Ufuk Söylemez: Hazine garantili borçlar ödenmesin, yasal süreç başlatılsın

Ufuk Söylemez: Hazine garantili borçlar ödenmesin, yasal süreç başlatılsın
Ekonomi eski Bakanı Söylemez, müteahhitlere yapılan ödemelerle ilgili, 'Hukuki altyapısı var. Gecikmeden Borçlar Kanunu'nda yer alan aşırı ifa güçlüğü maddesi işletilmeli' dedi.

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle Hazine garantisi verilen mega projeler koronavirüs salgını nedeniyle devletin sırtına daha da büyük bir yük yüklerken, bu paraların ödenmemesi çağrıları yapılıyor.

Ekonomi eski Bakanı Ufuk Söylemez, "Bunun hukuki altyapısı var. Siyasi iktidarın daha fazla gecikmeden Borçlar Kanunu'nda yer alan ‘aşırı ifa güçlüğü' maddesini işleterek hukuki süreci başlatması gerekiyor" dedi.

Konuyu, Sözleşmeler Hukuku ile ilgili çok önemli eserleri olan Borçlar Hukuku hocası Prof. Erzan Erzurumluoğlu ile de ele alarak olumlu görüşünü aldığını belirten Söylemez, bu yolla koronavirüsün olağanüstü durumunu ortaya koyarak, Türkiye'nin uluslararası mahkemelerde de haklılığını kanıtlayabileceğini vurguladı.

HAZİNE BUGÜNKÜ KOŞULLARDA ÖDEME YAPMAMALI

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri kapsamında bugüne kadar pek çok proje çerçevesinde döviz üzerinden sözleşmeler yapıldı. Havaalanı, köprü, otoyol, şehir hastaneleri gibi pek çok projede ilgili şirketlerle yapılan 20-25 yıllık bu sözleşmelerin birçoğu bugüne kadar beklenen geçiş, yolcu, araç veya hasta sayısını karşılayamadı. Ancak, Hazine gerçekleşmeyen bu garantiler nedeniyle döviz üzerinden taahhüdünü ödemek durumunda.

EKONOMİDE ANİ DURUŞ YAŞIYORUZ

Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, Ekonomi eski Bakanı Ufuk Söylemez koronavirüs salgınının sadece insanlığın canını değil, dünya ekonomilerinin geleceğini de tehdit ettiğini vurgulayarak, Hazine'nin bugünkü koşullarda bu ödemeleri yapmaması gerektiğini anlattı:

- Türkiye'ye beklenen turizm ve kalıcı doğrudan yabancı yatırım girişleri bıçak gibi kesilmiş durumda. Ekonomide ani duruş yaşıyoruz.

- Bırakın yeni döviz girişlerini yabancılar ellerinde bulundurdukları Devlet İç Borçlanma Senetleri'ni (DİBS) ve hisse senetlerini satarak Türkiye'den çıkıyorlar.

- Yılbaşından bu yana bu tip çıkışlar 6 milyar dolara yaklaştı maalesef. Döviz kurlarındaki fiili devalüasyon kapsamında dolar 6,70'e dayanmış durumda.

- Bu şartlar altında halktan dayanışma için "Biz Bize Yeteriz" denilerek, fedakarlık ve para isteyen siyasi iktidarın bu pahalı ve gösterişli projelere verdiği ve salgın öncesi dahi gerçekleşmeyen geçiş, kullanım ve yolcu garantilerinin yerine getirilmemesi için harekete geçmesi gerekiyor.

FİRMALAR TAHKİME GİDERSE…

Ekonomideki ani duruş sebebiyle bir fedakarlığın da proje sahiplerinden istenmesi gerektiğini vurgulayan Söylemez şöyle devam etti:

- Türkiye bir hukuk devleti. Bu işin idari ve siyasi bir kararla değil, hukuki yollarla yapılmasının imkanı var. Hazine, Borçlar Kanunu 138'inci maddesindeki aşırı ifa güçlüğünü öne sürerek bu sözleşmelerin yeniden uyarlanmasını mahkemeden talep edebilir.

- Aksi halde garanti sözleşmelerinin feshine dahi gidebilir. Buna karşın firmalar uluslararası tahkime gidebilir. Ancak uluslararası tahkim mahkemelerinin, bu olağanüstü salgının ekonomilere yaptığı tahribatı göze alarak firmalar lehine karar verme ihtimali çok düşük. Bu nedenle firmalar Hazine ile anlaşma yoluna gidecektir.

AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ MADDESİ NELERİ İÇERİYOR?

Türk Borçlar Kanunu'nun 136, 137 ve 138'inci maddesinde sözleşmelerle ilgili çok önemli bir kanun hükmü yer alıyor.

138'inci maddede özetle şöyle diyor:

"Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkarsa borçlu hakimden sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı durumda ise sözleşmeden dönme hakkına sahiptir."

Buna aşırı ifa güçlüğü deniyor.

Söylemez, Hazine'nin sözleşmelerde yer alan garanti ödemelerini yapmamak için harekete geçmesi ile ilgili olarak, "Bu devletin sözünden cayması anlamına gelmez çünkü tüm dünya ekonomisi ağır kriz koşulları ile yüz yüze. Fedakarlığın işini kaybeden yoksul halk kesimlerinden beklenmesi yerine hukuki olarak ilgili firmalarla uzlaşmanın öncelikle tercih edilerek hayata geçirilmesi gerek" dedi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar