BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen: Fabrikadan aldığı maaşla geçinebilen tek bir işçi yok
Sinan ŞAHİN
ANTEP - Birleşik Dokuma Tekstil ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, 6 Şubat depreminin ardından işçilerin yaşadığı hak gasplarının artarak devam ettiğini söyledi. Döviz kurlarındaki artışın başta tekstil ve dokuma sektörü olmak üzere bir çok sektörü etkilediğini belirten Türkmen, ekonomik krizin bölgedeki yüzbinlerce işçiye fatura edildiğini ifade etti.
"Deprem bölgesinde meydana gelen yıkımın ve sonrasında yaşanan sürecin maliyetini işçinin ve emekçinin sırtına yıkmaya dönük çok ciddi girişimler var. Malatya'dan Urfa’ya, Adıyaman’dan Antep’e kadar pek çok fabrikada ücretler ve çalışma saatleri konusunda büyük hak gaspları var. Mesai saatleri artırılıyor, daha önce 3 işçinin yaptığı iş, 2 işçiye yıkılmaya çalışılıyor. Özellikle Antep’te pazar tatili tamamen ortadan kaldırılmış durumda. Antep’te pazar tatilinin işçiler için hiç bir karşılığı yok. İşçiler mecbur kaldığı için bunlara rıza gösteriyor. Çünkü aldıkları ücretler geçinmelerine yetmiyor. Mecburen fazla mesai yapıyorlar" diyen Türkmen, fabrikadan aldığı ücretle geçinebilen tek bir işçi dahi olmadığını söyledi.
İşçiler için ek zammın elzem olduğunu belirten Türkmen, mevcut kayıpların telafisi için yüzde yüze yakın bir zam çağrısında bulundu.
'SENDİKALAR VE EMEK GÜÇLERİNİ ZORLU BİR SÜREÇ BEKLİYOR'
Artı Gerçek’e konuşan Mehmet Türkmen, depremin vurduğu illerde evini, işini ve yakınlarını kaybeden onbinlerce işçinin bu kez de ekonomik krizle boğuştuğunu anlattı. Mehmet Şimşek'in bakanlığıyla birlikte işçi ve emekçilerin maaşlarının daha da geriye gideceği endişesi olduğunu vurgulayan Türkmen, "İktidar, ‘kemer sıkma’ adı altında bütün bu ekonomik krizi, işçinin, emekçinin ve çalışanların sırtına yüklemek için elini kolunu sıvamış durumda. Bütün bunları düşündüğümüzde işçi ve emekçi sınıfını, sendikaları çok zorlu bir mücadele süreci bekliyor. Burada sendikalara, emek güçlerine, emek örgütlerine çok büyük bir görev düşüyor" değerlendirmesinde bulundu.
ÇELİKASLAN TEKSTİL DAVASININ REDDEDİLMESİ...
14 Mayıs'ta Antep'ten AKP milletvekili seçilen İrfan Çelikaslan hakkında, korona virüsüne yakalanan iki işçiyi işten çıkarma tehdidiyle çalıştırarak ölümüne neden olduğu iddialarıyla açılan davanın reddedilmesine de değinen Türkmen, şunları söyledi:
"O dönemde korona virüsü Antep Organize Sanayi Bölgesi'nde yayıldı. 'Evde kalın' uyarılarına rağmen bir çok işçi zorla işe çağırıldı. İrfan Çelikaslan’ın sahibi olduğu Çelikaslan Tekstil'de çalışan 2 işçi de o dönem koronaya yakalandı. Karantinada kalmaları gerekirken işten atılma tehdidiyle zorla işe çağırıldılar.
Karantina kalmaları gerektiği konusunda hastane raporları bulunan her iki işçi de üçer gün arayla yaşamını yitirdi. Çelikaslan, 14 Mayıs’ta vekil oldu ve bir kaç gün önce görülen dava reddedildi. Bu skandal bir karar. Ayrıca Antep’te bu dönem meclise giden 14 Milletvekili’nden EMEP'li Sevda Karaca dışındakilerin tamamına yakını patron. Ve bunlardan bazıları geçmiş dönemlerde işçilere yönelik hak gasplarıyla defalarca gündeme geldi. 500 bine yakın işçinin bulunduğu Antep'te bu kadar patron milletvekili var. İşçi kıyımı ve hak gasplarıyla anılan patron vekiller, işçilerin taleplerine ne kadar cevap olabilirler?"
'İŞÇİLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU EK İŞ YAPMAK ZORUNDA KALIYOR'
Türkmen, döviz kurlarındaki yükselişin işçi ücretlerini günden güne erittiğine de dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Antep’te bizim üyelerimiz de dahil işçilerin büyük çoğunluğu ek iş yapmak zorunda kalıyor. Fabrikadan kazandığı ücretle geçinebilen tek bir işçi yok. Eğer sadece kendi maaşıyla geçinen bir işçi varsa ya evi kendisine aittir ya başka bir ek geliri vardır ya da ailede başka çalışanlar vardır. Bizim tanıdığımız bir çok dokuma işçisi fabrikada yaptığı mesai saatleri dışında koltuk yıkama, halı yıkama, tesisat, doğalgaz bakımı gibi ek işler yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Haftanın 6 - 7 günü bir fabrikada çalışıyor fakat karşılığında aldığı ücret geçimine yetmiyor. Şunları da biliyoruz; 10-12 yaşlarında çocuğunu okula göndermeyip işe göndermek zorunda kalan çok fazla işçi var. Şu tabloya baktığımızda işçiler bırakın geçinmeyi karnını bile doyuramıyor. İşçilerin yaşam koşulları insani yaşam koşullarının çok çok altında.
DEPREMDEN SONRA EV KİRALARI 2-3 KATINA ÇIKTI
"Şu anda işçilerden bize en fazla gelen şikayet, kira ve barınma sorunu. Depremden sonra evi hasar gören veya kirada oturan işçilerin barınma sorunu ciddi bir boyuta gelmeye başladı. Bunun temel sebebi kira artışları. Depremden sonra kiralar neredeyse 2-3 katına çıktı. Dokuma ve tekstilde işçi ücretleri aylık 10-12 bin TL civarında. Kent genelinde şu anda ev kiraları en az 6-7 bin liraya çıkmış durumda. Normalde barınma gideri maaşın yüzde 20’sine denk gelmesi gerekirken şu an yüzde 60-70'lerde. İçişler aldığı ücretlerin yarısını veya yarısında fazlasını kiraya vermek veriyor. Geri kalanıyla da bütün ihtiyaçlarını karşılamak zorunda."
'ON BİNLERCE İŞÇİ DEPREMİN ARDINDAN İŞİNİ KAYBETTİ'
Deprem sonrasında işçilerin bir çok hukuksuzluğa maruz kaldığına değinen Türkmen, bu konuda şu bilgileri paylaştı:
"Bu bölgede yaşanan yıkıcı depremin bedelini en ağır şekilde işçiler ödedi. Antep başta olmak üzere Maraş, Adıyaman ve Hatay illerinde yüzbinlerce tekstil işçisi yaşıyor. Bu illerde depremden sonra işçiler bir ay kadar çalışmadı. Maraş'ta pek çok fabrika depremde yıkıldı veya ağır hasar aldı. Orada hâlâ tam olarak üretim başlamış değil. Antep, Malatya ve Adıyaman'da organize sanayi bölgeleri çok fazla hasar almadı. Ama buralarda da işçilerin yaşadığı evler ağır hasar aldı. Hayatını, ailelerini kaybeden işçiler oldu. Bu bölgelere evleri yıkıldığı veya ağır hasar aldığı için göç etmiş çok sayıda işçi var. O yüzden fabrikalar üretime başlamış olsa bile bu bölgelerdeki işçilerin yarısına yakını işlerine dönebilmiş değil. On binlerce işçi depremin ardından fiilen işini kaybetti. Ayrıca depremden sonra işe gidemediği için tazminat haklarını da kaybettiler. Çünkü yasalara göre bu sebeple işe gidemediğinde tazminat da alamıyor işçiler."
İŞE DÖNEBİLENLER HAK GASPI VE BASKIYLA KARŞILAŞTI
Bir de işe dönem işçilerin yaşadığı mağduriyetler oldu. Özellikle Malatya, Maraş ve Adıyaman’da işe dönen işçi pek çok hak kaybı ve baskıyla karşılaştı. Örneğin Malatya Organize Sanayi Bölgesi neredeyse bir işçi kampı haline getirildi. Orada işçilerin işe dönmesini teşvik etmek için OSB’nin içine çadır ve konteynerler kurdular. Bazı fabrikalar kendi depolarını ve atıl durumdaki binalarını işçilerin barınması için ayırdı. İlk başta fabrikaların çoğu işçilere aileleri ile birlikte barınma imkanı sağlayacaklarını söylediler. Ancak iki hafta sonra aileleri kovdular. 'Biz sadece sizler için barınma imkanı sağlarız, aileleriniz bizi ilgilendirmez' denildi. Ailesi ile birlikte kalamayan -özellikle kadın işçilerin çoğu- ya çok büyük mağduriyetler yaşadı ya da işini kaybetmek zorunda kaldı. Yani bu bölgede özellikle kadın istihdamı konusunda ciddi bir iş kaybı ve işçi kıyımı yaşandı."
İŞÇİLER TAZMİNATSIZ İŞTEN ÇIKARILDI
Antep’te depremden 1 hafta sonra işçiler işe çağırıldı. Bu işçiler işe çağırıldığında Antep halkının büyük çoğunluğu hâlâ sokaklardaydı. Çadır bile bulamıyordu insanlar. Bu durumdayken işçilere işbaşı çağrısı yapıldı. Evi ağır hasarlı olduğu veya yıkıldığı için barınma imkanı olmayan, köye giden veya ailesini bırakmayan -en azından bize ulaşan- yüzlerce işçi tazminatsız işten atıldı. Ya da bu sebeplerle işe gidemeyen binlerce işçi ücretsiz izinli sayıldı, işe gidemediği günleri senelik izinden sayıldı. Bunun gibi bir çok hak kaybı yaşandı. Bunun yanında depremin olduğu gün, yani 6 Şubat’ta 2023’ün ilk zamlı ücretini alacaktı işçiler. Sadece Antep’te değil bir kaç istisna hariç tüm bölgede işverenler depremi bahane ederek işçileri zamsız çalıştırdı. İşçilerin ücretleri yattığında 2022’nin asgari ücretine göre yatırıldı ve bu durum iki ay böyle devam etti. Mart ayında bu duruma karşı tepki gösterildi. 6-7 fabrikada işçiler kısa süreli iş bırakma eylemi yaptı. Biz de sendika olarak müdahil olduk. Bu fabrikaların ikisinde de sendikamızın desteğiyle sürdü bu direnişler. Bu tepkiler sonunda işçiler kısmen zam almayı başardı."