Bilmez Hocadan Tarih Tersleri: Yeniden Merhaba

Tarih Tersleri, ara vermeden önce kaldığım yerden, yani Osmanlı-Türkiye anayasa tarihi ve anayasal revizyonlar konusundaki yazılarla devam edecek.

Bir süre için ara verdiğim Tarih Tersleri’ne, bugünden itibaren tekrar başlıyorum.

Öncelikle neden ara verdiğimi yazmam doğru olacaktır.

Bu köşede yazmaya, “Osmanlı-Türkiye Demokrasi Tarihi” bağlamında bazı temel sorunları ve eksiklikleri ele aldığım yazılarla başlamıştım. Nitekim sözünü ettiğim konuda kırktan fazla yazıdan oluşan bir külliyat oluştu.

Bir yayıneviyle yaptığımız görüşme üzerine, 2024 yılının yaz aylarında, bu yazılardaki temel konuları baz alarak ve özellikle bu konudaki çalışmalarım sırasında aldığım daha geniş notlara dayanarak, Osmanlı-Türkiye Demokrasi Tarihi’ni geniş bir perspektifle ve farklı boyutlarıyla ele almak üzere bir kitabın yayın hazırlıklarına başlamıştım. Tarih Tersleri’ne ara verdiğim son üç ayda kitabın yayına hazırlık sürecine yoğunlaştım ve sonucunda bir yıl içinde yayınlanacak iki ayrı ciltlik bir kitap ortaya çıktı.

30 yıldır derslerde ve konferanslarda anlattıklarımı ve değişik mecralarda yazdıklarımı derli toplu olarak genel okuyucunun dikkatine sunma amacıyla hazırladığım “Osmanlı-Türkiye Demokrasi Tarihi” konulu bu kitabın ilk cildinde, daha ziyade zihniyet tarihi bağlamında demokrasinin bu topraklardaki “kökleri”ne odaklandım.

Bu cildin ilk taslağını paylaştığım, bu alanda çalışan/üreten pek çok kişi kitabın yayınlanmasından önce eleştiri ve önerileriyle çok değerli katkılar sundu.

Kitabın aylar süren yayın hazırlığı nihayet tamamlandı ve “Türkiye'de Demokrasinin Hasta Kökleri” başlığıyla yayınlandı.

Lejand’ın yayın yönetmeni sevgili Şener Boztaş’ın sabırlı, titiz ve profesyonel çalışma yöntemi, sonuçta gerçekten içimize sinen bir kitabın ortaya çıkmasını sağladı.

Esasen, bu çalışmaya başlarken asıl meselem, Türkiye’de demokrasinin tarihini yazmak değil, bugün küresel düzeyde yaşanan demokrasi krizinin nedenlerini anla(t)mak üzere, bazı teorik-kavramsal sorgulamalar çerçevesinde krizin kaynaklarına bakmaktı.

Böyle bir genel/küresel çerçeve içinde Osmanlı-Türkiye örneğine odaklanırken, bugünün demokrasi anlayışındaki ve pratikteki sorunlarının kaynağını, köklere dönerek anlayabileceğimize inandığım için, bu ilk ciltte on sekizinci yüzyılın sonundan I. Meşrutiyet (1876-78) dönemine kadarki siyasi düşünce tarihini, daha doğrusu genel anlamda zihniyet tarihini ele aldım.

1876 yılından bugüne kadarki Osmanlı-Türkiye demokrasi tarihindeki başarısızlık hikayesini ise ikinci ciltte, tespit ettiğim sekiz temel sorun üzerinden altı farklı dönüm noktasına odaklanarak ele alacağım.

Geçen hafta yayınlanan kitabımın ana meselesini kısaca ifade edecek olursam, yaklaşık 150 yıllık inişli çıkışlı demokrasi tarihinin düşünsel kaynaklarını ve zihniyet bağlamında köklerini inceliyorum. Bu bağlamda 1876 öncesi dönemde bu coğrafya ve çeperinde ortaya çıkan modern siyasi düşüncede karşımıza çıkan sorunların kaynaklarını ararken, günümüzün artık kurumaya yüz tutmuş demokrasi ağacının köklerinde tespit ettiğim ‘hastalıklar’a dikkat çekmeye çalışıyorum.

Umarım bu kitap, demokrasi krizi konusundaki tartışmalara bir nebze de olsa katkı sunar.

*****

Arkamız Önümüz Sağımız Solumuz Anayasa

Diğer yandan Tarih Tersleri, ara vermeden önce kaldığım yerden, yani Osmanlı-Türkiye anayasa tarihi ve anayasal revizyonlar konusundaki yazılarla devam edecek.

1876, 1921, 1924 ve 1961 tarihli ilk dört anayasada yapılan ve bugüne kadar genel olarak ihmal edilmiş olan anayasal revizyonlar tarihinin özetine ve eleştirel analizine, 1982 Anayasası revizyonları ile devam edeceğim.

Önümüzdeki aylarda Türkiye’de yoğunlaşacağına inandığım anayasa tartışmalarını daha iyi anlayabilmek ve doğru tutum takınabilmek için anayasal revizyonlar tarihiyle ilgili bilgi birikimine sahip olmanın elzem olduğunu düşünüyorum.

Sıkça karşımıza çıkan her derde deva ‘yeni anayasa’ arayışının/anlayışının yol açtığı sorunları anlamak için revizyonlar tarihinde (en az yeni anayasalar kadar) radikal yapısal değişimlere yol açmış önemli revizyonların bilhassa akılda tutulması çok önemlidir.

Yeni anayasa bağlamında ise bugüne kadarki beş ‘yeni anayasa’ örneğinin, içerikleri ile birlikte yapım/hazırlık, onay ve uygulama süreçleri hakkındaki bilgi birikiminin hayati önemde olduğunu elbette unutmamak gerekiyor.

Bu bağlamda anayasalar tarihini ileride detaylı olarak ele almayı umuyorum.

*****

Yeniden merhaba!