Prof. Dr. Korkut Boratav'dan döviz krizi uyarısı: Mevcut durum en fazla birkaç ay daha sürdürülebilir
Türkiye’nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav, Türkiye ekonomisindeki son durumu ve olası gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye’nin bir kez daha döviz krizi baskısıyla karşı karşıya olduğunu ve hükümetin bunu geçiştirecek gücü olmadığını belirten Boratav, mevcut durumun en fazla birkaç ay daha sürdürülebileceği, Sri Lanka benzeri bir bunalımın Türkiye’de de gündeme gelebileceği uyarısında bulundu.
Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, yaz mevsiminde turizm gelirleri sayesinde dış ticaretteki büyük açığın kısmen telafi edilebildiğini ancak yaz mevsiminin geçmesiyle bir dönüm noktasına yaklaşılacağını belirten Boratav, uluslararası finans sermayesinin tahminlerinin de bu yönde olduğuna işaret etti.
2021’in ilk beş ayında 12,4 milyar dolar olan cari açık, 2022’nin aynı döneminde 28,1 milyar dolara yükseldi. 1 yıl içinde çevrilmesi gereken dış borç miktarı da mayıs itibarıyla 182,3 milyar dolarla tarihi zirvede bulunuyor.
IMF PROGRAMI GÜNDEME GELECEK
Cari açık ve kısa vadeli dış borç rakamlarına işaret eden, dünyada artan faizleri hatırlatan, Türkiye’nin kredi risk priminin 900 puana ulaştığını ve dolar cinsi yüzde 12’lik faizle dış borçların döndürülmeye çalışılacağını belirten Marksist iktisatçı, Türkiye’nin borç yükümlülükleri finanse etmesinin normal koşullarda mümkün olmadığını, vadesi geldiğinde uluslararası bankaların bugünkü koşullarda borçları döndürmeyeceklerini, bir tür IMF programının gündeme geleceğini söyledi.
Türkiye ekonomisindeki temel problemlerin çözümünün ne iktidarın ne de 6’lı muhalefetin gündeminde olduğunu vurgulayan Boratav, "İktidarın seçimi kaybetmesiyle hukuk devletinin geri dönüşü algısının yaratılacağı ve finans politikalarında, özellikle de Merkez Bankası’nın faiz politikasında, mantık dışı saplantının son bulacağı, bu sayede de ekonomide rahatlama olacağı beklentisi var ancak bunlar temel problemi çözmez" dedi.
İktidarın düşük faizle kredi pompalayarak büyüme temposunu göreli olarak canlı tutmaya çalıştığını ancak bunun sürdürülebilir olmadığını ve bir süre sonra tıkanacağını belirten Boratav, "Seçim ile tıkanma birleşirse IMF programının ve kemer sıkmanın gündeme gelmesi kaçınılmaz, iktidar değişse de değişmese de…" dedi.
Hükümetin seçim öncesinde IMF’ye gitmesini beklemediğini ancak iktidarda kalırsa seçim sonrası gidebileceğini belirten Boratav, Ali Babacan ve benzeri isimlere işaret ederek muhalefetin de IMF ile anlaşmaya yatkın olduğunu söyledi.
AĞIR BİR BÖLÜŞÜM ŞOKU YAŞANIYOR
İktidarın uyguladığı mevcut modelde emekçilerin büyük çoğunluğunun net kayıplara sürüklendiğini, şirketlerin ve bankaların ise kazançlı çıktığını, milli gelir büyürken Türkiye’nin emekçi sınıflarının gelir düzeyinin düştüğünü, alt katmanların sefalete sürüklendiğini, Türkiye’nin ağır bir bölüşüm şoku yaşadığını belirten Boratav, IMF programı ile birlikte bu duruma bir de ekonomik küçülme eklenirse ve istihdamın azaltmasıyla işsizlik bir nebze daha yükselirse bunun yeni iktidar için ağır sonuçlar getireceği uyarısında bulundu.
İktidarın tıkanma sinyalleri geldiği an erken seçime gidebileceğini belirten Boratav, dış borçların çevriminin bu açıdan önemli sinyaller vereceğine dikkat çekti.
Sri Lanka’daki gibi bir bunalımın günlük hayata yansımasının ilaç ve petrol kıtlığı, elektrik kesintileri olacağını söyleyen Boratav, "Hükümet o noktaya gelinmekte olduğunun sinyallerini alırsa erken seçime gider" dedi.
KAPSAMLI POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR
Kemer sıkma içeren IMF programı dışı seçeneklerin tartışılmadığını, iktidarın IMF kurallarının bazı unsurlarını çiğneyerek durumu idare ettiğimi, TCMB’nin faiz politikaları ve şirketlerin döviz varlıklarına bir kısmının TL’ye çevrilmesinin istenmesinin bunun örnekleri ve neoliberal politikanın kaçamakları olduğunu dile getiren Boratav, Türkiye’nin neoliberalizmden kapsamlı kaçamaklar içeren politikalara ihtiyacı olduğunu belirtti ve şu maddeleri sıraladı:
1- Sermaye hareketleri sıkı ve sistematik bir şekilde denetlenmeli.
2- Son beş altı yılda olağan dışı gelir elde etmiş kesimlere dönük, servet vergisi dahil, vergilendirme gündeme alınmalı.
3- Buradan elde edilecek kaynağın bir bölümü bütçe üzerinden emekçilere transfer edilmeli.
4- Yeni bir büyüme perspektifine geçilmeli.
Boratav, şu anda büyük siyasetteki aktörlerin, AKP ve muhalefetin bu tür bir dönüşüme açık olmadığını vurguladı.