Hevsel Bahçeleri Raporu: Canlı türleri endüstriyel tarım riski altında

Hevsel Bahçeleri Raporu: Canlı türleri endüstriyel tarım riski altında
Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Diyarbakır Barosu ve Ekoloji Derneği, Hevsel Bahçeleri'ndeki son duruma ilişkin raporu açıklandı. Raporda, çok sayıda endemik bitki ve canlı türüne rağmen endüstriyel tarıma geçilmesi eleştirildi.

Remzi BUDANCİR


Artı Gerçek - Diyarbakır’da Dicle Nehri kenarında bulunan Hevsel Bahçeleri, tarihten bugüne hem kent için önemli bir yaşam kaynağı hem de yaban hayatının yaşam alanı. Mezopotamya’nın tahıl ambarı olarak nitelendiren Hevsel Bahçeleri, Evliya Çelebi başta olmak üzere birçok seyyahın anlatımlarına konu oldu.

Ancak kent kimliği ve tarihi ile özdeşleşen, 'Cennet Bahçeleri' olarak da nitelendirilen Hevsel Bahçeleri risk altında. Zira Diyarbakır Sur İçi ve surlar gibi tahribata maruz bırakılıyor.

2013'TE DÜNYA MİRASI İLAN EDİLDİ

Hevsel Bahçeleri 2013'te Dünya Mirası listesine girmesi için UNESCO'ya aday gösterilmişti. 2015'te de UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi. Ancak buna rağmen korunması için herhangi bir önlem alınmadığı gibi, tahribat sürdü. Dicle Nehri'nde kurulan kum ocakları, On Gözlü Köprü başta olmak üzere nehir kenarında yapılan işletmeler, örneklerden sadece birkaçı... İktidarın yapılaşmaya ilişkin aldığı kararlar da tahribatı derinleştirdi.

Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Diyarbakır Barosu ve Ekoloji Derneği, Hevsel Bahçeleri'ndeki son duruma ilişkin raporunu, TMMOB Diyarbakır Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Raporda, tarihten günümüze Hevsel Bahçeleri’nin önemi, kent ekonomisi ve sosyal yaşamına katkısı, ekolojik açıdan önemi ile ilgili bilgiler ve tahribata ilişkin tespitler yer aldı.

'HEVSEL’DE ENDÜSTRİYEL TARIMA GEÇİLDİ'

Raporu okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Samet Ucaman, uluslararası sözleşmeler ve kanunlara rağmen söz konusu doğal ve kültürel miras alanlarının onarılamaz tahribatla karşılaştığını söyledi. Hevsel Bahçeleri’nde mısır ekimiyle birlikte endüstriyel tarıma geçildiğini ifade eden Ucaman, bu nedenle geleneksel bahçe alanlarının yapısının yok edildiğini söyledi.

'KURUL ONAYI OLMADAN MİLLET BAHÇESİ YAPILDI'

Millet Bahçesi’nin ve On Gözlü Köprü etrafındaki çevre düzenlemesinin Bölge Koruma Kurulu onayı olmadan yapıldığını hatırlatan Ucuman, “Bölge Koruma Kurulu onayı olmadan surlar ile Hevsel Bahçeleri arasında millet bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi, DSİ tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapılmıştır" dedi.

Ucuman, sözlerine şöyle devam etti: "Taş tahkimatları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere bütün aykırılıklara karşı davalar açılmıştır. DSİ tarafından yapılan tahkimat daha sonra durdurulmuş, On Gözlü Köprü çevre düzenlemesinin aykırılıkları mahkeme kararıyla onaylanmış ve düzenleme kaçak duruma düşmüştür. Tarihi On Gözlü Köprü ve çevresi tamamen işgal edilmiş ve bu işgal Hevsel Bahçeleri içine yayılmıştır. Kayyımlar kentliden, kent tarihinden ve kültüründen bağımsız, kanunları hiçe sayarak Hevsel Bahçelerinde rekreasyon alanları yaratma girişimlerinde bulunmuş, dünya mirasını yok etmeye çalışmıştır."

189 KUŞ TÜRÜ YAŞIYOR

Hevsel Bahçeleri çevresisin 607 flora ve 635 fauna bileşenini barındıran zengin bir yaşam döngüsüne sahip olduğunun belirtildiği raporda, Hevsel’in 189 kuş türü, endemik Fırat Kaplumbağası, Dicle Güzeli kelebeği yanı sıra tilki, su samuru, sincap, çok sayıda böcek ve sürüngen için uygun kalıcı ve geçici bir yaşam alanı sağladığı bilgisi yer aldı. Hevsel ve Dicle nehirlerinde yaşayan canlıların ayrıntılı bir şekilde yer aldığı raporda, devam eden tahribat başlıklar halinde sıralandı.

UNESCO KARARINDAN SONRA YÖNELİM OLDU

Raporun “Biyoçeşit üzerindeki etkiler” başlığında insanların Hevsel Bahçeleri üzerindeki olumsuz etkisi ele alındı. Nehrin batı kesiminin uzun bir zaman boyunca rağbet görmediği, çok küçük çiftçilerin tarlalarda mütevazı parseller içerisinde tarım yaptığı bir alan olduğu bilgisinin yer aldığı raporda, UNESCO’nun Hevsel alanını surlara birlikte kültürel peyzaj alanı olarak nitelendirmesinden sonra tüm dikkatlerin buraya çekildiği aktarıldı. Vadideki beşeri faaliyetlerin sadece belirli türlere değil, yaşam alanın tümüne yönelik tehdit teşkil ettiğinin vurgulandığı raporda, tahribat ve tahribata neden olan uygulamalar başlıklar halinde sıralandı.

NEHRİN BİR BÖLÜMÜ DERE STATÜSÜNE ALINDI, TAHRİBAT ARTTI

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2015’ten sonra Hevsel Bahçelerinin bulunduğu alandan bazı parselleri imara açmak istemişti. Ancak bu girişim şimdilik durmuş gibi. Bununla birlikte, On Gözlü Köprü başta olmak üzere, Hevsel Bahçelerinin bulunduğu alanda Nehir Boyu kafe, restoran gibi birçok işletme açıldı.

Ayrıca nehir yatağında sayısız kum ocağı da bulunuyor. Hem işletmeler, hem de kum ocakları nehir kıyısını tahrip etmiş durumda. Raporun, kıyı boyunca yaşanan tahribata ilişkin bölümü dikkat çekici. Bu tahribatın nedeninin “Dicle nehrinin statüsüz” olmasına dayandırıldığı rapora göre, Dicle'nin bir bölümü 2013 yılında Resmi Gazete'de yayımlanan kararla, Nehir Statüsü'nden çıkarılarak dere statüsüne alındı. Bu alan, Nehir Statüsü'nde olması durumda Kıyıları Koruma Kanunu uygulanacağı için ısrarla bu statüye alınmıyor.

Raporda, nehrin Bismil ilçesine kadar olan 63 kilometrelik kısmının bu statüden muaf tutulduğunun belirtilen kısım şöyle: "Nehir statüsüne alınmasıyla beraber mevzuat kapsamında kıyı kenar çizgileri çizilecek. Kıyı kenar çizgisi belirlendiğinde o sınırda herhangi bir işlem yapılamaz. Ama dere olduğunda bütün bunlar devre dışı kalıyor. Kıyı kenar çizgisi tespit edilen yerlerde kum ocağı dahil her türlü faaliyet yasak. Özellikle şu anda Dicle Nehrinde ciddi anlamda kum alımı söz konusudur. Kıyı kenar çizgisi belirlendiğinde ana suyun aktığı yatakta kum ocağından, belli bir takım kirletici tüm faaliyetlere yasal olarak herhangi bir ruhsat verilmez. On Gözlü Köprü civarı nehir kıyı koruma bandı resmiyette olmadığı için yapılaşmaya açılabilmiş, nehir kıyı şeridi çay bahçeleri tarafından işgal edilmiştir."

AĞAÇLAR SÖKÜLDÜ, SURLARIN DİBİNE BETON DÖKÜLDÜ

Raporun "Yapılaşma, Kültürel ve Sosyal Etkinlikler" başlığında ise işletmelerin yarattığı olumsuz etkiler yer alıyor. Kentsel yerleşim alanlarının genişlemesi, nehir kıyısı ve civarının lokanta, piknik amaçlı kullanılmasının doğanın insan ihtiyaçlarına yönelik dönüşümüne yol açtığı belirtilerek, bunun çevre ve biyoçeşitlilik üzerinde doğrudan olumsuz etkilere neden olduğu vurgulandı.

Bir diğer başlık, 'Kanal Yapımı ve Diyarbakır Surları dibinde yapılan Millet Bahçeleri' ile ilgili. Restorasyon yerine yetkili kurumların “Dicle Nehri Islah Projesi” adı altında nehrin 21 kilometrelik kısmını ağır iş makinalı çalışmalarla kanal içine almaya giriştiklerinin belirtildiği raporda, yaratılan tahribata ilişkin şu tespitler yer aldı:

- Silvan Köprüsü ile On gözlü Köprü arasında, Hevsel Bahçesinin bulunduğu alanın UNESCO Dünya Kültür Mirası olduğunu gözetilmedi. Kültürel Miras Etki Değerlendirme raporu alınmadan bu alanda doğrudan çalışmalar yapıldı. 4 kilometrelik bir hat boyunca kanal yapılarak alan tahrip edildi. Beton ve taş istinat duvarları yapıldı. Canlıların habitatları olan kumul ve sazlıklar yok edildi. Nehir tabanı adeta ütülendi. Millet Bahçesi yapımı adı altında doğal bahçeler ve küçük üreticiler alandan çıkarıldı, ağır iş makinalı çalışmalar yapılarak ağaçlar söküldü. Alana yabancı ağaçlandırma ve çimlendirme yapıldı. Surların dibine beton dökülerek, kırsal peyzaj niteliğinde olan bu alana kentsel peyzaj uygulandı. Alanın otantikliği, özgünlüğü ve bütünlüğü tahrip edildi.

AĞAÇ KESİMİ, BATAKLIK VE SAZLIKLARIN YOK EDİLMESİ

- Dicle Nehri Arazi Islah Projesi adı altında yapılan kanal projesi ile nehir kıyı bandındaki bütün bitkiler tıraşlanıp yok edildi. Islah etme bahanesiyle nehir yatağı ağır iş makineleriyle kazıldı, nehir içindeki canlı türleri ev bu alanda yer alan, aynı zamanda bir çok canlıya ev sahipliği yapan sazlıklar ve bataklık yok edildi. Dicle Üniversitesinde binlerce ağaç kesildi. Son yıllarda monokültür tarzında mısır tarımı yapmak amacıyla ÜNESCO koruma alanında bulunan yüzlerce dönümde ağaç kesimi devam etmektedir.

HEVSEL’DE ENDÜSTRİYEL TARIM

- Tarihsel gelişim sürecinde küçük alanlarda yapılan geçimlik aile çiftliği yerine son zamanlarda endüstriyel mono kültür (tek çeşit ürüne dayanan tarım ) tarımı usulüyle mısır ekimi yapılmaya başlanmıştır. Küçük bahçelerin sınırlarındaki ağaçlar kesilmekte ve büyük parseller halinde tek tip ve toprağı kirleten, yoran aşırı gübre ve kimyasallara bağlı hibrit tohumlarla tarım yapılmaya başlanmıştır. Mısır hasadı sonrası tarlada birkaç kere çıkarılan yangınlar nedeniyle alanda yaşayan canlı türleri ve yavruları ölüme terkedilmektedir. Vahşi sulama ile mısır ve pamuk üretiminde kullanılan gübre ve zirai ilaçlar (insektisitler, fungusitler ve herbisitler) Dicle nehir suyunun fiziksel ve kimyasal özelliklerinin değişmesine yol açar. Başta balıklar olmak üzere tüm sucul yaşamlar tehlike altında.

HES VE BARAJLAR VE KİRLİLİK

- HES ve Barajlar nehir ekosistemlerini değiştirerek canlılar üzerinde geri dönüşümmüşüz etkilere neden olacaktır. Barajlar ekosistem çeşitliği açısından en büyük tehditlerden birini oluşturur. Dicle nehrine çok ayıda küçük yerleşim birimlerinin ve kısmen de sanayi tesislerinin atıkları akmaktadır. Tarihi On Gözlü Köprü çevresinde yoğunlaşan kafelerin katı ve sıvı atıkları da nehri sürekli kirletmektedir. Hevsel'den üreticilerin çekilmesi ile birlikte piknikçiler, uyuşturucu bağımlıları tarafından ziyaret edip atıklarını da alanda bırakmaktadır.

KUM OCAKLARI

- Kumullar, Dicle ve Fırat nehir sistemine özgü olan Fırat Kaplumbağası için yumurtlama ve yavruların korundukları yegane habitatlardır. Kum ocaklarının faaliyetleri Fırat Kaplumbağası üzerinde en önemli tehditlerden biridir. İş makinalarıyla nehrin tabanının kazılarak kum çekilmesi nehir yatağında yapının bozulmasına, su kirliliğine ve su canlılarının yaşam kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Dicle boyunca özellikle Bismil’in Kuzeyinde yer alan hatta çok sayıda ruhsatlı veya ruhsatsız kum ocağı bulunmaktadır. Bu kum ocakları uzun yıllardan beri nehir kıyı ekosistemi üzerinde büyük baskı oluşturmaktadır. Normal şartlarda bu işletmeler belirli bir süre için işletip kapatıldıktan sonra alanda restorasyon çalışmaları yapılması gerekirken, Dicle boyundaki kum ocaklarının açtığı alanlar olduğu gibi bırakılmaktadır.

Öne Çıkanlar