Bitsin artık kara zulüm, bayram benim neyime!

(...)Mücadelenin devam edeceğinin ilan edilmesi ve toplumun her kesiminin bu konudaki kararlı tutumu, hayati önemde sağlık sorunları yaşayan İstanbul muhafızı Mahir Polat başta olmak üzere 19 Mart Darbesiyle rehin alınan herkesin en kısa sürede serbest bırakılmasının en büyük teminatıdır.

İstanbul muhafızı kıymetli Mahir Polat kardeşime hürmet ve muhabbetle

İşin aslı, böyle bir zamanda, ne ‘tarih tersi’ ne de düzü yazmak geliyor içimden…

Türkiye’de tekrar yeşereceği ümit edilen demokrasi umudu için ve Ortadoğu krizinde anahtar rol oynayan Kürt sonunun çözüme kavuşmasını sağlayabilecek süreç için büyük tehdit oluşturan 19 Mart Darbesi aracılığıyla herkese zehir edilen bir bayrama denk gelen bu karanlık günlerde, bir süredir bu köşede tekrar yazmaya başladığım anayasa revizyonları tarihi konusundaki yazılarıma şu anda devam etmek doğru gelmiyor.

1961 Anayasası revizyonları konulu yeni yazım yerine geçen yıl bu köşede yayınladığım ve başlığı bugüne maalesef geçen yıldan daha çok uyan “Bayram Benim Neyime!” başlıklı yazımı tekrar yayınlamayı düşündüm.

Ancak her şeye rağmen son günlerde meydanlarda umutla ve güler yüzle yılmadan mücadele ederek haksız yere cezaevine konulanlara en güzel bayram hediyesini veren milyonları düşününce, bunun doğru olmayacağına karar verdim.

Her ne kadar daha önce yayınlanan söz konusu yazımdaki ağıtta geçen “Bitsin artık kara zulüm, bayram benim neyime” sözleri, yüzlerce öğrencinin cezaevlerine tıkıldığı bu günlerde kendi ruh halimi daha iyi yansıtsa da antidemokratik yargı darbesinin son kurbanları olan Ekrem İmamoğlu ve yol arkadaşlarından, demokrasi darbesinin ilk aşamasında rehin alınan Selahattin Demirtaş ve yol arkadaşlarına kadar tüm siyasi tutsakların bayramlarını kara zulümlere inat kutlamak istiyorum.

Siyasi hesaplarla haksız yere içeride rehin tutulan herkesin serbest bırakılarak aramıza katılacağı gün kutlayacağımız demokrasi bayramı, aynı zamanda bundan sonra tüm inananların aileleri ve tüm sevdikleriyle beraber huzurla ve mutlulukla kutlayacağı bayramlar için verilecek uzun soluklu mücadelede yeni bir merhale anlamına gelecektir inancındayım.

Böyle bir sürece denk gelen Ramazan Bayramı’nın burukluktan öte İmamoğlu nezdinde rehin alınan siyasetçilerle dayanışmaya dönüşmesi adına iki gün önce yayınlanan yazımda önerdiğim, İstanbulluların bayramın son günü çiçeklerini ve bayram kartlarını (Saraçhane gibi) sembolik bir mekana bırakarak bayram kutlaması için Ekrem Başkanlarını ‘ziyaret etmeleri’ güzel bir jest olabilirdi. Böyle bir şey planlanmış olsa da İBB’nin bayram kutlamalarını farklı etkinliklerle Saraçhane’de kutlayacağını ve CHP İstanbul İl Başkanlığının Geleneksel Bayramlaşma törenini Pazartesi günü Saraçhane’ye taşıyacağını öğrenmek sevindirici.

Öte yandan 19 Mart Darbesi’nin hemen ertesinde, sıcağı sıcağına kaleme aldığım başka bir yazımda önerdiğim uzun soluklu imza kampanyasına benzer bir kampanyanın Özgür Özel tarafından Cumartesi günü Maltepe’de dile getirilmesi, barışçıl mücadele sürecinde gerekli sebat, kararlılık ve yaratıcılık konusunda beklenti içinde olan insanlara umut veriyor doğrusu...

Yargı darbesine son verene kadar mücadelenin devam edeceğinin ilan edilmesi ve toplumun her kesiminin bu konudaki kararlı tutumu, hayati önemde sağlık sorunları yaşayan İstanbul muhafızı Mahir Polat başta olmak üzere 19 Mart Darbesiyle rehin alınan herkesin en kısa sürede serbest bırakılmasının en büyük teminatıdır.