Hopa'da yaşam nöbeti polis engeline rağmen sürdü: 'Hepimiz birer Reşit Kibar olmak zorundayız'

Reşit Kibar’ın katledilmesinin ardından Hopa'da başlatılan yaşam nöbeti sürüyor. Polisin engellemesine karşı yapılan açıklamada, Hepimiz birer Reşit Kibar, Metin Lokumcu olmak zorundayız. Başka türlü bu ormanları, bu dereleri koruyamayız" denildi.

ARTVİN - Hopalılar, doğa savunucusu Reşit Kibar’ın katledilmesinin ardından başlatılan yaşam nöbeti için her hafta olduğu gibi bu hafta da Hopa Parkı'nda toplanarak, "Reşit için adalet’ sloganlarıyla Cumhuriyet Meydanına yürümek istedi. Ancak polis barikat kurarak yürüyüşü engellemeye çalıştı.

Yaşanan arbedenin ardından polis barikatı kaldırıldı.

'MADEN ŞİRKETİNİN KÂR HIRSI REŞİT KİBAR'IN ÖLÜMÜYLE SONUÇLANDI'

Hopalılar adına basın açıklamasını okuyan Atakan Asılbay, şunları söyledi:

"3 Eylül tarihinde Cankurtaran'da maden arama faaliyetlerine zeminini hazırlamak için mesire alanı projesi adı altında yapılmak istenen doğa katliamına karşı tepki gösteren arkadaşlarımıza ateş açılmış, iki arkadaşımız yaralanmış ve Reşit Kibar arkadaşımız aramızdan alınmıştır.

Devamında yaşanan katliamın azmettiricileri yakalanıp adalet karşısına çıkarılacağına, yanı başında yaşanan katliama tepki gösteren Dursun Ali Koyuncu arkadaşımız tutuklandı ve halen tutuklu. Bir maden şirketinin kâr hırsının bir insanın ölümüyle sonuçlandığı, esas sorumlular ve azmettiricilerin serbest bırakıldığı, arkadaşlarımızın tutuklandığı ve gözaltı işlemleriyle sistematik bir biçimde ifadeye çağrılarak suç organizasyonun üzerinin örtülmeye çalışıldığı bir sürece tüm bölge halkı olarak tanıklık etmekteyiz."

'TÜM SORUMLULAR HESAP VERSİN'

Reşit Kibar'ın öldürülmesinde sorumluluğu olanların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini dile getiren Asılbay, "Daha önce defalarca hatırlattık yine hatırlatalım. 3 Eylül tarihinde doğrudan tetiği çeken Muhammet Ustabaş tutuklanırken ruhsatlı tabancanın sahibi Fikret Merttürk adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bizler Reşit Kibar’ın katledilmesinin tek sorumlusunun sadece tetiği çeken değil, emri veren Fikret Merttürk ve Yapı Soy firması sahibi Yunus Merttürk olduğunu, suç duyurularımızı işleme koymayan yargı olduğunu, memleketin dört bir yanını maden sahasına çeviren iktidar ve temsilcileri olduğunu söyledik. Türkiye’nin dört bir yanında tüm sorumluların hesap vermesi için mücadele sözümüzü büyüttük" diye konuştu.

'TALAN VE YAĞMANIN KİMLERİN ÇIKARI İÇİN YAPILDIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ'

Hopa'da yaşam savunucularına yönelik gözaltı ve tutuklamalara dikkat çeken Asılbay, şunları söyledi:

"Reşit Kibar'ın ölümümde sorumluluğu olanların hesap vermesi gerekirken, doğasını ve yaşamını savunan arkadaşlarımız Dursun Ali, Mutlu ve Yıllar tutuklandı. Dursun Ali apar topar Kars Cezaevi'ne sürgün edildi. Verilen mücadelenin haklılığını bilenler bu tutuklamalarla, gözaltılarla, dedikodularla, tetikçi medya ile mücadele sürecini yavaşlatmayı, halka gözdağı vermeyi hedefliyor.

Son zamanlarda sözde gazetecilik yaptığını iddia eden aslında mücadelemizi karalamak için her türlü gazetecilik ilkelerini çiğneyen menfaatçilere sesleniyoruz. Haklı mücadelemizin önündeki arkadaşlarımızı kirli haberlerinizle yıpratamazsınız. Onlar bin türlü kurnazlıkla mücadelemizi yıpratmaya çalışıyorlar. Oysa bizler, ormanları, doğayı yaşamı savunmak suç değil biliyoruz. Reşit Kibar’ın katlinin sorumluların hesap verilmesini istemek suç değil biliyoruz. Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz."

'ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ BİR AVUÇ SERMAYEDARA PEŞKEŞ ÇEKTİRMEYECEĞİZ'


Doğa katliamlarına değinen Asılbay, şöyle devam etti:

"Artvin'de Cerattepe'nin kalbini söken, İşkencedere Vadisini talana açan, Akbelen'i yağmalayan, HES'lerle JES'lerle derelerimizi kurutan, maden faaliyetleri ile sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların kârlarına kâr katması için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılıyor, biliyoruz.

Bu mücadele yaşamlarımıza sahip çıkma mücadelesi biliyoruz. Doğamızın ve kentlerimizin yağmalanmasının karşısında bize dayatılan ölüm düzeninin karşısında ağaçlarımızı, ormanlarımızı, doğamızı savunmak, mücadeleyi büyütmek dışında bir yolumuz yok biliyoruz.Bugün Cankurtaran'a göz dikenler, yarın Arhavi'ye ve Cerattepe'de yeniden göz dikecek olanlardır. Bu saldırı hepimizin yaşam alanlarına saldırıdır. Karadenizin büyük bölümünü maden sahası olarak gösterenler de bilsinler ki, bu dağlar, bu sular, bu ağaçlar bizim çocuklarımıza mirasımızdır.

Yaşam hakkımızı, çocuklarımızın geleceğini bir avuç sermayedara peşkeş çektirmeyeceğiz. Ormanları, doğayı, yaşamı, kamuyu yağmalayanlar; Reşit Kibar’ın katlinin sorumluları da suçlarını biliyorlar. Karadeniz’i ve memleketin dört bir yanını sermayeye peşkeş çekenler, Artvin’in ve memleketin dörtte üçünü maden sahasına çevirenler, doğamıza çöken sermeye şirketleri ve arkasını yasladıkları sermaye temsilcileri, sermaye iktidarı suçlarını biliyor."

'TEK BİR AĞACIN KESİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ'

Mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Asılbay, "Halkın öfkesinden korkuyorlar. Onların kârlarına kâr katan, bizim ölümümüze neden olan bu düzeni daim kılmak için gözaltılarla, tutuklamalarla saldırıyorlar. Mücadelemizi durduramayacaklar. Dün katilleri yargı tarafından cezasız bırakılan Metin Lokumcu hocamıza sözümüz, Reşit Kibar’a sözümüz olsun derelerimiz özgür akacak, tek bir ağacın kesilmesine izin vermeyeceğiz.Yine Dursun Ali’nin sözlerini tekrar ediyoruz; Reşit abiler var olduğu sürece bu toprakları emperyalistlere, sermayedarlara, şirketlere teslim etmeleri o kadar kolay olmayacak. Hepimiz birer Reşit Kibar olmak zorundayız. Başka türlü bu ormanları koruyamayız. Hepimiz Metin Lokumcu olmak zorundayız. Başka türlü bu dereleri koruyamayız" dedi.

'DURSUN ALİ KOYUNCU SERBEST BIRAKILSIN'

Asılbay, Hopa halkının taleplerini de şöyle sıraladı:
- Cankurtaran Orman Alanı, 'Reşit Kibar Ormanı' ilan edilsin.
- Artvin'in doğa ve yaşam alanlarını talana açan tüm ruhsatlar iptal edilsin
- Tutuklu arkadaşımız Dursun Ali Koyuncu serbest bırakılsın
- Reşit Kibar'ın ölümünde sorumlu olanlar tutuklansın. (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar