'Türkiye İdlib'de artan bir sıkışıklık halinde'

Dr. Kerim Has: Rusya'yı endişelendiren esas unsur Türkiye'nin AB'yle ilişkilerde mültecileri ve cihatçıları tekrar kullanabilme ihtimali.

'Türkiye İdlib'de artan bir sıkışıklık halinde'

ARTI GERÇEK- Moskova Devlet Üniversitesi’nde Rus ve Türk dış politikası üzerine dersler veren akademisyen Dr. Kerim Has, Rus uçaklarının İdlib'in güney batısını vurmasının ardından, Suriye ordusunun şehre yönelik başlatması beklenen operasyonun Türkiye'ye olası etkilerini değerlendirdi.

Artı TV'de Atacan Ak'ın sorularını yanıtlayan Kerim Has, "Sadece cihatçıların değil, hatta Heyet Tahrir el-Şam gibi Türkiye'nin de kısa süre önce terör örgütleri listesine aldığı militanların geçme tehlikesi var. Yeni bir kitlesel göç başlayabilir ki bu yüz binlerle ifade ediliyor, hatta milyonları geçebileceği söyleniyor. Dolayısıyla her halükarda sivil vatandaşların arasına karışacak cihatçılar yer alabilir" dedi. Türkiye'nin İdlib'deki pozisyonunu "Sıkışıklık hali var" sözüyle değerlendiren Has, "Zaman ilerledikçe Türkiye'nin sıkışmışlık halinin daha fazla artacağını düşünüyorum. Bir taraftan büyük ihtimal Türkiye-ABD arsasındaki kriz derinleşecek. Bu durumda Rusya'yla bir yakınlaşma olacak ve bu da Türk askerini bölgede hedef haline getirecek" diye konuştu.

Dr. Kadir Has'ın Artı TV'deki açıklamalarının bir bölümü şöyle:

- Türkiye'nin Suriye'de iç savaş başladığından beri bölgede etkin olmaya çalıştığını biliyoruz. Ahmet Davutoğlu'nun başbakan olduğu dönemde bu tutum eleştirilmişti. İdlib'in Hatay'a sınırı var. Bu sınır hattının büyüklüğü düşünüldüğünde İdlib'de biriken cihatçıların Türkiye'ye geçmesinden söz ediliyor. Böyle bir durum olursa Türkiye nasıl etkilenir?

Böyle bir risk var. Sadece cihatçıların değil hatta Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gibi Türkiye'nin de kısa süre önce terör örgütleri listesine aldığı militanların geçme tehlikesi var. Yeni bir kitlesel göç başlarsa bu yüz binlerle ifade ediliyor, hatta milyonları geçebileceği söyleniyor. Dolayısıyla her halükarda sivil vatandaşların arasına karışacak cihatçılar yer alabilir. Bu riskli bir husus.

Diğer yandan Rus bakış açısıyla bakınca İdlib'e operasyonda şehrin kısmi olarak Şam'ın kontrolüne geçmesi değil, bütünüyle Şam kontrolüne geçmesi yönünde bir strateji izliyorlar. Sadece HTŞ'ye yönelik değil, cihatçı unsurlara yönelik de bir operasyon geliştiriliyor. Belki çatışmalar uzun sürecek ama Rus tarafının düşüncesi İdlib'de kalacaksa, Şam'la masaya oturmaya razı gruplar, silahlarını bırakarak İdlib'de kalacaklar diye düşünüyorum.

Cihatçı olarak tehlike arzeden grupların yerinde elimine edilmesi hedeflendiği kanaatindeyim. Bu konunun Türkiye'ye güvenlik riski olarak taşınması stratejisini takip ettiğini düşünmüyorum Rusya'nın. Türkiye'nin güvenliğinden ya da kitlesel göçten ziyade Rusya'yı endişelendiren unsurun Türkiye'nin AB'yle ilişkilerde mültecileri ve cihatçıları tekrar kullanabileceği... Rusya'nın cihatçıların yerinde elimine edilmesi stratejisinin olduğunu düşünüyorum ben.

Türkiye açısından güvenlik riskleri son derece arttı. Ama Rusya'nın biraz daha pragmatik yaklaşmasını ve asıl önem vereceği hususun Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinde mülteci kozunun elinden alınması olacağını düşünüyorum. Cihatçı tehdidin Türkiye topraklarına taşınmaması konusunda Ankara ve Moskova mutabakat halinde ama ne ölçüde gerçekleşecek, iki tarafın ordusunun sahadaki işbirliğine bağlı olacak.

İLGİLİ HABER: RUSYA İDLİB'İ HAVADAN VURDU

'TÜRK ASKERİ HEDEF HALİNE GELEBİLİR'

- İdlib savaşı kaçınılmaz olarak gerçekleşecek demiştiniz. Savaşın sonunu nasıl öngörüyorsunuz? Türkiye belli bir döneme kadar buradaki muhalif grupları destekledi. Buradan Türkiye nasıl bir sonuçla çıkacak?

Türkiye kritik bir kavşakta yer alıyor. Sıkışıklık hali var. Şahsi kanaatim ben Ankara'nın yerinde olsam bir an önce Şam'la doğrudan ya da dolaylı diyalog kanallarını açarım. İdlib'deki 12 askeri gözlem noktasındaki Türk askerini geri çekerim ve sınır güvenliğini garantiye alırım. Belki böyle jestlerden sonra Suriye'nin geleceğini belirlemede masada olmaya çalışırım. İlle de bu müzakerelerde masada yer alması gerekmiyor ama etkileyecek bir aktör olması için bazı adımların atılması gerekiyor. İdlib'e bir operasyon olduğunda açıkça terör unsurlarına, cihatçılara olan desteğimi çoktan çekmiş olurdum.

HTŞ olsun, cihatçı olan diğer gruplar olsun, bu kişilerin elimine edilmesi konusunda açıkçası Ankara'nın elinde çok fazla seçenek yok. Sahadaki aktörlerle çalışmanız gerekir. İnsani trajedinin önlenmesi konusunda sınırlarınızı açarsınız, ya da kamp kurulur Suriye tarafında. Ama Türkiye'nin bunu çok fazla takip etmediğini biliyoruz.

Ancak geçtiğimiz günlerde HTŞ terör örgütü olarak kabul edildi ki bu çok geç kalmış bir adımdı. Bir yandan da Türk askerinin yaptığı bir yığınak var. Rusya'yla ilişkilerinizi germemeniz gerekiyor, diğer yandan ABD'yle kriz halindesiniz. O zaman diğer taraftan HTŞ'yi "satmak" durumunda kalacak. O zaman Türk askeri de risk altına girmiş olacak. Çatala gelmek olarak kabaca ifade edebileceğimiz bir durum söz konusu. Risklere gebe bir süreç olduğunu söyleyebiliriz ama umarım bir şekilde ortak bir pozisyona varılabilir diye düşünüyorum.

Zaman ilerledikçe Türkiye'nin sıkışmışlık halinin daha fazla artacağını düşünüyorum. Bir taraftan büyük ihtimal Türkiye-ABD arsaındaki kriz derinleşecek. Bu durumda Rusya'yla bir yakınlaşma olacak ve bu da Türk askerini bölgede hedef haline getirecek. (DIŞ HABERLER SERVİSİ)

operasyon Türkiye suriye rusya idlib Cihatçı HTS