HDP'den 15-16 Haziran açıklaması: Mafyatik ve karanlık tablodan örgütlü mücadele mirası ile kurtulabiliriz
Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük dirneişleri arasında yer alan '15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi'ne ilişkin yazılı bir açıklama yapan HDP, "Büyük işçi direnişinin bize bıraktığı örgütlü mücadele mirası ile bu mafyatik, kirli, karanlık tabloyu Türkiye halkları ve emekçileriyle beraber aydınlatacağımızın sözünü veriyoruz" dedi.
HDP Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, 15-16 Haziran'ın yıl dönümünde yaptığı yazılı açıklamada, işçilerin AKP eliyle grev haklarının elinde alınmasına ve sendikal özgürlüklerin kaldırılması için uygulanan baskı politikasına dikkat çekti.
15-16 Haziran'a giden süreci özetleyen Köse'nin açıklaması şöyle:
"51 yıl önce, sendikal örgütlenmeyi hedef alan yasanın kabulü ile başlayan süreçte 15 ve 16 Haziran’da işçiler protesto eylemi gerçekleştirdiler. İstanbul ve Kocaeli’ndeki 168 fabrikadan 150 bin işçi gasp edilmeye çalışılan haklarına karşı görkemli bir direniş sergilemişlerdir. Dönemin iktidarı işçilerin taleplerine kulak vermek yerine, sıkıyönetim, işten çıkarmalar, gözaltı, işkence ve katliamlarla işçilerin haklı taleplerini bastırmaya çalışmıştı ve bunun sonucunda üçü işçi biri esnaf dört kişi ölmüş, 200’den fazla işçi yaralanmış, yüzlerce işçi ve sendikacı sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanmış, beş binden fazla işçi işten atılmıştı.
Tüm baskılara rağmen direnen işçi sınıfının iradesi sonuç vermiş, Anayasa Mahkemesi’nin 9 Şubat 1971 tarihinde aldığı kararla sendikal hakları yok etmeyi hedefleyen yasa iptal edilmişti.
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin işçi sınıfı üzerinde yarattığı olumlu hava, 1971 ve 1980’de gerçekleşen askeri darbelerle dağıtılmaya çalışılmıştır. 15-16 Haziran 1970’te işçilerin örgütlü mücadelesi ile korunan sendikal kazanımlar hem askeri darbeler hem de hükümetlerin neoliberal politikalar çerçevesinde uyguladıkları yasal değişikliklerle yok edilmeye çalışılmıştır.
Özellikle iktidara geldiği 2002’den bu yana işçi sınıfına ve emeğe düşman kesilen AKP iktidarları var olan sendikal özgürlükleri ve faaliyetleri de ortadan kaldırmak için her türlü baskı politikasını uygulamış ve bu baskılar bugün de uygulanmaya devam edilmektedir.
Son zamanlarda sendikal özgürlüklerin yanında grev hakkı da AKP iktidarlarının hedefi haline gelmiştir. 2016 yılında uygulanan OHAL ile grevler yasaklanmış, bunun açık itirafını da 2017 yılında Erdoğan şu sözlerle dile getirmiştir: "Olağanüstü hali biz iş dünyamız daha iyi çalışsın diye yapıyoruz." İktidarın bu itirafı, sermayeyi destekleyen emeğe ve alın terine ise karşı olan tutumunun en net göstergelerinden biri olmuştur.
Bütün mücadelelerimizin yarattığı miras ve güç ile 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nde yaşamını yitiren işçileri saygıyla anıyor, büyük işçi direnişinin bize bıraktığı örgütlü mücadele mirası ile bu mafyatik, kirli, karanlık tabloyu Türkiye halkları ve emekçileriyle beraber aydınlatacağımızın sözünü veriyoruz."