Merkel’in anı kitabında Erdoğan da var: 'Bir resim bin kelimeye bedeldir'
Artı Gerçek - Almanya'da 2005-2021 arasında başbakanlık yaparak siyasi tarihe damga vuran Angela Merkel’in anılarını anlattığı kitabı, basına verilen alıntıların ardından bugün yayımlandı. 30’dan fazla ülkede aynı anda satışa sunulan kitap, "dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü kadın siyasetçisi" ile uzun yıllar boyunca en yakın danışmanı ve asistanı olan Beate Baumann tarafından birlikte kaleme alındı.
"Freiheit. Erinnerungen 1954–2021" (Özgürlük. Anılar 1954–2021) adını taşıyan 736 sayfalık kitap, Merkel’in eski Doğu Almanya’da geçen çocukluğundan başlayıp 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla dinamizm kazanan siyasi kariyerine ve Almanya Başbakanı olduktan sonra dünya liderliği dönemine kadar olan süreci kapsıyor.
Hem Almanya hem dünyanın yakın tarihine ışık tutan kitap, Almanya’nın küresel finansal kriz, Avrupa’nın borç ve göç krizleri ile Kovid-19 pandemisi gibi kritik dönemlerde nasıl yönetildiğini ve bu süreçlerdeki kararlarının perde arkasını ayrıntılı şekilde anlatıyor. Merkel'in eski ABD Başkanı Barack Obama, onun halefi Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkileri de kitapta geniş yer buluyor.
Angela Merkel’s Memoirs: Freiheit’ And Initial Reactions – Book Review https://t.co/mXzPbrTuuf
— Eurasia Review (@EurasiaReview) November 25, 2024
3 yıl önce siyaseti bırakan Merkel, kitabında, göreve başladığı 2005’ten sonra tam 12 kez ziyaret ettiği Türkiye ve uluslararası toplantılar dahil sayısız kez biraraya geldiği Erdoğan’a uzun bir bölüm ayırmış. Kitabın 528’inci sayfasından itibaren özellikle 2015 yılındaki göçmen krizi sonrasında Erdoğan’la temaslarını ve anılarını anlatmış.
'GÖÇMEN SORUNUNDA BİRLİKTE ÇALIŞMANIN KARŞILIĞINDA VİZE SERBESTİSİ'
25 Eylül 2015’de New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda Erdoğan’la görüşmesinde göçmenler konusunda ortak bir çalışma grubu kurma kararı aldıklarını anlatan Merkel, 18 Ekim 2015’de İstanbul’a gelip Cumhurbaşkanı’nın yanısıra dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile buluştuğunu, o toplantılarda göçmen kriziyle ilgili eylem planı hazırladıklarını belirtiyor. "Erdoğan için göçmen sorununda birlikte çalışmanın karşılığında vize serbestisi çok önemli bir meseleydi" gözlemini aktarıyor.
YILDIZ SARAYI'NDA TAHT POZU: 'BUNLAR HARİKA'
İstanbul ziyaretinin Yıldız Sarayı’ndaki bölümünün Almanya’da tepkilere neden olduğunu belirten Merkel, şöyle bir manzara çiziyor:
"İstanbul ziyaretim sert şekilde eleştirildi. Bundan iki sandalye, daha doğrusu iki altın taht sorumluydu. Birine Erdoğan oturdu, diğerine ben oturdum. Sadece fotoğrafçıların kesit almaları için değil, sohbetimiz sırasında da bu koltuklarda oturduk. 'Bunlar harika' diye düşündüm, ancak bunun dışındaki duruma odaklanmadım. Bunun yerine içerik açısından neyi başarmak istediğime odaklandım."
TAM DA GENEL SEÇİM ÖNCESİ
"Ama sonradan 'Bir resim bin kelimeye bedeldir' şeklinde, Erdoğan'ın karşısında sarayında hükümdar karşısında gibi sindiğim ve gerekirse onun önünde diz bile çökebileceğim yazıldı. Türkiye ile daha fazla sığınmacıyı bizden uzak tutabilecek bir anlaşma imzalamak üzereydik. Daha da kötüsü, ziyaret Türkiye'deki parlamento seçimlerinden iki hafta önce gerçekleştiği için, ziyaretimi Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'ne seçim yardımı sağlamak için kullanmakla da suçlandım."
'KADİR KIYMET BİLMEZLER'
“Eleştirileri terbiyesizce, kısmen sahtekarca buldum. Bir yandan sağdan sola politikacılar, haklı olarak Ege, Yunanistan, Balkan rotaları, Avusturya üzerinden Kuzey Avrupa'ya doğru sığınmacı hareketlerini kontrol edebilmek için elimden gelen her şeyi yapmam gerektiğini söylüyordu. Diğer yandan 'Ankara'daki otokratla işbirliği yapma, eğer yapacaksan seçimlere daha uzak bir zamanda olsun' diyordu. Bu, ucuz bir tutumdu. Haritaya ve Ege'deki gerçeklere bakıldığında, gelişmeleri düzenlemenin ve kontrol etmenin ancak Türkiye ile mümkün olduğu, gecikmeye yer olmadığı görülüyordu. Geriye kalan her şey bir yanılsamaydı ve ben yanılsamalara teslim olmadım."
'O ANLAŞMADAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY DURDURAMAZDI'
"Denizde kaçakçılara karşı hiçbir tutarlı eylem, iç sınırlarımızda hiçbir yoğun kontrol ve gözetleme, bazılarının inandığı gibi hiçbir yüksek ve uzun çit, sınırı geçen insan sayısını azaltamazdı. AB ile Türkiye arasında anlaşma olmasaydı, ölümüne yola çıkan insan sayısını kalıcı ve sürdürülebilir şekilde azaltmak ve böylece Ege'deki korkunç ölümlere son vermeyi başaramazdık."
'ERDOĞAN, ANLAŞMAYA VARILDIĞINDA ÇOK NAZİK, GÖRÜŞ AYRILIKLARINDA TERSTİ'
Türkiye, o dönem Balkan rotasından gelen pek çok sığınmacı için en önemli geçiş ülkesiydi. Türkiye'nin, eğer Avrupa bu zorluğun üstesinden gerçekten gelmek istiyorsa, oynayacağı önemli bir rol vardı. Bu yüzden bu ülkenin cumhurbaşkanıyla müzakere ettim ve Erdoğan'ı sadece sığınmacı politikasında değil, tüm siyasi yelpazede rol alabilecek bir siyasetçi olarak algıladım. Aramızda bir anlaşma olduğunda çok nazik davrandı ve bana 'sevgili dostum' dedi. Görüş ayrılıklarımız olduğunda ise, bitmek bilmeyen bir şekilde her türlü çelişkiyi ön plana çıkararak, aleyhte konuşurdu. Bu durum işlerin oldukça uzamasına neden oluyordu."
DAVUTOĞLU’NA ÖVGÜ
"Bu arada benim gözlemlerime göre, otokratik eğilimlere sahip siyasetçilerin tipik bir özelliği: Gerektiğinde sonsuz zamanları oluyor. Simultane çeviri yerine çeviri ardıl olarak yapılıyor" izlenimini aktaran Merkel, Davutoğlu ile görüşmelerine de değiniyor, AB-Türkiye göçmen eylem planının uygulanması konusunda Davutoğlu'yla daha fazla müzakere yürüttüğünü aktarıyor. Kitabının 531’inci sayfasında, Davutoğlu’ndan, "dünyaya açık, deneyimli ve tarihi açıdan bilgiliydi. Mükemmel İngilizce, biraz da Almanca konuşuyordu" diye söz ediyor. Kitapta Merkel'in Yıldız Sarayı’nda Erdoğan’la buluşmasının ve Brüksel'de Davutoğlu ile görüşmesinin fotoğrafları da yer alıyor. (KAYNAK)