CMS Jant’ta işçi kıyımı: İşçiler yarın eylem yapacak

CMS Jant’ta işçi kıyımı: İşçiler yarın eylem yapacak
CMS Jant’ın İzmir’deki dört fabrikasında iki yılda binin üzerinde işten çıkarıldı. İşten çıkarmaları yargıya taşıyan işçiler yarın (12 Mayıs) Çiğli’deki fabrika önünde basın açıklaması yapmaya hazırlanıyor.

İZMİR - DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen’in eşi Bertuğ Ösen’in ailesine ait CMS Jant Fabrikası, işten çıkarmalarla gündemde. Çiğli'de iki, Bornova ve Gaziemir’de birer fabrikası olan CMS Jant'ta son iki yılda 1000'in üzerinde işçi işten çıkarıldı.

İşten çıkarılan işçilere iki seçenek sunuluyor. Ya ihbar tazminatı ödenmeksizin sadece kıdem tazminatını vererek işten çıkarmak ya da ya da ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ödemeden Kod-46 veya Kod-26’dan işten çıkarılma gözdağı...

İŞTEN ÇIKARMALAR YARGIYA TAŞINDI

İşçilerin büyük bir kısmı hem yargı süreçlerinin uzunluğundan hem işsizlik maaşı alabilmek için ihbar tazminatlarını almadan sadece kıdem tazminatı ile işten çıkarılmayı kabul etmek zorunda kalıyor. İşten çıkarılan işçilerin bir kısmı ise süreci yargıya taşımış. Bir kısım işçi açmış oldukları davaları kazanırken çoğunluğunun yargı süreçleri devam ediyor.

FABRİKA ÖNÜNDE EYLEM YAPILACAK

İşten çıkarılan işçiler seslerini kamuoyuna duyurmak ve haksız yere işten çıkarılmalarını protesto etmek için CMS Jant'ın Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikası önünde yarın (12 Mayıs Pazar) günü eylem yapacak. 14.30’da başlayacak eylemde işçiler, Türk-İş’e bağlı Türk Metal Sendikası’nın işten çıkarmalardaki tutumunu da protesto edecek.

'16 SAAT ÇALIŞMA, SÜREKLİ DENETİM'

İşten çıkarılan işçilerden Yücel Memiş ve Volkan Kozan, çalışma koşullarını ve işten çıkarılma sürecinde yaşadıklarını Artı Gerçek'e anlattı.

isci.jpeg
Yücel Memiş (solda) ve Volkan Kozan, protestoya katılım çağrısı yaptı.

Fabrikanın döküm bölümünde çalışan Yücel Memiş, Aliağa gemi söküm tesislerindeki eylemlere destek verdiği için işten çıkarılmış. Açtığı davayı kazanan Memiş, işveren süreci uzattığı için
henüz tazminatı alamamış. Aynı anda üç tezgaha baktığını anlatan Memiş, koşulları şöyle anlattı:

"Bir kişinin üç tezgaha bakması başlı başına ağır bir iş. Hiçbir şekilde boş anın olmuyor. Makineler durduğu an amirler başında bitiyordu. Sürekli bir denetleme sistemi var. Dökümhanelerde yazın barometreler bozuluyor ve sıcaklık 55 dereceleri buluyordu. Havalandırmalar da çalışmıyordu. Çalışma koşullarında bazen yasadışı uygulamalar da yapılıyordu. Bu uygulamalardan biri de 16 saat çalıştırılmamız. Kabul etmeyince de bir süre sonra psikolojik baskıya dönüyordu. İşçiler de maaşları düşük olduğu için mesaiye kalıyorlardı. Sendika ise çözüm odaklı yaklaşmıyordu. Çalışmayı kabul etmeyen de daha farklı bir bölüme gönderiliyor ve ya işten çıkarılıyordu."

'MAAŞLAR DÜŞÜRÜLDÜ, İŞ TAŞERONA VERİLDİ'

Mahkemenin iki günlük raporun gerekçe gösterilerek verilen işten çıkarma kararını ağır bulduğunu belirten Memiş, dava sürecindei karşılaştıkları zorluklara da değindi:

"İşten çıkışım verildikten sonra dava açıp kazandım. İcra takibine itiraz ettikleri için onunla uğraşıyorum. İcra takibine itirazı kaldırabilmek için yeniden dava açtım davanın sonuçlanmasını bekliyorum. Fabrikada bir işçi kıyımı yaşandı. İhbar tazminatları verilmeden çıkarma işleri düşünüldüğü zaman ortaya muazzam bir sömürü zemini çıkmış oluyor. Her bir işçinin ortalama ihbar tazminatı 80 bin TL tutuyor. Eski işçileri çıkararak ücretleri yeniden son sözleşmeden sonra geriye doğru çektiler ve ana işleri taşeron şirketlere vermeye başladılar. İçeride ucuz iş gücü arttığında, taşeron arttığında sendikanın buna hiçbir müdahalesi olmadı. Dolayısıyla bu sendikanın tamamıyla patrondan yana olduğunu zaten açıkça gösteriyor.”

'TÜRK METAL İŞÇİ AYIKLIYOR'

Türk Metal’in de tutumunu eleştiren Memiş, "Türk Metal sürecin başından beri işçilerin yaşadığı hiçbir soruna direkt müdahale etmedi. Havalandırmaların çalışmaması ile ilgili sürekli sendikaya şikâyet olarak gidiyor. Sendika en ufak harekette dahi bulunmuyor. Çalışma koşulları üzerinden sendikaya sorularımızı ilettiğimiz zaman ‘tamam’ deniliyor ama pratikte yine herhangi bir şey yapıyor. Yani açıkçası, sorunlarımızı kendi aramızda tutabilmek adına adeta patron adına bizi denetleme görevi görüyor. Sendika direk isim veriyor, yukarıya işten attırıyor" dedi ve ekledi: "Dolayısıyla burada sendikanın temel görevi, işçilerin haklarını aramak değil; daha fazla buradaki sisteme işleri kabullenmesini sağlamak, kabullenmeyen işçileri de ayıklayıp, yukarıya bildirip bir şekilde işten atmasını sağlamak. Sadece sözleşme dönemlerinde o da göstermelik eylemler âmâ onun dışında üretime dokunan, patronu zorlayabilecek herhangi bir şey yapılmıyor."

'SUSMAK ARTIK ZORUMUZA GİDİYOR'

Yarın yapacakları eyleme çağrı yapan Memiş, "Bu fabrikada açık bir suç işleniyor. SGK ya da İŞKUR neden böyle bir şeyi denetlemez, neden kontrol etmez? Burada ihbarsız çıkarmayı kabul etmeyen birçok işçi tazminatsız çıkartılıyor. Zaten sendikadan hiçbir şey beklenmiyor. Devlet kurumlarının, yasaların da bu konuya kör gözle baktığını görüyoruz. Dolayısıyla bu kadar tepkisizliği bir yerde biz tepki vermek istedik. Ortada bir haksızlık var. Bu kadar susmak artık bizim de zorumuza gidiyor. Ki biz artık davalarımızı açmış, kazanmış kişileriz. Buna rağmen kabuğumuza çekilmek yerine buradaki haksızlığı teşhir etmek istiyoruz. Bu eylemin içerideki işçilere de cesaret olacağını düşünüyorum. Çünkü bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun olduğu bir yerde, ufak bir sesin çıkması bir şeyleri tetikler diye düşünüyoruz" diye konuştu.

İŞTEN ÇIKARMA GEREKÇESİ: TOKSİKLİK

Volkan Kozan ise 15 Mart'ta çıkarılmış. İşten çıkarılma gerekçesinin kendisine söylenmediğini ifade eden Kozan, yaşadıklarını şöyle özetledi:

"Bana bir sebep verin dedim, sebep yok dediler. Sadece kıdem tazminatımı alıp gidebileceğimi söylediler. İhbar tazminatımı istediğimi söyleyince şirket prosedürü gereği ihbar tazminatını vermedikleri söylediler. Hakkımı isteyince de bana 4’üncü maddeden değil de Kod-26 ya da Kod-46’dan çıkartılacağımı bu durumda işsizlik maaşı dahi alamayacağımı söylediler. Kod-26’dan disiplin kurulu kararıyla işten çıkartıldım. Avukatıma da gerekçe olarak toksiklik yaptığımı söylemişler. Ben tabiri caizse sendikayı zora soktuğuma inanıyorum çünkü sendikaya, 'Bu kadar işçi işten çıkartıldı, siz niye ses çıkarmıyorsunuz?’ diyen bir insanım. Büyük ihtimal onların radarına girdim, tek sebebi buydu."

'İŞÇİLERE ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDİYORLAR'

İşverenin işçilere ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğini söyleyen Kozan, "Kaybedeceklerini bile bile yapıyorlar. Sadece süreci uzatıyorlar. Türkiye'nin enflasyon durumuna baktığımız zaman elimizdeki para sürekli eriyor. Bu sefer bize verecekleri meblağlar da erimeye başlayıp aşağıya doğru çekilecek. Tamamıyla amaç bunun üzerine dönüyor. Bir de bizi uzattıkça içerideki işçiyi ihbarsız çıkarmayı daha rahat dayatabiliyorlar. Çünkü işçi diyor ki ya iki sene mahkeme beklemek yerine en azından tazminatımı alayım. Aslında amaç bize değil içeriye ders vermek. Çoğu işçi bizim davamızın sürdüğünü biliyor. Kabul etmezsen tazminatsız atılma var, bu fişlenmek anlamına gelir kod-46. Başka bir işyerinde sizden temiz kâğıdı veya çalışma kâğıdı istenildiği zaman bir şey diyemezsiniz" diye konuştu.

'YENİ İŞÇİLER TAŞERONA DEVREDİLİYOR'

Her maaş yükselme döneminde işçilerin elenmeye başlandığını belirten Kozan, taşeronlaştırmaya dikkat çekti: "Bu 15-20 senelik personellerden başladı. Yavaş yavaş aşağıya doğru çekildi. Çıkarılanların yerine alınan işçiler taşerona devrediliyor. Asıl işlemde artık tamamıyla taşeron çalışıyor. Kadrolu bir işçi ile taşeron işçi arasında neredeyse yarı yarıya maaş farkı var. Bugün taşerondan oraya giren bir işin en fazla alacağı 20 bin olur ama kadrolu işçinin aldığı ücret 33 bin liradan başlıyor."

Öne Çıkanlar