31 Mart: Kral çıplak ve yalnız

31 Mart: Kral çıplak ve yalnız
HDP’nin Türkiye siyasetine yön veren stratejisinin de katkılarıyla hem Koalisyon hem de Erdoğan için artık sonun başlangıcındayız.

Suat TAŞKESEN / Dr. Siyasel Bilimi


31 Mart öncesi Artı Gerçek’teki son yazımda içinde olduğumuz ekonomik kriz ve kucağımızda bulacağımız rejim krizi nedeniyle seçim sonuçlarının çok da önemli olmadığını belirtmiştim.

Bununla birlikte 31 Mart seçimlerinin 2 noktada önemli olduğunu ileri sürmüştüm:

  1. Eşyanın tabiatını fazlasıyla zorlayan 4’lü Koalisyonun (İslamcı AKP/Erdoğan + Irkçı MHP + Ergenekon + Ulusalcı klik) sürdürülebilir olma olasılığı çok ama çok düşüktür ve bu seçimle birlikte çözülme başlayacaktır. Tek Adam rejimi altında "yurtta baskı, dünyada çatışma" siyaseti ekonomik ve siyasi krizleri derinleştirmekten öte bir başarı kazanamayacaktır.
  2. Bu seçimin asıl önemli ve belki de en önemli yönü şudur ki Koalisyonun sözcüsü konumundaki Erdoğan’ın güvenoyu tazelemesi kolay olmayacaktır.

Bugün sonuçlar da açıkça göstermiştir ki HDP’nin Türkiye siyasetine yön veren stratejisinin de katkılarıyla hem Koalisyon hem de Erdoğan için artık sonun başlangıcındayız.

Sonun başlangıcının ilk olarak, en azından Kürt düşmanlığı konusunda, Koalisyonun sıkı ortaklarından Doğu Perinçek tarafından ilan edilmesi ise şaşırtıcı değildir. Perinçek’e göre büyük kentlerde inişe geçen AKP ile MHP, iktidarı da kaybetme sürecine girmişlerdir ve bu nedenle AKP’nin tek başına olması bir yana AKP-MHP koalisyon hükümetleri bile artık Türkiye’yi yönetemez. Üstelik ekonomik krizin gölgesinde gerçekleşen bu seçim cumhurbaşkanlığı seçimi olsa idi Erdoğan kaybedecekti. Yine Perinçek’e göre Cumhur İttifakının %50 üzerinde oy almasının da bu anlamda bir değeri yoktur ve bu analizde ısrar, yanlışta ısrar etmek olacaktır.  Perinçek’in ortaya koyduğu çözüm ise Kürtleri bir bütün olarak dışarıda bırakan ve kendine çeki düzen veren CHP’yi de kapsayan bir Milli Hükümettir.

Perinçek’in analizlerinden ve önerilerinden açıkça anlaşılıyor ki Koalisyon en azından Ergenekon ve Ulusalcı klik için fiilen bitmiştir. Önümüzdeki günlerde Erdoğan/AKP-MHP ilişkisinde de çözülme ve hatta çatışmaların yoğunlaşması şaşırtıcı olmayacaktır.

Ayrıca burada önümüzü görmek açsından Erdoğan-AKP ilişkisine de bir parantez açmak gerekir. Merkezde ve yerelde hemen hemen tüm önemli isimlerini Erdoğan’ın Tek Adamlık hırslarına kurban veren AKP, artık bildiğimiz bir siyasi partiden ziyade Koalisyon’un da desteğiyle neredeyse paramiliter bir örgüte dönüşmüştür. Bu niteliksiz dönüşüm, Tek Adamlıktan ziyade Erdoğan’ın yalnızlaşması anlamına gelmekle beraber, yakın gelecekte de AKP’nin merkez sağ siyasetinden tamamen koparak tarih olmasının önünü açacaktır.

"31 Martın fotoğrafı nedir?" diye bir sorulsa, o fotoğraf ne bahar çiçeklerinin kırmızılığını, ne de kayyumların morluğunu gösteren Türkiye seçim haritası değildir. O fotoğraf, balkondaki Yalnız Adam’dır.

Kalabalığın arasından fırlayıp "Kral Çıplak!!!" diye bağıran Türkiye siyasetinin muzır çocuğu HDP’ye selam olsun.

Öne Çıkanlar