Goldman Sachs: Merkez Bankası faiz koridorunun üst sınırını yükseltebilir, faiz değiştirmez
Goldman Sachs, Merkez Bankası'nın perşembe günü gerçekleştirilecek toplantısı öncesi faizlere yönelik beklentilerini içeren bir rapor kaleme aldı.
Banka, hazırladığı raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu'nun (PPK), 24 Eylül'deki toplantısında, resmi politika faizini (bir hafta vadeli repo faizi, şimdilerde kullanılmıyor) değiştirmeyerek yüzde 8,25'te (genel beklenti yüzde 8,25) bırakmasını beklerken, faiz koridorunun üst sınırını (geç likidite borç verme oranı) yüzde 11,25'ten yüzde 12,00'ye yükseltmesini beklediğini duyurdu.
Banka, artışın boyutunun tahminine güvenlerinin yüksek olmadığını, ancak gecelik faizlerin şimdilerde koridorun üst bandına eriştiği ve mevsimsel olarak TL üzerindeki baskının yoğunlaşma ihtimali dikkate alındığında, TCMB'nin politikasını sıkılaştırmak için daha fazla esneklik kazanmak isteyeceğini düşündüklerini kaydetti.
PPK'nın 20 Ağustos'taki son toplantısından bu yana, TCMB'nin fonlama maliyetinin ağırlıklı ortalaması yüzde 9,75'ten yüzde 10,3'e çıktı. Geç likidite penceresi yüzde 11.25 faiz ile uygulanmaya başladı, bir ay vadeli repo ihalelerinde ortaya çıkan faiz de bu orandaydı ve iç gecelik interbank piyasası şimdilerde geç likidite penceresi faizi yakınlarında fiyatlanıyor. Banka bu durumun TCMB'nin mevcut faiz koridoru içinde daha da sıkılaştırma için alanı kalmadığını işaret ediyor.
Banka raporunda, rezervler ve Türk lirası üzerindeki baskı ile birlikte, özellikle bu baskıların 4'üncü çeyrekte göreceli ağır dış borç ödeme takvimi ve turizmden gelen sınırlı desteğin azalması dikkate alındığında daha da yuğunlaşabileceği düşünülerek, TCMB'nin sıkılaştırma için daha fazla alana sahip olmak isteyeceğini düşündüklerini belirtti.
Öte yandan, Goldman Sachs, yetkililerin de düşük faizi tercih ettiklerini ve bu iki faktör dengelendiğinde ve TCMB'nin 2017'de resmi politika faizini değiştirmeyerek, ancak geç likidite faizini yükselterek izlediği yol dikkate alındığında, resmi politika faizini (bir hafta vadeli repo faizi) yüzde 8.25'te tutmasını, ancak geç likidite faizini yüzde 11,25'ten yüzde 12,00'ye yükseltmesini beklediklerini belirtti.
Ancak banka, sıkılaştırmanın boyutuna ya da çoklu politika faizi dikkate alındığında bunun tam olarak nasıl yönetileceğine ilişkin tahmin konusunda güvenlerinin yüksek olmadığını kaydetti. Raporda, halen yetkililerin Lira'nın rekabetçiliğine ilişkin yorumlarının da, çok düzensiz olmaması kaydıyla TL'nin daha da değer kaybetmesine tolerans gösterilebileceğini işaret ettiği ve bu nedenle Türk Lirası'ndaki düşüşü durdurmak için kararlı bir faiz artırımı görme ihtimalini düşük gördükleri belirtildi.
Banka, söz konusu raporda, "Türkiye ekonomisinin, cari işlemler açığı, özel sektörün borç azaltması ve kamu sektörünün dış fonlama çekemediği dikkate alındığında, dış fonlama açığı ile karşı karşıya olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Bu nedenle, rezervler ve Lira üzerinde baskının, politika kayda değer bir şekilde sıkılaştırılmazsa, muhtemelen devam edeceğini düşünüyoruz. Halihazırda yapılan sıkılaştırma dikkate alındığında, Taylor kuralımıza dayanarak, risklerin otoritelerin büyümeyi desteklemeye devam etmeyi tercih etmelerinden dolayı sıkılaştırmanın ötelenmesi ve bunun da daha sonra daha büyük bir faiz artırımına neden olabileceği eğilimini göstermesi ile birlikte, şimdi politika faizinin yıl sonuna kadar yüzde 12'ye (daha önce yüzde 10'du) yükseltilmesini ve 2021'in ilk yarısı sonunda (daha önce 2021 sonuydu) yüzde 14'e ulaşmasını bekliyoruz" dedi.