Fidan: SDG'ye askeri müdahale öncelikle Şam'daki yeni yönetimin konusu

Fidan: SDG'ye askeri müdahale öncelikle Şam'daki yeni yönetimin konusu
Al Jazeera'nın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı, 'SDG sorununu HTŞ'nin çözmesi halinde Ankara'nın askeri müdahalesine gerek kalmayacağını' söyledi. Türkiye'nin Suriye'den çekilme şartlarını açıklayan Fidan bölge ülkelerine ve ABD'ye mesajlar verdi.

Artı Gerçek - Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'de cihatçıların şemsiye örgütü, Kaide bağlantılı, BM terör örgütleri listesindeki Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) yönetimi ele geçirmesinin yol açtığı gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, Türkiye'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) askeri operasyon yapacağı iddialarına ilişkin soru üzerine, Şam'da yeni yönetim döneminin başladığına dikkat çekerek, “Bu, şu anda birincil olarak Şam'daki yönetimin konusudur. Onlar bu konuyu değerlendirdiklerinde gereğini yapacaktır. Bizim müdahil olmamıza gerek olmayacaktır" dedi. Yeni yönetimin Suriye'de tamamen kontrolü ele alması gerektiğini belirtti.

ÖZERK KÜRT BÖLGESİ SORUSU: 'SURİYE HALKI ADINA KONUŞAMAM'

Fidan, "Türkiye açısından bakıldığında, Suriye'de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bunu bir tehdit olarak mı algılar" sorusuna şu yanıtı verdi: "Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni, hem Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim: Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen, herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz. Hiç kimse rahatsız edilmemeli, şehirlerini, köylerini terk etmek zorunda bırakılmamalı. Başka yere göçe zorlanmış olanlar, tekrar memleketlerine dönebilmeli. Sözün özü, başta siviller olmak üzere Kürtler de asli memleketlerinde yaşamalı."

TÜRKİYE'NİN SURİYE'DEN ÇEKİLME ŞARTLARI

Fidan, "Türkiye'nin Suriye'deki Türk askeri varlığının iki hedefi bulunduğu, birincisinin Türkiye'ye daha fazla kitlesel göçü engellemek, ikincisinin terörle mücadele olduğunu" anlatarak "Türkiye'nin bu iki mesele çözüldüğü takdirde Suriye'de durması için herhangi bir sebebi kalmayacağını, halihazırda bu yönde doğru adımların atıldığını, Suriye'deki durumun gidişatının görülmesi için zaman verilmesi gerektiğini" dile getirdi.

HTŞ HÜKÜMETİNDEN BEKLENTİLER

Fidan, Şam'daki yeni hükümetten beklentileri şöyle sıraladı:

"Yeni yönetimi başta IŞİD ve PKK olmak üzere terör gruplarıyla işbirliği içinde görmek istemiyoruz. Komşu ülkelere herhangi bir tehdit oluşturmalarını istemiyoruz. Azınlıklara, Hristiyanlara, Alevilere, Ezidilere, Türkmenlere, Kürtlere kötü davranmalarını istemiyoruz. Kapsayıcı bir hükümet kurmalarını, ülkenin toprak bütünlüğünü, siyasi birliği ve egemenliği sağlamalarını istiyoruz. Bunlar herkesin üzerinde mutabık kaldığı ilkeler. Bence bu ilkeler üzerinde mutabık olan tüm tarafların, Şam hükümetine bu ilkeler doğrultusundaki beklentilerini iletmesi lazım."

'HTŞ'NİN TAARRUZ BAŞLATACAĞINDAN HABERDAR DEĞİLDİK'

Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki muhaliflerin büyük taarruz başlatacağından haberdar olmadığını savundu: "Malumunuz, uzun zamandır özellikle HTŞ'nin böyle bir niyeti olduğundan haberdardık. Ancak bizim tutumumuz ve temel kaygımız, temelde iki meseleye odaklanmış durumdaydı: Suriye'deki daha büyük istikrarsızlık neticesinde daha büyük göç akını yaşanması ve terör risklerinin artması. Rejimin, özellikle son iki-üç yıldır iyice zayıfladığını biliyorduk. Muhalif güçlerin kuzeyden yapacakları ani bir askeri harekatın bir şekilde başarılı olacağının farkındaydık... Ancak son hadisede Şam’a doğru harekete geçmelerinin ardından, bize düşen durumu kontrol altında tutmak ve işin salimen sonuçlanmasını sağlamaktı. Bu nedenle diplomatik adımların ve çabaların özellikle önemli olduğunu düşündük."

'TÜRKİYE'NİN TAHAKKÜM PEŞİNDE OLDUĞU İZLENİMİ DOĞMASIN'

Fidan, son gelişmelerle birlikte Türkiye'nin bölgedeki sorumluluğunun arttığını, Suriye'de yeni kurulan hükümete teknik yardım sağlanması yönünde elinden geleni yapması gerektiğini Suriye'de devlet kurumlarının tamamının çökmüş vaziyette olduğunu söyledi.

Fidan, Türkiye'nin nüfuzunu Suriye'ye halkına daha fazla yardım ve işbirliği için kullanmak istediğini dile getirerek, bölge ülkelerine şu mesajı gönderdi: "Türkiye'nin Suriye'de herhangi bir tahakküm peşinde olduğu tarzında bir izlenim doğmasını istemiyoruz. Biz Suriye'de, diğer kardeş ülkeler ve uluslararası aktörlerle birlikte çalışmak istiyoruz. Bölgedeki bazı ülkelerin geçmişte yaptıkları hatayı tekrarlamak istemiyoruz. Tahakküme kalkışmak, her şeyden önce Suriye halkına karşı saygısızlık olur. İkinci olarak da hiçbir ülke Suriye'nin sorunlarını tek başına çözemez. Bu nedenle hep birlikte çalışmamız gerekiyor. Türkiye'nin kalkınma ve siyasi istikrar meselelerinin çözülmesi hususunda, komşuları başta olmak üzere Irak, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerle birlikte çalışması gerekiyor."

'NE TÜRK TAHAKKÜMÜ NE FARS TAHAKKÜMÜ NE DE ARAP TAHAKKÜMÜ'

Fidan, "Suriye’yi yönetecek gücün Türkiye'yle olduğunu söylemek doğru olmaz mı" sorusunu şöyle yanıtladı: "Biz asla böyle bir şey istemeyiz. Bölgemizde yaşananlardan hepimizin büyük dersler çıkardığına inanıyorum. Tahakküm kültürü bölgeyi mahvetti. Dolayısıyla ne Türk tahakkümü, ne Fars tahakkümü, ne de Arap tahakkümü olmalı. Hep birlikte işbirliğini esas almalıyız."

TRUMP'A YANIT: 'ELE GEÇİRME TANIMLAMASI HATA'

Fidan, ABD'de 47. Başkan seçilen 45. Başkan Donald Trump'ın Suriye'deki iktidar değişikliğinde Türkiye'nin rolüne ilişkin iddialarına, "Bu, ele geçirme olarak tanımlanamaz. Suriye'de yaşanan hadiseyi bu şekilde tanımlamak ciddi bir hata olur. Suriye halkı açısından bu bir ele geçirme değil. Yaşanan şey, Suriye halkının iradesinin yönetimi ele alması, orada kontrolü ele almış olmasıdır" yanıtını verdi.

'SDG YÜZÜNDEN ABD İLE ÇATIŞMADAN YILLARDIR KAÇINIYORUZ'

Fidan SDG'nin "Türkiye için önemli bir tehdit" oluşturduğunu söyleyerek "Bölgedeki dengeler bozulsun istemiyoruz. Ancak ulusal çıkarlarımızı gözetmek ve korumak zorundayız. ABD ile bu konudaki görüşmelerimiz sürüyor” dedi. "ABD'nin SDG politikası değişmezse, ABD ile özellikle de iktidara gelecek Trump yönetimiyle çarpışma rotasına girilir mi" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"İşte bu tam da bizim yıllardır kaçınmaya çalıştığımız şey. Bir yandan terör tehdidiyle mücadele ettik, diğer yandan da ABD ile karşı karşıya gelmemeye özen gösterdik. Bu amaçla Suriye'deki Amerikan güçleriyle bir çatışmasızlık mekanizması kurduk. Böylece terörle mücadele, istihbarat ve askeri operasyonlarımızı yürütürken aynı zamanda Amerikalılarla çatışmasızlığı sağladık. Yani diplomatik ve askeri açıdan zorlu bir işti, ama şu ana kadar buraya getirdik, ama her zaman büyük bir çatışma riskini göze alarak, çünkü onların orada varlığı var, bizim de orada varoluşsal tehdidimiz var. Dolayısıyla şu an her iki taraf da bu sorunun farkında. Buna uygun adımlar atıyoruz. Başkan Trump ilk döneminde bu politikalardan vazgeçilmesi için birkaç kez talimat vermişti, ama maalesef o zaman kimse onu dinlemedi."

Fidan, ABD'nin Türkiye’den SDG''ye karşı büyük saldırı başlatmaması talebinde bulunduğu iddialarına yönelik, "IŞİD'e karşı operasyonların aksamaması konusunda hep bir vurgu var. Ancak bizden, kendimize yönelik terör tehdidini ele almamamızı isteyemezler. Zaten böyle bir şeyi dinlemeyiz. Bunu yapamazlar" dedi. Başka bir yol bulunması gerektiğini, Türkiye'nin operasyonlara devam edeceğini söyledi. (AA)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar