Amed Sağlık Platformu’nun açıklamasına polis engeli
Remzi BUDANCİR
+GERÇEK- Amed Sağlık Platformu, 1 Nisan Covid-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Sağlık Çalışanlarını Anma Günü nedeni ile Diyarbakır Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi önünde anma etkinliği düzenlemek istedi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın da katıldığı etkinlik Diyarbakır Valiliği’nin kentte aldığı 10 günlük yasak kararına takıldı. Hastane önünde bir araya gelen sağlık emekçilerini çevreleyen polis, valiliğin yasak kararını gerekçe göstererek basın açıklamasına izin vermeyeceklerini söyledi. Uzun süren tartışmaların ardından sadece anmaya izin verildi. Basın açıklaması yapılmasına izin verilmedi. Bunun üzerine hastane önünden ayrılan sağlık emekçileri, izin verilmeyen açıklamayı yazılı olarak paylaştı.
750’NİN ÜZERİNDE SAĞLIK ÇALIŞANI VE HEKİM YAŞAMINI YİTİRDİ
"Pandemide Hayatını Kaybeden Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Saygıyla Anıyoruz" ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, Covid-19 nedeniyle bu zamana kadar 550’nin üzerinde sağlık çalışanı ve 200’ün üzerinde hekimin hayatını kaybettiği belirtildi. TTB’nin 72. Büyük Kongresi’nde, 1 Nisan’ı, "Covid-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü" olarak belirlediğinin hatırlatıldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Sağlık çalışanlarını, hekimleri koruyamayan bir "salgınla mücadele politikası" toplumu da koruyamaz, nitekim koruyamamıştır. Gerçek verilerden çok uzak olduğunu belirttiğimiz resmî rakamlarla dahi Türkiye'de bugüne dek hastalanan yurttaşlarımızın sayısı 15 milyona, kaybettiğimiz yurttaşlarımız ise 100 bine yaklaşmıştır.
"DOĞRULARI SÖYLEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Bugün Türkiye'nin dört bir yanında yitirdiğimiz sağlık çalışanlarını anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Biz onların anılarını yaşatmaya, bu salgınla doğru temelde mücadele etmeye devam edeceğiz, buna söz veriyoruz. Bu salgını bilimsel ilkelerle yönet(e)meyenlere rağmen yaşamlarını yitirme pahasına mücadele eden tüm meslektaşlarımıza, sağlığa emek verenlere verebileceğimiz en güçlü söz: Toplum sağlığını onlara bırakmayacağımız, bilimin gereklerini yapacağımız, doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğimizdir.
"GİTMİYORUZ, KALIYORUZ"
Kaybettiğimiz mesai arkadaşlarımızın ailelerine bile hürmetsizlik edip "Covid-19’un Meslek Hastalığı Sayılması" için illiyet bağı isteyenler; pandemi sürecinde istediğimiz 120 gün yıpranma payını bize çok görenler; "giderlerse gitsinler", "gidişleri olsun da dönüşleri olmasın" diyebilecek kadar minnetsiz olanlar bilsinler ki: Kaybettiklerimizin haklarını sormak; emek verenlerimizin haklarını korumak için gitmiyoruz, kalıyoruz! Sağlık mücadelesi size bırakılamayacak kadar değerlidir, yaşamın özüdür, topluma karşı sorumluluğumuzdur. Topluma sözümüz var, hekimlere sözümüz var: Gitmeyeceğiz. Sizin, bizim, hepimizin sağlığı için, emeğimiz için söyleyecek sözümüz var…
"HAKLARIMIZI İSTİYORUZ"
Tükeniyoruz çığlıklarımıza kulak tıkayanlar bilmelidir ki, bu toplumun parçası olan bizler kimsenin kahramanı olmak istemiyoruz: Yalnızca haklarımızı istiyoruz, haklarımızı korumak istiyoruz, toplumun sağlık hakkını korumak istiyoruz! Covid-19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Hakkımız olan yıpranma payının uygulanmasını istiyoruz. Hayatımızı korumamıza yardım edecek çalışma koşulları istiyoruz. İsteklerimiz o kadar zor mu ki bizleri hedef göstermeye, itibarsızlaştırmaya, toplumla karşı karşıya getirmeye çalışmayı; haklarımızı vermeye tercih ediyorsunuz?"