Yeniden Cumhuriyetçilerin başkan adayı olan Trump kimdir?
Artı Gerçek - Donald Trump 1968 yılında Pennsylvania Üniversitesi’nden mezun oldu. Evet, kendisi bir ekonomist... 1971’de bir gayrimenkul imparatorluğu olan aile şirketinin başına geçti. Kolları sıvayıp iş başı yaptığında yeni oteller, gökdelenler kumarhaneler ve golf sahaları inşa etmeye başladı. 1990’ların sonunda bu teşebbüslerin ne kadar başarılı olduğu biraz su götürürdü... Yine de servetine servet katmayı başardı. Medya figürü olduğu Çırak (Apprentice) isimli yarışmada genç girişimcilerin projeleri hakkında yargı dağıtıp not bile verdi.
Ve evet, Simpsonların bu 'kehaneti' de tuttu: 2016’da favori gösterilen Hillary Clinton karşısında seçimleri kazanmayı başardı. Ve yine evet, 'Geleceğe Dönüş' serisinde mahallede herkesin nefret edip alay ettiği; ikinci filmde Marty Mc Fly’ın gelecekte alıp ortada bıraktığı at yarışı almanağı sayesinde zengin olmayı başaran Beef (siz 'et kafa' diyebilirsiniz) de Trump’tan esinlenmişti.
Şimdi yine ABD'de başkan adayı. Üstelik kazanma olasılığı da epey yüksek.
Peki Trump nasıl bir başkandı?
Öncelikle, kendisini sürekli olarak selefi Barack Obama’ya olan nefreti üzerinden var etti. Onun tarafından birer değişim hamlesi olarak görülen çok sayıda anlaşma ve hukuki düzenlemeyi yürürlükten kaldırdı. En spekülatif iptalleri arasında İran’la imzalanmış olan, Brezilya ve Türkiye’nin de arabuluculuk yaptığı, İran nükleer anlaşmasından ve iklim değişikliğiyle mücadele için tasarlanmış olan Paris Anlaşması’ndan çekilmesi yer alıyordu.
‘ÖLÜM EMRİNİ BEN VERDİM’
Şu anda "Barış için bana oy verin, Lübnan’a ve Filistin’e barışı ben getireceğim" diyor olabilir ama İran’la ateşi harlayanlardan biri de kendisiydi. Nükleer anlaşmadan çekildiği yetmezmiş gibi, Devrim Muhafızları’nın kilit komutanlarından Kasım Süleymani’yle ilgili “Ölüm emrini ben verdim” diye böbürlenen de oydu. Çin’le ticaret savaşı başlatan, teknoloji şirketlerine "Üretimi ABD’ye taşıyın, Çin’de fabrika kurana ek vergi koyarım” diyen de kendisiydi. Öte yandan, Çin’le yakın ilişki içinde olan Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’la gülücükler saçarak pozlar veren de yine oydu...
‘PUTIN BİR DAHİ’
Dış politika tercihlerine gelince Trump’ın, bir Amerikan başkanı için Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin’le biraz fazla içli dışlı olduğuna dair bilgiler epey ayyuka çıkmış durumda. Nitekim Putin’e olan hayranlığını da gizlemiyor. Ukrayna’ya saldırmakla hata ettiğini düşünse de Trump, Putin’i "bir dahi" olarak niteliyor. Demokratların aksine, Ukrayna’ya askeri yardımları artırma sözü vermiyor, bunun yerine Avrupa ülkelerinin kendi katkı paylarını attırmaları gerektiğini savunuyor.
NATO İLE POLEMİK
Askeri yardım ve savunma demişken, Trump en çok askeri harcama yapan liderlerden biri olarak biliniyor. Öte yandan, 2020'de NATO’yla polemiğe girmeye de karar verdi. 2020 yılında üst düzey Avrupa yetkililerine "NATO öldü " diyerek defalarca NATO’dan çekilme tehdidi savurdu. Trump uzun zamandır NATO'nun, saldırıya uğradığında diğer müttefiklerin bir üyeyi savunması gerektiğini öngören kolektif savunma maddesine karşı olduğunu söylüyor. Ayrıca NATO ülkelerinin, üyelerin gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) en az yüzde 2'sini savunmaya harcamaları gerekliliğini yerine getirmeyerek ABD’yi ekonomik olarak suistimal ettiğini vurguluyor
HAMAS’A KARŞI İSRAİL’İN YANINDA
Trump Ortadoğu’da barış getireceğini söylüyor ama sivri ve iddialı çıkışlarıyla bunu nasıl yapacağı tam bir soru işareti. Geçmişte Filistin’le ilgili uzlaşma arayışları Oslo’dan da önce, Cumhuriyetçiler zamanında Madrid’de başlatılmıştı. Trump ise Filistinlilerin devlet kurup kurmadığıyla ilgilenmediğini söyledi.
2017’de, işgal altında olan doğusu da dahil olmak üzere Kudüs’ün tamamını İsrail’in başkenti olarak tanıyarak bütün şimşekleri üstüne çekti. Aslında Suriye’ye ait olması gereken ve 1967’den beri işgal altında olan Golan Tepeleri’nde de İsrail hakimiyetini tanıdı. İsrail ile Hamas arasında çıkacak bir savaşta İsrail’in yayında olacağı taahhüdünü verdi. Bugün esas olarak Filistin’i çevreleme politikası olan İbrahim Anlaşmaları sürecinin ilk adımları da Trump döneminde atıldı.
Trump Yemen’de İran destekli Husileri terörist ilan etti ve Suudi Arabistan’ın güçlü destekçilerinden biri oldu. Suudi Arabistan’da veliaht prens Muhammed bin Salman’a önce reform çağrıları yaptıysa da daha sonra onu eleştirmeye başlayan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinin ardından suikastı örtbas sürecinde Türkiye’yle ortak hareket etmekle suçlandı.
‘BİRAZ ISINMA İYİ OLURDU’
Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen Donald Trump, sürekli olarak iklim inkârcılarının dezenformasyon dolu bilgilerini yaydı. Kar fırtınası çıkıp yollar kapandığında, elektrikler kesildiğinde "Şu sıralar biraz ısınma olsaydı iyi olurdu" gibi paylaşımlar yaparak iklim eylemcileriyle dalga geçti. Şimdi de kuzey kutbunda petrol sondajı yapma heveslerini saklamıyor. Ayrıca, Demokrat rakibi Kamala Harris’in sınırlamayı düşündüğü hidrolik kırma tekniğine izin vereceğini söyledi.
2018 yılında kendi hükümetinin bağlı kuruluşlar tarafından hazırlanan Dördüncü Ulusal İklim Değerlendirme Raporu'nda karbon salımlarındaki tarihi artışlarla, bazı sektörlerdeki yıllık kayıpların yüzyılın sonunda milyarlarca doları bulacağı tahmin ediliyor, "Bu, birçok ABD eyaletinin gayrisafi hasılasından daha fazla" deniliyordu. Raporda ayrıca iklim değişikliğinin "ülkenin altyapı sisteminin ve mülklerine yönelik büyüyen kayıpları ortaya çıkaracağı" belirtilirken, bu yüzyıl içinde ekonomik büyüme oranlarını olumsuz etkileyeceği vurgusu yapılıyordu.
Trump ise daha o zamanlar iklim değişikliği konusunda çalışan uzmanları 'siyasi bir gündeme sahip olmakla" suçlamış ve artan sıcaklıklardan insanların sorumlu olduğuna ikna olmadığını söylemişti. Raporla ilgili görüşleri sorulduğunda da, yazılanlara inanmadığını, ABD’nin yeterince temiz olduğunu, "Japonya, Çin Rusya gibi ülkeler dünyayı daha fazla kirletiyorsa bunun bir sorun olduğunu" ve esas bu ülkelerin adım atması gerektiğine dair yorumlar yapıyordu. Şu anda farklı olarak attığı tek geri adım, Elon Musk’ın kendisine destek vermeye başlamasının ardından elektrikli arabaları destekleyeceğini ilan etmesi oldu...
Trump'ın ilk dönemine damga vuran olaylardan biri de, Covid-19 pandemisi konusunda halk sağlığı konusunda sürekli yaptığı yanıltıcı açıklamalar oldu.
‘TÜRKİYE’YLE GÜÇLÜ DİYALOG OLABİLİR’
Peki Trump'ın Türkiye’yle ilişkileri nasıl, yeniden seçilmesi ihalinde ne bekleniyor?
Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birbirleriyle kişisel olarak iyi anlaştığı gerçeği olduğu yerde duruyor. Bu nedenle Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen liderler arasında daha düzenli ve güçlü bir diyalog olacağını söylüyor. Eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey ise daha yakın bir işbirliği kurulabileceğini söylüyor ama yine de "tekinsiz birtakım durumlar yaşanabileceğinin" işaretini de vererek şunları söylüyor:
"Tanıdığım tüm liderler arasında birbirlerini küçük düşürüp, anlaşmazlık çıkartarak ilişkilerini kötüleştirme ihtimali en yüksek olan isimler onlar. İkisi de çok kendine has kişiler.”
'APTALLIK ETME' DEDİĞİ MEKTUBA RAĞMEN SURİYE'DE ERDOĞAN'LA UZLAŞABİLİR Mİ?
BBC’nin haber analizindeki yoruma göre, Trump ve Erdoğan Ukrayna Savaşı ve Suriye krizi üzerine ortak noktalar bulup uzlaşmaya varabilirler. Bu yoruma göre, iki liderin de Putin’le arası iyi ve ikisi de karşılıklı ufak tavizlerle savaşın sona erebileceğini düşünüyor. Suriye’de de Erdoğan’ın, ABD’nin YPG’ye yönelik desteğini çekmeyi Harris’e değil ama Trump’a kabul ettirebileceği düşünülüyor (Öte yandan Trump, 2019 yılında Suriye'den çekilme kararı alması sonrası Türkiye'nin 'Barış Pınarı Harekâtı'nı başlatmasından hemen önce ve ABD'nin IŞİD'le mücadelede müttefiki olan SDG'yi terk etmekle eleştirilmesi sonrası, Erdoğan'a "Aptallık etme" sözleriyle hitap ettiği bir mektup da yazmıştı.)
Trump ve Erdoğan, Filistin meselesi üzerinden de bir ihtilaf yaşayabilir. Buna ek olarak Trump’ın İran’la gerilimi artırmasının Türkiye’yi zora sokabileceği de bir gerçek. Son olarak Trump, Rusya’ya karşı ve dolayısıyla Türkiye’nin Rusya’yla ilişkileri konusunda daha hoşgörülü olsa da, S-400 hava savunma sistemleri ile ilgili sorun hâlâ çözülmüş değil ve hem Harris hem de Trump’ın bu konuda Türkiye’yi sıkıştıracağı düşünülebilir...
IRKÇI GRUPLARLA DİRSEK TEMASI
Donald Trump hem kendi ülkesinde hem de dünyada yükselen milliyetçi sağ popülist dalga üzerine oynuyor. ABD’de bazı Cumhuriyetçilerin bile tekinsiz bulduğu Çay Partisi gibi radikal sağ fraksiyonlarla ve dolayısıyla Ku Klux Klan dahil belli ırkçı gruplarla dirsek teması kurdu.
Trump ABD’yi tekrar "büyük ve şahane" bir ülke yapacaktı (Make America Great Again)... 2020 seçimlerini kaybedince trollerini Meclis’e yürüten eski başkanın o tarihte haksız yere engellendiğine hâlâ inanan kaç ABD'li var? Trump’ın ABD’yi tekrar bir süper güç yapacağına inanıyorlar mı? Fox dışındaki her medya kuruluşu yalan haber mi vermektedir?
Yakında anlayacağız... Seçimleri Trump kazanırsa veya az farkla kaybederse sonra ABD’nin hem içinde hem de dışında ortalık karışabilir, vaziyet alalım....