Yakış: Ekonomik kriz dış krizle örtülmeye çalışılıyor
AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Türkiye'nin iç ekonomik krizini dış ilişkilerde yaratılan başka bir krizle görünmez kılmaya çalışmasını değerlendirdi.
Türkiye ile ABD arasında Washington yönetiminin aldığı ekonomik yaptırım kararlarıyla başlayan krizin etkileri artarak devam ediyor.
Rahip Brunson olayıyla üzeri örtülen ekonomik krizi ve Türkiye’nin dış politikalarını değerlendiren AKP'nin kurucu üyesi ve ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, ekonomik krizin dış ilişkilerde izlenen başka krizle görünmez kılmaya çalışılmasını, "Bu yanlıştır. Çünkü yaratılacak olan ikinci bir kriz, karşı karşıya bulunduğumuz sorunu görünmez kılabilir ama kriz kendi mecrasını takip ederek yapacağı hasarları yine de yapacaktır" dedi.
Mezopotamya Ajansı'ndan Necla Demir'e konuşan AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Rahip Brunson krizini ABD’de 6 Kasım’da yapılacak seçimle ilgili olduğunu ifade etti.
Brunson krizinin özünde bir çok krizi arkasında gizleyen bir örtü konumunda olduğunu dile getiren Yakış, "Bu krizlerden birisi Brunson ile ABD’de bu yıl 6 Kasım’da yapılacak seçimle ilgili. Bu şekilde Evangelist adı verilen tarikatın mensuplarının oyunu almayı amaçlıyorlar" dedi.
'DIŞ POLİTİKADA SESSİZ DİPLOMASİ YÖNTEMİ KULLANILMALIYDI'
Brunson meselesinin iki nedenden ötürü görünürlük kazandığına dikkat çeken Yakış, "Biri Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Al papazı, ver papazı’ olarak özetlenen ve Fethullah Gülen’in iadesiyle ilgilendirilen söylemi. İkincisi de Brunson’un serbest bırakılmasının Türk yargısının tarafsızlığına gölge düşüreceği endişesi. Bu konu, bu kadar görünürlük kazanmadan Die Welt Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel’in serbest bırakılmasına benzer bir yöntemle çözümlenebilmiş olsaydı Türkiye şimdikinden daha kazançlı çıkabilirdi. Olayın yanlış yönetilmesinde Türkiye’nin olduğu kadar ABD’nin veya bizzat Başkan Trump’ın yanlış tutumlarının da etkisi vardır" diye ifade etti.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde en başından beri deneyimli diplomatlara danışılarak ve sessiz diplomasi yöntemleri kullanılarak yürütülmesi halinde bugün geldiği noktaya gelmeden çözüleceği yorumunda bulunan Yakış, bu yöntemin şimdi uygulanmasının artık imkânsız olduğunu söyledi.
YAPTIRIMLAR ABD ÜZERİNDE ETKİLİ OLMAYACAKSA TEVESSÜL ETMEMEK DAHA AKILLICA
ABD’nin Türkiye üzerinde yaptırımlara gidiyor olmasına ilişkin Yakış, bir ülkenin başka bir ülkeye yaptırım uygulayabilmesi için o ülkeye zarar verebilecek konumda olması gerektiğini hatırlatarak, "Olayların bugüne kadar kaydettiği gelişmeler, ABD’nin uyguladığı yaptırımların Türkiye’ye zarar verebileceğini ortaya koymuştur. Türkiye’nin ABD’ye karşı uygulayacağı yaptırımların ABD üzerindeki etkileri sıfır mertebesinde olacaksa veya ihmal edilebilir düzeyde kalacaksa o yaptırımlara tevessül etmemek belki daha akıllıca olur. Çünkü iki ülke arasındaki anlaşmazlığı daha fazla tırmandırabilir" dedi.
‘TÜRKİYE ÇÖZÜM YOLLARI ARASAYDI BU DURUMA DÜŞMEZDİ'
Krizi çözmek üzere ABD'ye giden heyetin somut bir sonuca ulaşamadan üstelik yanlarında 15 kişilik bir liste ile döndüklerine dikkat çeken Yakış, "En başında ABD’nin niyetlerini doğru okuyup, konuyu büyütmeden çözüm yolları aranmış olsaydı, Türkiye bugünkü duruma düşmezdi. Bu duruma düştükten sonra ABD, Türkiye’nin açmazlarını kullanmaya çalışıyor. Türkiye’de eğer böyle bir yola tevessül edilirse zannımca yanlış olur. Çünkü yaratılacak olan ikinci bir kriz, karşı karşıya bulunduğumuz sorunu görünmez kılabilir ama kriz kendi mecrasını takip ederek yapacağı hasarları yine de yapacaktır. Hatta her iki krizi de daha tahripkâr hale getirebilir. O nedenle böyle bir yoldan özenle kaçınmak gerekir."
‘ORTADOĞU’DA YENİ BİR DENGE OLUŞTURMAK AMAÇLI OLABİLİR’
ABD Başkanı Trump’ın İran ile ticaret yapan ülkelere de yaptırım uygulanacağını açıklamasının Ortadoğu’da yeni dengelerin kurulmak istendiğinin göstergesi olduğunu ifade eden Yakış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD açısından bakıldığı zaman bunun makul bir gerekçesi de olabilir. Ancak bugün Rusya, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da varlığını güçlü bir şekilde hissettirmektedir. Çin ise dünyanın ikinci büyük ekonomisi olup bir süre sonra, en büyük ekonomisi haline gelecektir. Bugün Ortadoğu’daki Çin varlığı öteki iki süper güç ile kıyas edilecek düzeyde olmamakla birlikte, onun da varlığını göz ardı etmemek gerekir. Ayrıca Çin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Daimi üyesi sıfatıyla uluslararası meşruiyet gerektiren konularda veto hakkına sahiptir. Dolayısıyla ABD’nin Orta Doğu’da yeni bir denge oluşturması ancak öteki iki süper güçle, bölge ülkeleriyle ve uluslararası camianın önemli ülkeleriyle birlikte hareket edebildiği takdirde mümkündür."
‘SURİYE POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ’
Dış politika ekseninde yaşanan değişimleri de değerlendiren Yakış, öngörülerini şöyle sıraladı:
"Türkiye’nin Suriye politikasının baştan sona gözden geçirilmesi gerekmektedir. AK Parti’nin bazı üst düzey yöneticilerinin de bu görüşte oldukları, basına yansıyan demeçlerinden anlaşılmaktadır. Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini resmi ağızlardan defalarca beyan etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla kriz sona grince o topraklardan çekilecek ve oraların yönetimini, Beşar Esat’lı veya onsuz, Suriye yönetimine teslim edecektir. Öyleyse Suriye’de şu anda yapmakta olduğu her şeyi Suriye hükümetiyle işbirliği içinde yapmalıdır ki, Türkiye çekildikten sonra o rejim, Türkiye’nin yaptıklarını değiştirmek durumunda kalmasın.
ŞAM YÖNETİMİ VE KÜRTLERLE ÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ YAPILMALI
Suriye’deki Kürtlerin, ülkenin kuzeyinde otonom bir yönetim kurma arzusunda oldukları bilinmektedir. Hatta şu anda kendi başlarına ilan ettikleri otonom bölgeler mevcuttur ve çalışmaktadır. Suriye Kürtlerinin bu arzuları hem Şam yönetiminin hem de Türkiye’nin politikası ile çelişmektedir. Bu nedenle Türkiye, Şam yönetimiyle işbirliği yaparak ve bu işbirliğine Suriye’deki Kürtleri de davet ederek, üçlü bir işbirliği içinde Suriye’de kalıcı ve hem Kürtlerin hem de Türkmen, Arap ve öteki azınlıkların haklarını kollayan dengeli bir çözüme bağlamak için çaba sarf etmelidir. Türkiye bunu yapamadığı için Kürtler Şam rejimi ile görüşmelere başlamıştır.
Türkiye İdlib’deki rejim muhaliflerini kolladığı için ileride zor durumda kalabilecektir. Şam rejimi, başka bölgeleri muhalefetten temizledikten sonra, er veya geç, İdlib’i de muhalif unsurlardan temizlemek isteyecektir. Şam rejimi Suriye vatandaşı olan Türkmenleri belki kendi toplumuna entegre etmeye çalışabilir." (HABER MERKEZİ)