İktidarın Kur Korumalı Mevduat buluşu her yurttaşın cebinden günde 27,5 TL aldı
Enflasyon, kur ve faiz üçgenine sıkışmış ekonomide hükümetin can simidi olarak kullandığı ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, "Eleştirende kötü niyet ararım" dediği Kur Korumalı Mevduat hesaplarının (KKM) yükü yurttaşın vergilerinden çıkıyor.
Önceki gün açıklanan bütçe rakamlarına göre temmuz ayında KKM uygulamasına bütçeden ödenen kur farkı 23,4 milyar lira.
Dünya gazetesi yazarı ekonomist Alaaddin Aktaş, marttan bu yana beş ayda toplam ödenen miktar 60,6 milyar lira olurken 10,2 milyar liralık vergi avantajıyla birlikte "bilinen" maliyetin "şimdilik" 70,8 milyar lira olduğunu vurguladı.
Aktaş, bu rakam üzerinden yaptığı hesaplamada ise beş ayda 85,5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının cebinden 829 lira alındığını söyledi.
Bu rakam dört kişilik bir ailede 3 bin 316 lira yapıyor. Yurttaşlar yağmurda, karda ucuz gıda kuyruklarına girmişken ülkede çalışanların yaklaşık yüzde 60’ı asgari ücret seviyesinde maaş alırken bir ailenin cebinden çıkan bu para ile neler alınabileceğini hesaplandı. Bir aile bu para ile her gün 5,5 ekmek alabilirdi. Ayrıca beş ayda 200 litre süt, 829 ekmek, 44 kilo çay, 151 kilo bulgur, 26,5 kilo peynir, 28 kilo kıyma, 103 kilo salça da alabilirdi.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, KKM’ye ödenen para ile ailelerin sofrasından eksilen bu ürünleri değerlendiren Prof.Dr. Duran Bülbül, "Bu uygulamanın mantığı zaten belirli bir kesmin varlığını korurken diğer kesimden almaktır. Bakan da zaten zamanında ‘Dar gelirliler hariç herkes kazandı’ diyerek bunu itiraf etmişti. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sofrasından çalınan bu sütler, peynirler, unlar zenginlerin lüks araçlarına benzin parası olmuştur" dedi.
Ekonomi politikalarının hata değil bilinçli seçilmiş tercihler olduğunu vurgulayan Bülbül, şöyle konuştu:
"İktidarın bilinçli olarak rantlarla ayakta tuttuğu zengin kesim ve yoksullaştırılarak sosyal yardımlarla bu iktidara muhtaç edilmiş yoksul kesim. Çünkü iktidar yatırım çekemiyor, üretemiyor, değer yaratamıyor ve çareyi ‘Çin modeli’ gibi söylemler ve politikalarla yoksullaştırmada buluyor."