Kürt illerinde hava kirliliği alarm veriyor: 'Halk yoksul, kömür kalitesiz'
Zelal Sahidenur SARİ
VAN - Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) her yıl düzenli olarak hazırladığı 'Kara Rapor'un altıncısı yayınlandı. Rapora göre hava kirliliği sonucu gerçekleşen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha fazla. Temiz hava politikalarıyla Türkiye’de 68 bin 440 kişinin ölümünün önüne geçilebilirdi. Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre kirli hava soluyor.
KÜRT İLLERİ HAVA KİRLİLİĞİNDE İLK SIRALARDA
Rapora göre havası en kirli il Hakkari. İlde PM2,5 (ince partikül madde) ortalaması 73.81 ve hava kirliliği kaynaklı ölüm oranı yüzde 38.8. Hakkari'yi yüzde 59.39 ile Batman, yüzde 51.79 ile Şırnak, yüzde 51.78 ile Muş, yüzde 50.26 ile Malatya, yüzde 41.40 ile Iğdır, yüzde 40.42 ile Ağrı, yüzde 39.06 ile Antep, yüzde 37.98 ile Bingöl ve yüzde 37.08 ile Denizli takip ediyor. Kirlilikte ilk onda olan illerin neredeyse tamamının Kürt illeri olması dikkat çekiyor.
'KÖMÜR KULLANIMI CİDDİ BİR HAVA KİRLİLİĞİ YARATIYOR'
Raporu Artı Gerçek'e değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası Van İl Temsilcisi Rezzan Orhan, "Yoğun şehirleşme, şehirlerin yanlış yerleşmesi, motorlu taşıt sayısının artması, düzensiz sanayileşme, kalitesiz yakıt kullanımı, topoğrafik ve meteorolojik şartlar gibi nedenlerden dolayı büyük şehirlerimizde özellikle kış mevsiminde hava kirliliği yaşanabiliyor. Bu da ısınmada kullanılan katı yakıtlardan kaynaklanıyor. Bölgede çoğunlukla ısınma için kömür kullanılıyor. Kömür ciddi bir hava kirliliği yaratıyor" diye konuştu.
'HAKKARİ'DE HEM COĞRAFYA HEM KATI YAKITLAR KİRLİLİĞİ ETKİLİYOR'
Hakkari'nin havası en kirli il olmasına değinen Orhan, "Hakkari’de kış aylarında ısınma amaçlı kullanılan katı yakıtların oluşturduğu kirletici emisyonlar yoğun bir kirliliğe sebep oluyor. Özellikle Hakkari merkezin etrafının dağlar ile çevrili bir coğrafyada yer alması nedeniyle oluşan hava emisyonları Hakkari üzerinde kalıyor ve yeteri kadar seyrelme gerçekleşmiyor” dedi.
'EKONOMİK KRİZ NEDENİYLE HALK UCUZ KÖMÜRE YÖNELDİ'
Kömür fiyatlarındaki artışın da halkı ucuz ve kalitesiz kömür kullanmak zorunda bıraktığını dile getiren Orhan, "Kış mevsiminin başlamasıyla kömür kullanımı arttı. Bu yıl yerli kömürün tonu 4 bin 500 TL, ithal kömürün fiyatı ise 8 bin TL’den satılmaya başlandı. Geçen yıla oranla iki katı artan fiyatlar ekonomik krizle de birlikte yurttaşları zorluyor. Halk arasında 'yardım kömürü' olarak adlandırılan Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından dağıtılan kömürler de kullanılıyor. Hakkari’deki hava kirliliğinin esas kaynağı ısınma. Bu konuda halkın bilinçlendirilmesi önemli. Fakat bilinçlendirmenin ötesinde burada yaşayan halkın ekonomik durumu ortada. Halk yoksul. Bu nedenle kalitesiz kömür yakmaya mecbur bırakılıyorlar. Öncelikle bunun değişmesi gerekiyor. Hava kirliliğinin azaltılması ya da uzun vadede önlenmesi gerekiyor" diye konuştu.
'MEME KANSERİNDEKİ ARTIŞ HAVA KİRLİLİĞİYLE BAĞLANTILI'
Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerinde de dikkat çeken Orhan, "Hava kirliliği son yıllarda artan ölümlerde büyük etkiye sahip. Genç yaşta ve artan sıklıkla görülen meme kanserinin hava kirliliği ile ilişkisini ortaya çıkaran bilimsel araştırmaların sayısı giderek artıyor" dedi.
‘HAVA KALİTESİ İLE İLGİLİ YÖNETMELİK HÂLÂ YÜRÜRLÜĞE GİRMEDİ’
Orhan, alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:
"Enerjide fosil yakıtlara bağımlılık hızla azaltılmalı. Bölgede kömür kullanımının sona erdirip doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılmalı. Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli. PM2,5 (partikül madde) için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı. Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı. Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli. Türkiye’de Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nin yerini alması beklenen ve üç yıldır taslak olarak bulunan Dış Ortam Hava Kalitesi Yönetmeliği hâlâ yürürlüğe girmedi. Taslak değişmeden yayınlanırsa ulusal mevzuatta PM 2,5 için ilk kez bir sınır değer tanımlanmış olacak. Ancak taslaktaki PM2,5 sınır değeri, DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3 ’ün tam 5 katı, yani 25 μg/m3 olarak öngörülmüş durumda."