdı. Asgari ücretin bir pandemi gibi tüm işçi sınıfına yayılması ve hâkim ücret biçimi haline gelmesi, bu sayede mümkün oldu. Tabii ki bu tabloya, göçmen emeğinin daha da vahşi koşullarda sömürüsünü eklemeliyiz. Ayrıca, Erdoğan’ın her grevi yasaklayan baskıcı tutumunu da. Bunlar da ortalama ücretleri aşağıya itip, asgari ücreti hakim kıldı.

Asgari ücret, asgari yaşam demektir işçiler için. Bu dünyanın nimetlerini tadamamaktır. Çocuğunun çantasına beslenme koyamamaktır. Asgari ücret işçi çocuklarının beslenememesi, gelişimlerinin eksik kalması demektir. İşçilerin ancak aşırı fazla mesaiyle ev bütçesini kotarabilmesi demektir. Babaların, annelerin her zaman işte olması anlamına gelir.

Asgari ücretlileştirme, AKP’nin işçi sınıfına yaptığı en büyük zulümdür. Son yılların kira artışlarıyla birleştiğinde bu, işçilerin sadece barınabilmek için çalışması anlamına gelmektedir. Ayrıca enflasyon, asgari ücreti aydan aya eritip işçilerin borçlarını aydan aya artırmaktadır. İşçinin parası artık TL değil (yani nakit para değil) kredi kartıdır. Zenginin parası ise yine TL değil, dolardır, avrodur.

Bu koşullarda yine bir asgari ücret tespit komisyonu kurulmuş! TÜİK’in hileli verileri üzerinden bir oran belirlenecek. İşçi Konfederasyonları “bizim asgari ücretli üyemiz yok ki” deyip yan çizecek. Türkiye’nin en büyük toplu sözleşmesi yine grev hakkı olmaksızın, hükümet ve patronların dayatmalarıyla belirlenecek. İşçi sınıfı sendikalaşmadıkça, grev hakkını - grev yaparak – bizzat kazanmadıkça, bu tablo değişmeyecek.